Ada ve Barış mastır eğitimleri için İtalya’nın Milano şehrine gelirler. Ve Milano şehrinin etrafında görülecek yerleri keşfetmek için çıktıkları Como gölü gezisi sırasında Bellagio’da bir kafede garson olarak çalışan Melisa’yla karşılaşırlar. Bu karşılaşma onların hayatında yeni bir sayfa açacaktır. Bu üç genç kendilerine bir yol çizmeye çalışırlarken, bu kez beklenmedik bir durum onların geleceklerini etkileyecektir. Işıl Ertören David, Kalbim Bellagio’da Kaldı kitabında her zamanki gibi akıcı ve sam

Işıl Ertören David bu kitabında, cep telefonlarının ve sosyal medyanın insanlar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlatmaya çalışıyor. Kitapta on dört öykü bulunmakta özçekim yaparken hayatını kaybedenler, özellikle toplu ulaşım araçlarında başka insanları düşünmeden herkesin içinde cep telefonlarını gereksiz yere kullanarak ve de yüksek sesle konuşarak diğer yolcuları rahatsız edenler, sosyal medya üzerinden sözel saldırıya uğrayanlar ya da cinayete kurban gidenler, yine sosyal medyada yazdıklarında

Mualla Hanım yetmiş küsur yaşında, eşini bir müddet önce kaybetmiş, üç çocuk annesi dul bir hanımdır. Yaşıtlarının birçoğu hayattan yavaş yavaş elini ayağını çektiği bir dönemde Şevket Bey'le karşılaştığında hayatının ikinci baharını yaşayacağından habersizdir. Yalnız arkadaşlıkları ilerleyip, Şevket Bey ona evlenme teklifinde bulunduğunda, Mualla Hanım kendini, yüreği ile bu evliliği istemeyen çocukları ve arkadaşları arasında bulacaktır. Mualla Hanım, Şevket Bey'in evlenme teklifini düşünürken yüreğinin

İlkay, Gülay ve Sonay birbirleriyle kan bağı olan üç genç kadındır. Fakat hayat onlara farklı yollar çizmiştir. Bu yollarda onlar mutluluğu ararken bazen hayatın önlerine çıkardığı güçlüklerle boğuşmak zorunda kalacaklar, bazen de büyük hatalar yapacaklardır. İsviçre, Türkiye ve Güney Afrika üçgeninde geçen bu hikayede İlkay muhafazakar babasına karşı durabilecek midir; Gülay yaptığı büyük hatadan ders alıp sonunda doğru yolu bulacak mıdır; Ya Sonay ilk aşkının hayal kırıklığından kurtulup uzak diyarlarda

Selin Tan, Bristol'da yaşayan genç bir iç mimardır. Ailesiyle birtakım sorunları olmasına rağmen, birlikte mutlu olduğu bir sevgilisi, çok sevdiği bir işi ve de gelecekle ilgili bir dolu planı vardır. Fakat hayatta bazen yaptığımız seçimlerin beklemediğimiz sonuçları olabiliyor. Nitekim genç iç mimar Noel hazırlıkları içindeyken bir cinayete kurban gidiyor ve arkasında pişmanlık içinde kıvrılan, intikam ateşiyle yanan bir aile, sevdiğinin ölümünü kabul edemeyen bir sevgili bırakıyor.Işıl Ertören David bu ro

Zelal cesurdu. Zelal suçsuzdu. Zelal yüreğinin götürdüğü yoldan gitmeye karar vermişti ama aslında bilmeden ölüm fermanını imzalamıştı. Çünkü erkekler Zelal'den intikam alacaktı. Erkekler Zelal'i cezalandıracaklardı. Zelal yaşamamalıydı. İşin kötüsü Zelal, benzer kaderi paylaşan on binlerce kadından biriydi sadece. Tek bir suçları vardı bu kadınların: kadın olmak. Otobüste yanlarına bir erkek oturduğunda suçlu oluyorlardı, dünyaya hür iradeleriyle bir çocuk getirmeye karar verdiklerinde cezalandırılıyorlard

Özgürlük bir haktır diyor Işıl Ertören David yeni öykü derlemesinde, yaşamaksa bir sanat. Ardından da hapishanede düzenlenen bir güzellik yarışmasına davet ediyor okurunu. Burada Karadeniz kıyılarında pazarcılık yapan iki Rus hanımla tanıştıktan sonra bir takım şeyleri sorgulamaya başlayan Çaycı Emin Efendi ve hanımıyla tanışıyoruz. Ecnebi Bir Damat ise hepimizin bilincinde saklı öteki kavramını tatlı bir kaynananın gözüyle anlatıyor. Kitaptaki öyküler aynı kaygılarla yaşayan, aynı endişelerden kaçan ve s