Tarihte öyle zamanlar vardır ki düşünme kendisine bir yol bulamaz, bocalar durur. Düşünmenin ilerleyebileceği bir patika gerekir böyle durumlarda -ve tabii ki bu patikayı bulacak, inşa edecek kişiler, düşünürler, filozoflar. Zamanla patikalar genişler ve bir yol olur, kişinin kendisi ve başkaları için. İşte, Adorno ve Foucault böyle patikalarda ilerleyip yeni yollara varan iki düşünür, iki filozoftur. Hem “eski” felsefi geleneği izleyen, bu bağlamda araştırma yapan, hem de gelenekten kopmaya çalışarak felse

Felsefede her yolculuk filozoflarla konuşmayı, onların ele aldığı problemler üzerine düşünmeyi kaçınılmaz kılmaktadır. Filozoflar ve onların ele aldığı problemler üzerine düşünmek, metinleri aracılığıyla onlarla bir sohbeti de gerekli kılar. Bu, önemli bir konudur; çünkü her çağın kendine özgü problemleri vardır, ki o çağda çeşitli görünümleriyle kendini ortaya koyar. Felsefe, bu problemleri yeniden ele almayı ve onlar üzerine düşünmeyi gerektirir. Ancak çağımıza ait olan başka sorunlar da var ve bu sorunla

Bu felsefe tarihi çalışması bazı bakımlardan benzer çalışmalardan farklılıklar içermektedir. Felsefenin tarihi bakımından vazgeçilmez bir öneme sahip olması yanında felsefe tarihinin salt bir tarih çalışması gibi okunmaması gerektiğini göstermektedir. Felsefenin kavram ve problemlerini kendi dönemindeki anlamları ve konumlarıyla ortaya koymak bu çalışmanın ana amacıdır. Doç. Dr. Ali Taşkın, Orta Çağ'dan Rönesans'a geçişi ortaya koyduktan sonra Reformasyon ve Siyaset ve Hukuk Felsefesi ile dönemin temel bil