Nietzsche felsefî düşüncede rasyonel kavramlaştırmaya dayalı zihnin yüzlerce yıllık düşünme alışkanlığını yerinden eden dâhîce bir analiz ve eleştiri dili ortaya koyan ve kendinden sonra felsefî düşüncenin büyük oranda seyrini değiştiren şâir-filozoftur. O, Platoncu idealizmin dümen suyunda gelişen zihnin alışkanlıklarının hakikati tartışmada büyük bir yanılgı ve sapmaya neden olduğunu tahlilleriyle günümüz insanının dikkatine sunar. Ancak anlatımında nesri nazma çeviren sanatsal üslubundaki hâkim metaforik
XX. yüzyıla değin dil-gerçeklik ilişkisini çoğunlukla tekābüliyetçi doğruluk kuramına göre değerlendiren anlayış,
Wittgenstein'ın ilk dönem felsefesini temsil eden Tractatus'ta metafiziğin çekiminden arındırılarak yeni bir
değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Buna göre dilin mantıksal ifade formu mümkün dünyanın sınırıyla
kayıtlanmıştır. Ancak Wittgenstein'ın Tractatus'ta gerçekleştirmeye çalıştığı dilin dünyayla sınırlanması ve
metafizik problemlerden arındırılmasının bütünüyle başarıya ulaştığı söylenemez. T