Bir arıyla dost olmak nasıl olurdu acaba? Kahramanımız Anıl, okula giderken karahindiba ve papatyalar arasında bir ses duyar ve aklına muhteşem bir fikir gelir. Bu, bir icadın ayak sesleridir. Elinizdeki kitap, çocukların doğayla ve hayvanlarla bağ kurmasını; merak duygusunu ve yaratıcılığını geliştirmesini amaçlayan bir eserdir. Bölüm sonlarındaki sorularla yazar, çocuklara okurken düşündürmeyi amaçlamaktadır. Hayata bakış açınızı değiştirecek bir kurguya; sıcacık, eğlenceli bir dostluğu okumaya hazır mısı

“Güzel Atlar Ülkesi” denilen o büyülü, masalsı yörede başlar her şey. Eren, önünde nazlı nazlı kanat çırpan kelebeğin peşinde koşarken bir peribacası mağarasının önünden kaçırılır. Arkadaşları onu kurtarmak üzere ardından giderler ve kendilerini beş bin yıl öncesinde, karanlık mağaralarda bulurlar. Artık büyük bir sorunları vardır: ABUDEVLER. Kahramanlarımız acaba bu dev yaratıklardan ve tuzaklardan kurtulup hapsoldukları mağaralar diyarından çıkabilecekler mi? Serinin bu ikinci kitabında kahramanlarımız, m

Mağaranın Gizemi - Hikâye (3. Sınıf Ve Üstü İiçin, Renkli Resimli Baskı) Dersten sonra sahile inen Mahmut, burada bit-sise bulur Şişenin içince esrarengiz bir harita vardır. Bakalım bu harita, kahramanlarımızı nasıl bir maceraya sürükleyecektik. Acaba bu bir define haritası mıdır. Mağaradaki insan kemikleri kime aittir. Dilsiz Abdi bir seri katil mi? Tüm bu soruların cevabı `MAĞARANIN GlZEMİ`nde. Öyküdeki Değerler Sevgi, Arkadaşlık, Aile bağlan. Yardımlaşma, Millî duygular, B

Justinianus ile Bizans imparatorluğu, en parlak devrini yaşamaya başlamıştı. Ülkeler fethediliyor; taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakılmıyordu. Müthiş bir zulüm hâkim olmuştu yeryüzüne. Dünyadaki en büyük imparatorluk onundu. Büyücü Bec Mac De nin yaptığı hançerler sayesinde, sonsuza dek bu böyle sürecekti ya da o, öyle sanıyordu. Çünkü... Beş asır sonra Selçuklular, onların topraklarını, Anadolu yu yurt edineceklerdi. Çünkü... Osmanlılar, Bizanslıların çok övündükleri imparatorluklarına son verecekler

Okuma zevkini uçlarda yaşatan, karakterlerine büründüğünüz, kelimelerini içine çektiğiniz, tüm duygulan ve renkleri size yaşatan, kalbinizi elinizde tutarak okuyacağınız, sarsıcı ve etkileyici bir roman. Aynı zamanda güçlü bir yazarın edebi demlenmesinin ilk ayak sesleri... Okunmalı... Yazar Metin Özdamarlar Hüzün, insana en çok değer katan duygudur. Bir de yağmurlar eklenirse o hüzne, dokunmayın insanın herkesten sakladığı yüzüne. " Yağmur Olmasaydı" romanını yağmurlu bir Ankara akşamında okudum. O kadar e

Salihli’nin o meşhur kiraz ağaçlarından birinin altında başlar her şey. Kapadokya’ya geziye gitmeye hazırlanan altı çocuk, kendilerini birdenbire iki bin beş yüz yıl öncesinde Lidya’nın başkenti Sardes’te bulur. Yabancısı oldukları bir medeniyette Lidyalı paralı askerlerin amansız takibi başlar. Paranın dünyada ilk defa basıldığı yere gidiyoruz. Hayır, hayır! Otobüs biletine falan gerek yook!Sardes’e yolculuk bedava. Paranın izini sürmeye, şifreleri çözmeye hazır mısın? Haydi öyleyse! Macera

Güneşi ve aydınlığı temsil eden umut mu; hüznün ve felaketlerin habercisi yağmur mu? Bir yağmur damlası nasıl düşerse, Bulutun bağrından öylece... Hissediyorum. Sevdiğim birileri ölecek. Yüreğimin dar dehlizlerine, Yağmurla birlikte, Gözümden kanlı yaşlar süzülecek. Yağmur... Yüreğime akacak, yüreğimi yakacak. Yağmurla gelen felaketler zinciri... Kaybettiği her yakınını matemini yüreğinin derinliklerinde saklayan, yağmurla savaşan bir mahzun... Mutluluğu ona haram kılan bir kader... Yamur Olmasaydı rom