Yaşamı satırlara dökmek için kaleminin ucunu suya, toprağa, havaya ve ateşe batıranların dilinden dökülenlerle, insana, ağaca, çiçeğe, hayata ve çocuklara, en çok da çocuklara sevgiy- le bakan dört ayrı yüreğin dört ayrı yürek penceresidir bu kitap…

“Evinize hoş geldim öyle mi? Tabi ya! Ben sizin evinize gelmiş oluyorum… Hiç düşündün mü peki bizim evimiz neresi? Buranın nasıl yapıldığını biliyor musun? Bu ev yapılırken kullanılan bütün ağaç parçaları, kapılar, dolaplar ve ahşap olan her ne varsa bir zamanlar bizim yuvamızdı! Bir sabah geldiler, biz yuvamızda uyurken büyük gürültülerle uyandırdılar. Ellerinde sizin balta ve elektrikli testere dediğiniz canavarlarla vurdular yuva-larımıza, kestiler, doğradılar. Nereye kaçacağımızı şaşırdık. Ne yapacağımı

Herkes içine doğru bir yalana dönüyor. Bir tek kendi kabuğunda izi yok salyangozun

Konya'nın küçük bir köyünde başlayıp dünya şampiyonluğuna uzanan sıra dışı bir yaşam öyküsü. Barış Çelimli'nin daha önce kaleme aldığı "Köyün Delisi" kitabından Almancaya çevrilmiştir. (Tanıtım Bülteninden)

Buğday kadar yerimiz yok dünyada Ama karıncanın bel ağrısıyız

Gökyüzüne bakardım hep. Gündüz bulutları, gece yıldızları seyretmeye doyamazdım. Boynum tutulurdu neredeyse gökyüzüne bakmaktan. Aklım havada zannederlerdi. Değişik bir çocuktum. Uyumsuzdum. İçine kapanık, korkak, utangaç... Köyün diğer çocuklarının gözünde aklı kıt biriydim. Herkes kolaylıkla korkutup dövebilirdi beni... Kimsenin aklına, hayaline gelmezdi o zamanlar köyün delisi olan o çocuğun günün birinde bütün dünyaca konuşulan, herkesin var gücüyle alkışlayıp tebrik edeceği bir adam olacağı...

Aslında dünyanın en güçlü ve en güzel kuşu olduğunu bilmeyen doğa sevgisiyle dolu bir çocuk. Binlerce kuşun dallarını yuva yaptığı, köklerinden yapraklarına kadar iyilik ve bilgi ile donatılmış bir ağaç. Bakalım gizli güçlerinin farkına varan çocuk kaybolan gençleri bulabilecek mi? Bütün kuşlar ve ağaçlar ortaklaşa bir çalışma ile dağın en yüksek yerlerinde zamana ve dondurucu soğuğa karşı nasıl bir mücadele verecekler. İyiliğin kötülük karşısındaki bu savaşında sevgi mi kazanacak nefret mi?

Kirpiğinin her biri kuş cıvıltısı Sesinin göğünde yıldız ufalıyorum Geceden güne geçiyor söylediğim türküler Uyanıp kanat çırpıyor göğsüme tünemiş serçe Uçuruma düşerken Göğün müridiyim, kuşların piri.