Yaşadığımız çağı tanımlamada kullanılabilecek önemli kavramlardan bir "otomasyon” olarak değerlendirilebilir. Otomasyon insan ve yapay zeka/robot iş birliği olarak tanımlanabilir. İnsan-robot/yapay zekâ iş birliği her alanda olduğu gibi eğitim alanında da bir çok değişimi ve gelişmeyi de beraberinde getirmektedir. Özellikle eğitimin niteliği ve anlamı sorgulanmakta, yeni nesile nasıl rehberlik edileceği önemli bir sorgulamaya dönüşmektedir. Coğrafya eğitimi de bu tartışma ve gelişmelerden ayrı düşünülemez.

Öğretim programları, ülkelerin gelecekle ilgili nasıl bir birey yetiştirileceğine karar verdikleri temel eğitim metinleridir. Bu amaca uygun olarak da her ders için öğretim programları, belirlenen yaklaşımlar, politikalar ve ilkeler doğrultusunda hazırlanır. Ders öğretim programları, çıktısı öğrenci olan ve bütün eğitim paydaşlarının sorumluluklarını belirleyen, aynı zamanda uygulamanın niteliği ve sürecin nasıl gerçekleşmesi gerektiğini de tanımlar. Bu bağlamda Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar geçen s

Riskler bireyi, toplumu ve devletleri etkileyen temel olgulardır. Bu bağlamda risk, çok boyutlu ve disiplinler arası ele alınması gereken futuristik bir kavramdır. Risklerle ilgili bir diğer husus da belli bir zamanda ve mekânda oluşsalar bile günümüzde zaman ve mekândan bağımız sonuçlar doğurabilmeleridir. Aynı şekilde risk doğa-insan birlikteliğini ve ritmini anlamada önemli bir kavramdır. Bu ritimleri doğru okumak gerekir. Aksi takdirde afet ya da felaketlerden kaçınmak mümkün değildir. Bunun örneği günü

Türkiye eşeri ve Ekonomik Coğrafyası adlı u eser on yıldan fazla bir süredir üniversitelerin Coğrafya, Sosyal Bilgiler ve Sınıfr Öğretmenliği bölümlerinde ders kitabı olarak okutulmaktadır. Kitap, tüm Türkiye'de sayılan bölümlerde temel ders kitabı niteliğindedir. Bunda kitabın içerik olarak Türkiye coğrafyasını en sade ve anlaşılır bir şekilde ilgilenen herkese sevdirecek niteliğe sahip olması etkili olmuştur. Bu bağlamda güncel verilerin değerlendirilmesi de kitabın bir başka özelliği olarak ilgililere ka

Günümüz toplumları yerel, ulusal, bölgesel ve küresel olarak hızlı ve yoğun etkileşimin olduğu bir ortamda yaşamaktadır. Bu etkileşimler sosyal, ekonomik, kültürel, çevresel birçok boyutta ve karşılıklı İlişki zinciri içerisinde gerçekleşmektedir. Toplumlar, geçmişte olmadığı kadar birbirinden etkilenir hale gelmişlerdir. Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte, küreselleşmenin bu etkileşimlere yol açtığına vurgu yapılmakta ve sınırların ortadan kalktığı ya da geçirgen hale geldiği teması işlenmektedir. Ancak

Bilinen insanlık tarihinde doğal ortam, insanlar tarafından farklı şekillerde kullanıla gelmiştir, insan, giyecek, yiyecek ve barınma gibi ihtiyaçlarına yönelik olarak, yaşamını sürdürebilmek için doğal ortamdan en iyi nasıl yararlanabileceğini sürekli planlamıştır. Bu bağlamda, hem kişisel anlamda hem de klan, şeflik, devlet gibi örgütsel yapılanma anlamında, rne-kânı kullanmaya dayalı siyasetler geliştirmiştir. Bu siyasetler, zaman zaman doğal ortamın bir parçası olarak, yaşadığı mekânda yaşam mücadelesi,