Evet prenses, şimdi ilahi yaratanın huzurunda yemin ediyorum ki "Delikanlının" bu günlüklerini bir araya getirip, bir kitap halinde "Sevgililere" sunacak ve seni onların imdinde "Ömür Boyu Vicdan Azabı" çekmeye mahkum ettireceğim.

Genç kadın, postacının kendisine uzattığı mektubu aldı. Biliyordu yine ondandı. Yine mektubuna "En son telefonla konuştuğumuzda Tarih 20 Mart 2008" diye başlayacak ve devam edecekti.Mektubu zarfından çıkarıp, katlarını açmağa başladığı zaman, yine hep aynı kelimelerle başladığını bildiği halde, merakla ve hızlı, hızlı açtı. İkici katını açmadan duraksadı. Bu defa zarfın üzerindeki posta çıkış merkezi ile posta mühür’üne bakmayı unutmuştu.Hâlbuki postacıdan her üç günde bir aldığı mektupların en önce çıkış m

Salonun ortasındaki sehpanın üzerine çantasını bıraktı. Camın yanındaki koltuğa oturdu. Kağıt parçası yağmurun ve güneşin etkisi ile yıpranmıştı. Kağıdı yırtmadan açmaya çalıştı.Açtıkça, içini tatlı bir ürperti kaplıyordu. Okunabilecek bir iki kelime ile bir telefon numarasını okuyabildi. Ta a lisedeki ilk sevgilisi ve ilk aşkı, bu güne kadar hiç unutamadığı paşanın kızı İffet'ten gelmişti. Son iki satırı okudu. Beni Ara. Seni Bekliyorum. Sana İhanet Ettiğim İçin Üzgünüm. Seni Çok Seviyorum. Aşkım .... Güne

Bahçedeki çiçeklerin kokusu her yanı sarmıştı. Yalnız çiçeklerin kokusu değil, çevrelerinde ne varsa, ağaçlar, yapraklar, her şey canlıydı ve soluk alıyordu. Bulut onların canlılığını ruhunun derinliklerinde hissediyordu. Ağaçların müziği. . . Ay ışığı. . . Yıldızlar. . . Denizden gelen iyot kokusu! . . Ve Yağmur. . . Sonra, sanki gökyüzünden kanatlarını takarak aralarından ışıl, ışıl bir aydınlık geçti. Yağmur, sevdiği adama vücudunu kıvırarak sokuldu. Dudakları birbirine tutsak, yürekleri birbir

Bahçedeki çiçeklerin kokusu her yanı sarmıştı. Yalnız çiçeklerin kokusu değil, çevrelerinde ne varsa, ağaçlar, yapraklar, her şey canlıydı ve soluk alıyordu. Bulut onların canlılığını ruhunun derinliklerinde hissediyordu. Ağaçların müziği. . . Ay ışığı. . . Yıldızlar. . . Denizden gelen iyot kokusu! . . Ve Yağmur. . . Sonra, sanki gökyüzünden kanatlarını takarak aralarından ışıl, ışıl bir aydınlık geçti. Yağmur, sevdiği adama vücudunu kıvırarak sokuldu. Dudakları birbirine tutsak, yürekleri birbir

Emlak kraliçesi olan Esmergül Oğlunun babasını günlerce aramasına rağmen bulamaz. Nihayet Bursa Devlet hastanesindeki nöbetçi doktordan günler önce öldüğünü ve kimsesizler mezarlığına defnedildiğini öğrenir.Efe bu iki kadının arasındaki bağı ve sırrı araştırır. Tabii Handanda. Ama ikisine de anneleri tarafından ambargo konur. “Zamanı gelince öğrenirsiniz”, diyerek sert hareketlere maruz kalırlar. Acaba Efe ile Handan Karındaş olmayıp Kardeş midirler? Mezarlıkta yatan genç adam ikisinin de babalarımıdır. A

Şehrin meydanında da toplanan halkın arasından buluğa yeni ermiş genç bir adam insanların merakları izledikleri şeyi görmek için, aralarında kendisine yol bulmağa çalışıyordu. Elindeki kitapları Greyder'in kepçesi gibi kullanarak ilerliyordu. Artık hedefine ulaştığını anladığı andı. Kendisinden biraz daha kısa boylu olan genç'in omuzları üzerinden, başını biraz kaldırarak baktı. Bakması ile de gözlerinin karardığını ve boğazında sanki boynunu sıkan bir ilmeğin olduğunu hissetti. Birkaç saniye nefes alamadı