Bediüzzaman Said Nursînin Urfadaki kabri, toprağa tevdiinin yüz on birinci günü, hukuki bir sebebe müstenid mahkeme kararı veya ailesinin isteği üzerine idarî ve adlî makamların bu talebi kabul ve tasdik ettiklerini tevsik eden kararı olmadan açıldı ve askerî bir uçakla açıklanmayan bir yere götürüldü. Bugün de Bediüzzamanın kabri resmî ifadeden yoksun ve mahrum, yeri de meçhuldür. Bediüzzaman Said Nursînin kabri nerededir? Kimler ne zaman ve nasıl yıkmışlardır? Mübarek naaşını nereye götürüp gömmüşlerdir

Seksen yedi senelik ömründe eserlerine nasıl başlamışsa öyle de bitirmiştir. Hiçbir dünya büyüğüne dalkavukluk yapmamıştır. Bu bizim memlekette büyük bir fazilettir. Cemiyette hemen herkes anadan doğma bir dalkavuk olmuş… Said Nursi bir kavga adamı. Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç… Yakın tarihimiz tek bir mücahit tanımıştır, o da Said Nursi´dir… Ben Müslüman mütefekkir deyince, celadetiyle, cihadetiyle onu tanıdım, başka tanımadım. Hepsi pırt deyince kaçan, firar eden insanlar. Bir tane başka gör

Tarih, milyonlarca gönüle kurmuş bir güzel insanın, edebi istirahgah`ında uyurken kabrinin parçalanarak naaşının çalınmasına şahit oluyordu. Bu mübarek zatın tam 111 gündür misafir olduğu kabri, karanlık emelli kişilerce balyozlarla parçalanıyor ve naa`şı büyük bir gizlilik içinde bilinmez bir diyara kaçırılıyordu. Evet, yüzyılımızın utanç perdelerinden biri daha aralanıyor... Ve, artık inkarı mümkün olmayan bu insanlık dışı olay, faillerini tarihe karşı sorumlu olmaya çağırıyor!...

Bediüzzaman Said Nursi, hayatı ve eserleri ile yakın tarihimize mührünü vuran abide bir şahsiyet, iman davası uğrunda ömrünü zindanlarda ve sürgünlerde geçiren mümtaz bir alim... Bediüzzaman Said Nursi`yi görmüş, derslerine katılmış, iman davasında çile çekmiş Risale-i Nur talebelerinin de hakını unutmamak gerek... Bu kitapta, imtihanın en çetin günlerinde koru avuçlayan örnek insanları tanıyacak ve onların hatıraları içinde yakın tarihin o ibretli günlerini yaşayacaksınız.

O`nun parası, siyasi gücü, mevkisi yoktu. O`nun kendisine zulmedenlere mukabele düşüncesi de olmadı. Defalarca yargılandı, defalarca mahkum oldu. Çevresinde yüzbinler vardı. O`nu dinledi ve eserlerini okudular. Onlar da yüzlerce kez yargılandı ve binlercesi hapishanelerde çile çekti. O ve Onlar, sarsılmadan yollarına devam etti. Kimdi bu insan? Gücünü nereden alıyordu? Kitleleri nasıl etkiliyordu? Devlet O`dan niçin çekiiyordu? Ne yapmak istiyordu? İşte bu soruların cevapları ile, bugüne kadar bir kı

Ülkemizin doğu bölgesinde, 19. asırdan günümüze sarkan bir “ihmal edilmişlik” süreci yaşanmaktadır. Bunu daha ilk zamanlarda teşhis eden Bediüzzaman Said Nursî ekonomik kalkınma ve toplumsal barış için temel şartın “eğitim” olduğunu vurgulayarak, köklü bir çözüm olmak üzere Medresetü’z Zehra projesini hazırlamıştır. Merkezi Van olmak üzere, bütün Doğu’yu saracakr eğitim seferberliği öneren Bediüzzaman, Türkçe, Arapça, ve Kürtçe eğitim yapacak bir üniversite kurulması için II. Abdülhamit’ten Mustafa Kema