...Ben aslında bir mektup yazacaktım sana. Bir mektup yıllarca seninle sen dolu olan. Bir mektupta anlatacaklarımla kısaca yazacaktım seni sana, beceremedim yazmayı yine kısaca. Kısaca olamadığın gibi, kısaca anlatamadığım bir kitap oldun. Bana göre anlatmakla bitmeyecek bir sen için bu kitap kısaca oldu. Uzunca seni anlatmak isterken, kısaca oldu yazamadıklarımla... Kırmızı ve yeşil gümüş kırma ile işlenmiş antika örtüleri sakladım yıllar önce aldığım,ellerimle işlediğim kına torbalarımı. Sakladıklarım sa

Hepimiz çocuk olduk... Farklı oyunlar oynayıp, farklı yerlerde büyüse de hemen her çocuğun pek çok ortak noktası vardır. Mesela hayalleri sınır tanımaz. Çocukların küçük hayallerinden daha büyüğünü düşünmeniz mümkün değildir.. Mesela çocukların canını acıtmak zordur. Acısa bile, reaksiyonunda direniş vardır, acıyı hafife alma ve baş kaldırış vardır, meydan okuma vardır. Acımadı ki diyerek her şeye rağmen ayağa kalkar ve acıyı biriktirmeden yaşama sil baştan devam ederler. Ve içindeki çocuğu öldürmeyenl

Sait Faik köken olarak İstanbullu değildir ama Emirgan´ın çınarından heyecanlanacak kadar kendini İstanbullu hisseder. Anadolu Hisarı´ndaki servilerin rüzgarın esmesiyle çıkardığı musikiye benzeyen sesi başka bir yerde duyamayacağının farkındadır. Kandilli sırtlarındaki evlerin alev alev yanan camlarında güneşin batışını seyretmek ,Galata Köprüsü´nden Üsküdar´ın ışıklarına dalıp gitmek,Tepebaşı´ndaki kanepelere oturup ´can kadar,canan kadar´ değerli Haliç´e bakmak birçok İstanbullunun günlük telaşlar içinde