Yokluğun yok olduğu zamandı. İnsan denen varlığın adı sanı dahi anılmazdı. Bir O vardı. Daha cennet yaratılmamıştı ve Âdem Havva'yı tanımamıştı. Özdü Adem'in toprağı, Rabbin kudretinin tecellisiydi. Özden öze bir yol belirdi, aşk Adem'in yüreğinde dirildi. Belirsizdi Havva. İsmi de cismi de yoktu. Daha adını vermemişti. Ama özünden bir parçanın yüreğine dokunduğunu hissetti. Sevgi ve merhamet daha özün ilk parçasında hayat busesiydi. Ruhlar âlemiydi, sohbet meclisinde bir ruh Âdem'in gözünde belirdi. Tanı

Yeşil Dev'in korsanlara karşı verdiği mücadele arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Koca Kanat, Sert Gaga, Reis Araf ve Mavi Kanat, Siyah Yunus, Güçlü Kol Ahtapot bu mücadelede kahramanlarımız olarak karşımıza çıkmaktadır. Nefrete karşı sevginin - Savaşa karşı barışın - Öfkeye karşı sabrın - Düşmanlığa karşı kardeşliğin mücadelesine tanık olacağınız heyecan ve macera dolu bir hikaye siz beklemekte. Cingöz, gözlerinde ateş kıvılcımları varmış gibi bakıyormuş. Önemli bir olayın olduğu belli

Sorumluluğumun farkındayım ve sorumluluğumu yerine getiriyorum, o halde varım. Sorumluluk insan olmanın en önemli gereklerinden birisidir. İnsanı itimat edilen, değer verilen bir dereceye yükseltir. Allah'ın, insana sosyal hayatla ilgili öğrettiği ilk temel ilke sorumluluk bilinci olmuştur. Ve insanın yaratılış gayesi de aslında onun sorumlu bir varlık olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Sorumluluğunu kaybeden insan cennetini kaybeder. Ve her sorumsuz insan bulunduğu yerin cehennemi olur. Müslüman genc

İman bir bilinçtir; inananı hakka, adalete, doğruluğa ve kişilikli bir insan olmaya yönelten. Yüreğine Allah'a bir kapı açıp O'nu misafir edenin kalbinde kötülüğe yer yoktur. Çünkü iyi ile kötü, güzel ile çirkin, adalet ile zulüm aynı anda bir kişide bulunmaz. İnanmak salt zihinsel bir işlev olmaktan çok öte yaşamın ta kendisidir. Hem de bu yaşam inandığımız Allah'a yüreğimizde sıkıntı duymadan teslimiyet temeli üzere kurulan bir yaşamdır. Hayatın ve ölümün bir imtihan olduğu bilinciyle yaşanması gerektiği

Sevimli Tay'ın Zaferi bir başarı hikayesidir. Hayalleri olan çocukların hayallerini nasıl gerçekleştireceklerini göstermektedir. İnanmak başarının ilk adımıdır. Sevimli Tay'ın, Sert Kabuk'la birlikte zorlukları nasıl aştıklarını heyecanla okuyacaksınız. 'Üzülme yavrucuğum! Yarışa katılacaksın' Bu ses Sevimli Tay'ı çok şaşırtmış. Çünkü babasının sesi kadar tanıdık gelmiş. Konuşan annesi Uçan Kanat'mış. Bu sözleri duyunca Sevimli Tay bu sefer sevinçten ağlamaya başlamış. Yerinden zıplayarak başını annesine

Meryem, özlenen bir hayale vurgu yapmıştı. Sadece çocukların değil, bütün insanlığın özlediği bir hayaldi dünya kardeşliği. Kardeşlerim, biz dünya çocukları olarak hepimizin bir hayali var. Kinin, nefretin, öfkenin ve en çok da savaşın olmadığı bir dünya istiyoruz. Geleceğin büyükleri olarak bunun temelini biz atalım. Hepimiz kendi ülkemizin gönüllü kardeşlik elçileri olalım. Dünya barışının tohumunu ülkelerimizde atalım. İlk önce anne babalarımıza, sonra öğretmenlerimize ve daha sonra da yöneticilerimize ö

ALLAH KİMLERİ SEVER Allah dürüst olanları, dürüstlüğü şiar edinenleri sever. Allah, yaptığı yanlışların farkına vararak yanlışlarından tövbe edenleri sever. Allah kötülükten, haksızlıktan sakınanları sever. Allah güzel davranışta bulunanları ve güzel davranışlara öncülük edenleri sever. Allah zorluklara sabredenleri sever. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. Allah adaletli olanları ve adaleti yönetimin temeli bilenleri sever. ALLAH KİMLERİ SEVMEZ Allah hiç

Muhammed Rabbine âşıktı. Dediler ki; Sana servet verelim, Mekke'nin en güzel kızını da üstüne. Daha mı, gel bir de seni reis yapalım şehrimize. Ama aşkının gül tohumlarını bırak. Bize yaşadığımız dikenlerin güzelliğini yaşat. Biz dikenleri sevdik, gülün kokusuyla yaşayamayız. Hele onun narinliğini kaldıracak kadar yufka değildir yüreğimiz. Hafif bir tebessüm belirdi âşık Muhammed'in dudaklarında. ?Değil dünya servetlerini, bir elime güneş, diğerine ay verilse ve kâinat bana tahsis edilse O'nun bir

Ahmet dünya hayatında sadece kitapların satırları arasında okuduğu, varlığına inandığı, ama hiç göremediği kanatlı varlıklarla göz göze geldi. Titriyordu. Bu bu diyordu; Sadece ölüm sonrasında yaşanacak olaylar... Gözlerindeki perde kalkmıştı. Görünmeyen varlıklar şimdi sanal dünyanın ürünü olarak değil, gerçeğin tâ kendisi olarak karşısında duruyorlardı. * Dur Ahmet nereye? * Taziyeye katılacağım. Baksana eşim ve çocuklarım orada. Yanlarına gideceğim. * Onlar zaten senin ta

Ve inananlar cennette Allah'a gönülden teslim olanlar, cennet nimetinin sadece ve sadece Allah'ın eşsiz ve sonsuz ikramının sonucu olduğunu ifade ederler. Öylesine büyük ve ebedi bir ödülün, dünya gibi kısa ve hatalarla dolu bir yaşamın sonucu olması bir lütfu ilahidir. Cennetlikler bunu çok net ifade etmişlerdi. Çünkü benlik ve kibir cennete yakışmayacak kadar çirkin bir surettir. Âlemlerin sahibi de, inanan kullarının yaptığı güzellikleri onlarla paylaşarak, onları onurlandırmıştı. Birçok insanın i

Azrail'in nefesi, yaşayanlar için surun birinci üfürülüşüdür. Bu nefesi duyanın, dünya ile bağları kopuverir. Başının üstündeki güneş söner, dağlar un ufak olur. Birinci surun tesiriyle günahkâr ilk gecesinde, mezarından açılan cehennemdeki yerini temaşa ederek acı üstüne acı yaşar. Kahreder geçmişine ve yapması gerekirken yapmadıklarına. Hüzün, ilk gecenin mirası olarak boynuna dolanır. Kabirde İlk Gece ve Sırat Köprüsünde Heyecan kitaplarında olduğu gibi, bu kitabında da yazar; sizlere farklı bir ufuk a

Kıldan ince çok inceyim, Günahla neşelenene,Kılıç gibi keskinceyim,İsyanla ömür sürene,,,,, İnsanların heyecanı yüzlerinden, bakışlarından, duruşlarından okunuyor. Ne olacak hâlimiz? Nasıl geçeceğiz, bu kıldan ince kılıçtan keskince köprüyü, diye benim üzerimden geçmeyi düşünüyorlar. Haksız da değiller hani. Üzerimden ayakları kaydığında, ağzını açıp beklemekte olan hararetli ateşin tam içine düşecekler. Ölüm kurtuluştur, bende yanmaya göre. Ben, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Sırat Köprüsüyüm. Kimine