Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ağzımız gözümüzün altında değil de üzerinde olsaydı nasıl olurdu acaba? Yemek yerken kaşıktan damlayan çorbanın yağı, tatlının şerbeti gözümüze kaçar mıydı? Ya da koskoca ceviz ağacında küçücük cevizler yerine koca koca kabaklar yetişseydi. O zaman Nasreddin Hoca gibi; “Ey benim canım Allah’ım! Sen ne yaparsan en güzelini yaparsın. Yarattıklarını hep yerli yerince yaratırsın. Şimdi şu ağaçtan başıma düşen küçük bir ceviz değil de kocaman bir kabak olaydı… İşte o zaman, vay benim halim nice olurdu.” der miy
100 TL.
Tükendi
Küçük kahramanlarımız Ahmet ile Ayşe macera dolu yolculuklarını bu kez muzip şoför Pala Selim’in kullandığı dolmuş ile gerçekleştiriyorlar. Kasabaya giderek akrabalarını ziyaret eden, bu ziyaretlerinde küçük kuzenleri ile ilk defa karşılaşan küçük afacanların heyecanına ortak olmak istemez misiniz? “İçeri girdiklerinde Ayşe ile Ahmet neredeyse sevinçten uçacaktılar. Karşılarında tatlı mı tatlı şeker mi şeker minicik bir bebek duruyordu. Bu ne şirin şeydi böyle! Dalıp gitmişlerdi minik kuzenlerinin yüzüne. T
100 TL.
Tükendi
Salih Dede, iki kolunu açabildiği kadar açarak; “Sürpriiiz” dedi. Çocuklar şaşkındı. Gökyüzünde bu sürpriz de neyin nesiydi? Salih Dede; “Bakın bakalım halımız neyin üzerinde uçuyor?” dedi. Çocuklar aşağıya doğru baktılar. Sonra başlarını kaldırıp gökyüzüne baktılar. Sonra tekrar aşağıya baktılar. Ama bu sefer daha dikkatli bir şekilde baktılar, baktılar… Dehşetle açılmış gözlerini dedelerine çevirdiler. Bir ağızdan bağırdılar; “Gökyüzü yere düşmüş dede. Üstelik yıldızları da dökülmüş. Pırıl pırıl parlıyor.
100 TL.
Tükendi
Bir anda her şey sustu… Kuşların kanat sesleri, hoş cıvıltıları, masmavi gökyüzü, yüzlerdeki neşe yok oldu… Salih Dede bile suskundu. Ayşe ise çok korkuyordu… Gökyüzü sararmaya, rüzgâr hızlıca esmeye, uçan halı sarsılmaya, kuşlar oraya buraya savruldular. Ahmet şaşkınlıktan donakalmıştı. Bütün güzellikler bir anda allak bullak olmuştu…Rüzgâr hızını iyice artırmış, fırtına etkisini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Nefes almakta zorlanıyorlardı. Ağızlarını ve burunlarını kollarıyla kapatıyor, göz kapakl
100 TL.
Tükendi
Güneş böyle yorulduğu günler bir türlü uyuyamazmış. Sabaha kadar bir sağa bir sola döner dururmuş. Gözlerini açmamak için kendini zor tutarmış. Çünkü bilirmiş milyonlarca minicik gözün mışıl mışıl uyuyup rüyalar gördüğünü. O tatlı rüyalar hiç bozulsun istemezmiş. Güneş uyuyamadığında gecenin karanlığını süsleyen bütün yıldızlar ona ninni söylemek için sıraya girerlermiş. Ama o gece ne yaptılarsa fayda vermemiş. Güneş durmadan dönmüş durmuş. Bir sağa bir sola… Bir türlü uyuyamamış. Meraklı kahramanlar bu kit
100 TL.
Tükendi
Ahmet, odanın sırrını çözmeye kararlıydı. Ne yapıp edecek o da ablası gibi eninde sonunda işine yarayacak bir şeyler bulacaktı. Pes etmeye hiç niyeti yoktu. Bu kez odadaki eşyaların her birini daha dikkatli gözden geçiriyordu. Artık küçük bir ayrıntıyı bile gözden kaçırmak istemiyordu. Derken… En dipteki kocaman küpün kenarına saklanmış bir valiz dikkatini çekti. Ahmet bir anda kendini valizin yanında buldu. Önce, valizi şöyle bir süzdü. Sonra açmak için çabaladı. Ama başaramadı. Neden sonra valizin kilitli
100 TL.
Tükendi
Hele bakın şu minik su damlasına. Şıp şıp damlaya damlaya, çukur açmış kayada. Ne elin var ne ayağın. Ne kazman var ne küreğin. Nasıl oldu da bu çukuru açmayı becerdin? Marifet senin gücünde mi? Yoksa… Damlaların sürekliliğinde mi?’ Bizim delikanlının beyninde şimşekler çakmış aniden. Yumuşacık bir su damlasına, sert kayayı deldiren şeyin ne olduğunu anlamış. Bu, bir tek kelimeymiş aslında. Ama hayatın özüymüş. Her şeye onunla ulaşılırmış. Zorluklar onunla aşılırmış. O, çok kıymetli bir hazineymiş… Küçük af
100 TL.
Tükendi
“Çok hoşunuza gidecek bir şey. Sanırım siziii… Çok güzel bir sürpriz bekliyor.” Çocukların beklemeye hiç niyetleri yoktu. Meraklarından kıpır kıpır hareket ediyor, yerlerinde duramıyorlardı. Bir solukta, evin önüne; söğüt ağacına doğru koştular. Çocuklar, radar gibi meraklı gözlerle etrafı taradılar. Görünürde sürpriz olacak bir şey bulamadılar. Tam büyük bir hayal kırıklığının içine düşüyorlardı ki dedelerinin sesini duydular. “Hah! Hah! Ha… Kuzucuklar! Söğüt ağacına… Yukarıya bakın, yukarıya…” Salih Dede
100 TL.
Tükendi
Minik kahramanlarımız; “Sen ne becerikli bir marangozmuşsun! Senden daha usta bir marangoz var mı ki şu dünyada?” dediler. Dedeleri, “Kuzucuklarım!” dedi. “Bu benim yaptığım da iş mi sanki. Ben öyle birini tanıyorum ki. O, gelmiş ve geçmiş tüm marangozların pîri. O’nun devrinden günümüze kadar binlerce yıl geçti. Daha hiçbir marangoz onunla boy ölçüşemedi.” diye cevap verdi. Çocuklar, dedelerini büyük bir hayranlıkla dinliyorlardı. Marangozların pîri olan bu kişiyi çok merak etmişlerdi. Acaba kim olabilirdi
100 TL.
Tükendi
“Akşam olunca güneş batıyor. Evler, sokaklar, her yer kapkaranlık oluyor. Biz, karanlıkları elektrikle aydınlatıyoruz. Makinalarımızı, elektrikle çalıştırıyoruz. Şimdiii… Soruyorum size. Kabloların içinden geçen elektriği görebiliyor muyuz? Ben cevap vereyim. Hayır, göremiyoruz. Pekiii… Şimdi bir düşünün bakalım! Elektriği göremiyoruz diye, elektriğin varlığını inkâr ediyor muyuz?” “Aklımız sonrasın daa… Süzgecinden geçirdiği bu bilgileri alır. Veee… İnanması için hoop… Doğru kalbe gönderir. Çünkü aklın gör
100 TL.
Tükendi
Bir varmış, vir daha varmış Allah'ın iyi kulları Sayılamayacak kadar fazlaymış Kalbur saman içinde, Kuşlar nazlıca kanat çırparken Laleler güller içinde, Mevsimlerden yaz, Meyvelerden kiraz, Koparıp dalından yerken az az, İnsanlardan uzak biraz, Eski mi eski, güzel mi güzel Bir konağın çatı katında, Belki bu konak uzaklarda Ya da çok yakın, yanı başımızda, Ben diyeyim benim dedem, Siz hiçbir şey demeyin, Kim bilir belki de içimizden birisi, Sadece açıverin minicik gönüllerinizi...
15.28 TL.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 11 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1