13 yüzyılla birlikte akıl (ratio) ile iman (fides) arasındaki ayrımın zorunlulukla yansıdığı felsefe-teoloji ayrılığından hareketle, felsefi konuları titizlikle ve seküler bir biçimde ortaya koymaya çalışan insanlar belirmiştir. Thomas Aquinas’ın da felsefi olan ile teolojik olanı birbirinden ayrı bir şekilde değerlendirdiğini ve bunu da takdir edilecek bir ölçüde başardığını söyleyebiliriz. Elinizdeki kitap, Avrupa’nın toplumsal ve kültürel anlamda baş döndürücü bir hızla değişim geçirmeye, manastırların y

Mart'ın yedisinde güneşin ışıkları Fossanove şehrinin üzerine düşmeye başladığında insanlar bir tuhaflığa tanıklık ettiler. Gölgeler hiç de Mart ayına yakışır canlılıkta değildi. Sanki güneş diri gölgeler yaratarak ışığındaki coşkuyu gözler önüne sermekten kaçınıyordu. Gün haksız sayılmazdı; çünkü o gün dünya tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük teolog-filozoflardan biri gözlerini güneşin bu cisimsel ışığına artık bir daha hiç açmamacasına kaparken başka bir ışığa doğru olan yolculuğuna çoktan başlamıştı. Bun