2024 yılı güncel bilgileri ve istatistikleriyle! Didier Drogba 5 yaşındayken ailesinden ayrılıp Fransa’ya gitti ve 21 yaşında profesyonel futbolculuk kariyerine adım attı. Zirveye ulaştığında 34 yaşındaydı ve Galatasaray formasıyla rüzgâr gibi esiyordu. Onun futbol dünyasındaki yükselişi, destanlarda anlatılan kahramanlarınkine benziyordu. Sürekli kendini geliştirme arzusu, büyük zaferlerin kapılarını onun için açtı ve bu çaba, 2013 yılında kazandığı Altın Ayak Ödülü ile taçlandı. Ancak Drogba’nın hikây

Kerem Aktürkoğlu’nun futbol serüveni, topa ilk dokunuşuyla başlar ve en büyük hayali gözünde canlanır: Sevdiği takımın bir yıldızı olmak ve onu zafere taşımak. Bu düş onun genç yüreğinde daha da kuvvetlenir; artık her antrenman, her maç bu rüyayı gerçeğe dönüştürme yolunda atılmış birer adımdır. Azmi, her geçen gün onu hedefine biraz daha yaklaştırır ve nihayet Galatasaray formasını gururla sırtına geçirir. Bu ise onun için yalnızca bir başlangıçtır. Sahada her dokunuşuyla, her hareketiyle takımına değer k

2023 yılı güncel bilgileri ve istatistikleriyle! Futbolun destansı dünyasında her büyük takımın unutulmaz kahramanları vardır: Gollerin peşinde koşan yıldız forvetler ve filelerini bir dağ gibi koruyan kaleciler. İşte bu büyük kahramanlardan biri de kalesinde âdeta devleşen Fernando Muslera’dır. Futbol macerası, henüz yürümeye başladığı günlerde topa vurduğu coşkulu bir şutla başlar. Bu an onun futbolun büyülü dünyasına fark etmese de ilk dokunuşudur. İlerleyen yıllarda antrenörünün kaleci olması yönündek

Tipik kitle, modern çağın ve piramidal sürü zekasının ürünüdür. ATİPİK KİTLE ise, post-modern çağın, sosyal medya ve dijitalin eseridir. Kapitalizm, Holomidal sürü zekasını kullanarak; karınca gibi çalışan, çekirge gibi tüketen, kuş sürüsü gibi yer değiştiren, balık hafızalı bir toplum yaratmaktadır. Lidersiz, merkezsiz, sanalla beslenen bir post-modern böcek toplumu inşa edilmektedir. Beyin göçü ise, sürü davranışıdır ve alt beyin aktivitesidir. Kişi, profesör de olsa kolaylıkla sürü davranışı gösterebilir

2023 yılı güncel bilgileriyle! Savaş yüzünden enkaza dönmüş Saraybosna sokaklarında top koşturan küçük Edin’i hayata bağlayan tek şey futboldu. İleride büyük bir futbolcu olup halkının sesini tüm dünyaya duyurmanın hayallerini kuruyordu. Bunun için de çok çalışması gerektiğinin farkındaydı. Asla pes etmedi ve önüne çıkan her engeli tek tek aşarak dünyanın en zorlu liglerinde rekorlar kırıp şampiyonluklar yaşadı. Attığı gollerle Manchester City, Wolfsburg, Roma ve Inter gibi dev kulüplerin tarihine geçti. Am

2023 yılı güncel bilgileriyle! Televizyonun karşısında heyecanla maçlarını izlediği Lyon’un formasını giymeye başladığında henüz 9 yaşındaydı. Alt yaş gruplarında rekorlar kırarak A takıma yükseldiğindeyse sadece 17... Doğduğu şehrin prensi olması uzun sürmedi. Ama onun için yeterli değildi bu. Devler sahnesinde yer almadan krallığını ilan edemeyeceğinin farkındaydı. Hikâyesini tüm dünyaya anlatmak üzere Madrid uçağına bindiğinde yalnızca 21 yaşındaydı... Hedeflerine ulaşmak için mücadele etmesi gerektiğini

2023 yılı güncel bilgileriyle! Henüz beş yaşında topla ilk buluştuğu andan itibaren büyük bir golcü olmayı kafasına koymuştu o. Yıllarca bunun için çalışmış, Barcelona’nın altyapısında oynamış ve İtalyan liginin el üstünde tutulan gol krallarından biri olmuştu. Yolu, tam bir yıldızlar geçidi olan Paris Saint-Germain’e düştüğündeyse artık kendisini kanıtlamış yıldız bir oyuncuydu. Ve sonra kader onu Galatasaray’la buluşturdu. Futbol camiasının kendisinden beklentisi büyüktü ve o da bu beklentileri karş

Takıntı, kuruntu, vesvese… Takıntı hastalığı… Obsesyon… Düşünmekten kendimizi alamadığımız, aşırı ve abartılı düşünceler, düşlemler… İstenmeden gelir ve rahatsız eder kişiyi… Kişide yoğun bir sıkıntıya ve kaygıya neden olurlar. Etkisizleştirmek istedikçe ya da düşünmemeye çalıştıkça daha çok gelirler… Bu düşüncelerden kişi kendini suçlar ve olabilecek olasılıklardan kendini aşırı sorumlu tutar. “Ben istemiyor olsam, bu düşünceler neden gelsin ki?” diye düşünür ve kendini daha çok suçlar. Bütün olasılı

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) denilince akla yerinde duramayan, kıpır kıpır, hareketli, aşırı yaramaz çocuklar akla gelir. Oysa 3 çeşit DEHB vardır. Dikkat eksikliğinin baskın olduğu tip genellikle bilinmez. Bu çocuklar hareketli ve yaramaz değildirler. Tam tersine sessiz, sakin, uslu ve çekingen çocuklardır. İşte bu nedenle dikkat eksikliği baskın tip DEHB gözden kaçar. Dikkat eksikliği olan insanlar bu hastalıkla neredeyse bir ömür geçirirler. Dalgın, dağınık, unutkan, ayakta uyuyan...

Dikkat eksikliği hiperarktive bozukluğu (DEHB) genellikle çocukluk dönemi hastalığı olarak bilinir. Oysa yapılan bilimsel çalışmalarda DEHB'nin erişkinlikte de devam ettiği ve sorunlara yol açtığı gösterilmiştir. Genellikle ergenlik yıllarında hiperaktivite düzelme eğilime girer, ama dikkat eksikliği aynen devam edebilir. Bu nedenle; dikkati bozuk tip DEHB'liler, hastalıklarıyla neredeyse bir ömür geçirirler. Dalgın, dağınık, unutkan, dinlemeyen, son dakikaya erteleyen, dağınık, sakar, dikkatsiz olarak… İst

Bu kitapta Tayyip Erdoğan’ın kitlesi üzerindeki etkisi 5 faktörlü bir modelde açıklanmıştır. Bilimsel analizlere göre; neo-liberal sistemin travmatize ettiği kitleler, binlerce yıllık kolektif birikimlerini kullanarak, bilinçdışı mekanizmalarla otoriteyi (babasını) sembolize eden liderlerin kanatları altına sığınmaktadırlar. Otorite koltuğuna oturan lider ise, tıpkı bir baba gibi, daha çok otoriter davranmaktadır. Ülkemizde ise, NATO’cu faşizmin ve neo-liberalizmin travmatize ettiği Türk toplumu, aralarında

Bu kitapta, Türk solundaki çürüme ve kokuşma, yeni CHP örneği üzerinden anlatılmıştır. Modern çağda Ecevit ya da Gandhi gibi orijinal liderler vardı. Bu postmodern çağ ise, ne yazık ki Kemal Kılıçdaroğlu gibi fotokopi liderlerin ve çakma Gandhilerin çağıdır. Canan Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu, Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Bekaroğlu, Eren Erdem gibi trans-politikler ise, oksimoron yapılanmaya en güzel örneklerdendir. Yeni CHP içerisindeki çağdaş, aydın, Atatürkçü görünen, ama mezhepçi-hemşehrici- feodal ya

Bu kitapta Psikiyatr Dr. Ahmet Koyuncu'nun 20 yıllık sosyal fobi tedavi tecrübesi anlatılmaktadır. Dr. Koyuncu hem kitapları hem de bilimsel çalışmaları ile sosyal fobinin anlaşılmasına yönelik dünya çapında çok önemli çalışmalara imza atmıştır. Özellikle sosyal fobide gözden kaçanlar hakkında hipotezler geliştirmiştir. Sosyal fobide iki önemli hastalığın değerlendirilmesi gözden kaçmaktadır. Bu da dirençli sosyal fobiye yol açmaktadır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve Uyku-Apne sendromu..

Utanç duygusunu yaşadığımız anlar tekrar tekrar gözümüzün önüne gelir. Canlı canlı yeniden yaşarız, o yaşama ayağımızın takıldığı anları. Sanki bir atom bombası patlar beynimizin içinde ve o an dünya biter, yaşamla ilgili her şey biter. Çaresiz ve yapayalnız kalırız kalabalıkların ortasında. Biz ve utanç duygumuz ve yüzümüzdeki kırmızı ve mahcubiyet Keşke yer yarılsa da, bizi bir şey oradan alsa Sonra şu basit davranışı nasıl gerçekleştiremedim, diye kendimize kızarız, öfkeleriniz ve suçluluk hissederiz. B

Tepekent (Bir Köyün Kültürel Dokusu) araştırması, gelenek ve görenekleri, gündelik hayat pratikleri, inanç ritüelleri, demografik özellikleri ve sosyo-ekonomik yapısıyla kırsal bir görünüm sergileyen ve mevcut sosyal dokusu itibariyle çevresindeki yerleşimlerden farklılıklar arz eden Konya'nın mahalleye dönüştürülen eski bir beldesini konu almaktadır. Bu bağlamda Tepekent'teki toplumsal değişmeye etki eden olası faktörlerin saptanmasını içeren ve kültürel etkileşim süreçlerinin toplumsal yapı üzerindeki etk

Bugün hemen her kentin sokaklarında Suriyelileri görmek ya da hemen her gün gazete ve televizyonlarda Suriyelilerle ilgili bir habere rastlamak mümkün. Türkiye'nin Suriye konusunda izlediği dış politika tercihlerine ilişkin tartışmalardan ne olacak bu Suriyelilerin durumu ifadeleriyle başlayan sohbetlere varıncaya kadar bu mevzu günlük hayatın rutin konularından biri haline geldi. Suriye'deki iç savaş sebebiyle ortaya çıkan insanlık dramı, 100 binlerce insanın hayatını yitirmesi ve milyonlarca Suriyelinin y

... Utanç duygusunu yaşadığımız anlar tekrar tekrar gözümüzün önüne gelir. Canlı canlı yeniden yaşarız, o yaşama ayağımızın takıldığı anları. Sanki bir atom bombası patlar beynimizin içinde ve o an dünya biter, yaşamla ilgili her şey biter. Çaresiz ve yapayalnız kalırız kalabalıkların ortasında. Biz ve utanç duygumuz ve yüzümüzdeki kırmızı ve mahcubiyet... Keşke yer yarılsa da, bizi bir şey oradan alsa... ... Hayalet gibiydim, sadece gözlemliyordum, her şeyi fark ediyordum ama konuşmak istediğimde görünmez