Ebrû, tabiattan alınmış diğer Türk-İslâm san´atları gibi, tabiatı üsluplaştıran bir san´attır. Bulutlu günlerin gökyüzünde meydana getirdiği emsalsiz manzaraların, Güneş gurup ederken veya ağırırken meydana getirdiği muhteşem tezyinatın, denize, göle, dereye veya bir su birikintisine yansıması ve onun meydana getirdiği güzellik, belki de bir mübarek gönüle ilham kaynağı oldu.(arka kapak)

İslam sanatları,ve dahi belki de dünya sanatları içinde en zoru hat sanatıdır. Hat Sanatını icra eden sanatkarın elinde kalemden başka hiçbir şey yoktur. Üstelik her kullanılan kalemle de netice alınmaz; kalemin ucunun kesimi bile maharet ister. Dahası usta olmak için hattat, kalemi eğimlerle, dairevi hareketlerde, düz çizgilerde aynı maharetle kullanacak, her harfi yazıya uygun ölçülerle yazacak ve ölçüleri, üslupları değişik bütün yazı çeşitlerinde de aynı mahareti gösterecek. Hamid Hoca böyle bir sanatı

Ebru, tabiattan alınmış diğer Türk-İslâm san´atları gibi, tabiatı üsluplaştıran bir san´attır. Bulutlu günlerin gökyüzünde meydana getirdiği emsalsiz manzaraların, Güneş gurup ederken veya ağırırken meydana getirdiği muhteşem tezyinatın, denize, göle, dereye veya bir su birikintisine yansıması ve onun meydana getirdiği güzellik, belki de bir mübarek gönüle ilham kaynağı oldu.

Ebrû, tabiattan alınmış diğer Türk-İslâm san´atları gibi, tabiatı üsluplaştıran bir san´attır. Bulutlu günlerin gökyüzünde meydana getirdiği emsalsiz manzaraların, Güneş gurup ederken veya ağırırken meydana getirdiği muhteşem tezyinatın, denize, göle, dereye veya bir su birikintisine yansıması ve onun meydana getirdiği güzellik, belki de bir mübarek gönüle ilham kaynağı oldu.(arka kapak)