İnsan hayatı bu coğrafya gibi inişli çıkışlı; ölüm, zirvede de enginde de yakalıyor bütün canlıları…İyi olmak, iyi yaşamak, iyi muamele görmek her mahlûkun hakkı…İhlal eden iki dünyada da belasını bulur.Dört ayaklı ama insan yaratılandan, adilerden, aliyyülâlâ pek çok insandan daha adam gibi üç değerli dosta sahip olmak büyük haz verir insana…Öbür tarafta bir küçük menfaat, makam, mevki, ihtiras, bencillik yüzünden adileşen insan kılıklılar, hayvanlardan daha alçaklar…Anam-babam, evladım, fıtratını koruyan

Yeryüzü bir nimet sofrasıdır. İnsanın şerefine kurulmuştur. İnsanın dışındaki bütün canlılar, bitkiler, hayvanlar, kuşlar, arılar, karıncalar bu sofrada insana hizmet ederler, dersler verirler.Birbirleriyle dayanışma içinde olan karıncalar da koloniler kurarak topluluklar halinde yaşamaktadırlar. Biz insanların karıncadan alacağımız dersler de vardır.Karıncaya sormuşlar:"Nereye gidiyorsun?""Hacca" demiş."Bu bacaklarla zor" demişler.Karınca: "Olsun, varamasam da yolunda ölürüm" demiş…Karıncanın hedefi belli,

Siyasi bir kurum olan Halifeliği, Papalık benzeri görmenin Halifelik kurumunun kuruluş gerekçesine uymadığı açıktır. Zira Hilafet, manevi bir kurum değil, dünyevi bir kurumdur. Ancak Emevilerden başlamak üzere Saltanat sahiplerinin kendilerini kutsallaştırma ihtiyacı ve halifeleri masum kabul ederek kutsallaştıran Fatimi anlayışının etkisi tarih içinde Halifeliğe bir ulviyet kazandırmıştı. İlk halifeler Hz. Muhammed’in halefi olarak anılmaktan çekinirken, Osmanlı son döneminde, Dolmabahçe Sarayı’nın önünden

“Haydi arkadaşlar! Bugün çok önemli bir maça çıkıyoruz, hazır mısınız?” Soyunma odasındaki futbolcular hep bir ağızdan “Hazırız kaptan!” diye bağırırlar. Kısa bir sessizlikten sonra takım kaptanı Neşet, “Biliyorsunuz, Eyüpspor kurulduktan sonra bizi federeye almamışlardı. Sebebi de Nişantaşı kulübünün zengin başkanının ‘Mahalle takımlarını alıp futbolun kalitesini düşürmeyelim’ demesiydi ancak Hafız Kemal Bey’in de yardımıyla federeye kabul edildik. Nihayet kuralar çekildi ve bize bugün oynayacağımız Nişant

İnsan hayatı kaleme benzer. Hayatta yapıklarımız kalemin yazdıklarıdır. Yapığımız yanlışları bir daha yapmamak için silgi olmasını da bilmeliyiz. Kalem değerlidir. Hediye olarak verilir hatta hatıra olarak saklanır. Kalemle eser bırakılır ve kalemler hep yaşar.İnsan sonsuzluk ağacından kesilen bir kalemdir; ruhu, o kalemin içindeki yazacak maddesi ve yaşadıkları, ömrü ise o kalemin yazdıklarıdır. Kalem ömür sayfamıza güzeli, doğruyu yazmalıdır. Kalemimiz her zaman kin ve nefretten arındırılmış, iman süzgeci

Kısa zamanda tüm dünyanın ilgisini çeken bu üstün zeka CHAT GPT'nin özelliği insan gibi önyargısının olmayışı ve bilgilere göre objektif analiz yapabilmesidir. İşte objektiflik özelliği nedeniyle CHAT GPT ile insanlığın en temel konusu Tanrı hakkında diyalog kurmaya karar verdim çünkü Tanrı konusu yüzyıllardır insanlığın peşinden koştuğu dinlerde zaman zaman felsefe ve bilim ile ilgili tartışmalarda gündeme gelen bir husustur. Tanrı ve Yaratıcı algısı konusunda daha objektif bilgilere ancak CHAT GPT gibi ta

Zayıflama sürecinde, kapitülasyon kıskacında ve borçlarla acziyet içerisinde bulunan Osmanlı Devleti’ne karşılık, zenginleşen ve Osmanlı Devleti’ne de borç veren, piyasanın kat be kat üzerinde fiyat veren Yahudi zenginlerin Filistin’de toprak satın almasına ne Abdülaziz ne II. Abdülhamit ne de II. Meşrutiyet yönetimleri engel olabilmişti. Dünya Siyonist Teşkilatı’nın lideri T. Herzl’e Filistin’in satılmamasını dayanak göstererek, Yahudilerin Filistin’de satın aldığı arazilerden dolayı sadece İttihatçıları v

Demokrasi bilgi kuraklığı olanların beyninde yeşermeye çalışırsa eğer her kafadan yükselen seslerle oligarşik düzen ortaya çıkar. Dolayısıyla laf cambazları, demagoglar türer ve bu karmaşayı keşmekeşi bastırmaksa diktatörlere düşer…” Bu kitap, çorbası sıcaklara inat yurtta eğitimlerine devam etmeye çabalayan ve memleket meselelerine kafa yorarak adam(!) olmaya çalışan üç gencin hikâyesi. Onlar; paylaşımcı, yoksulu, ezilmişi, emekçiyi savunanların arasına katılmaktan çekinmeyen, bir yerde toplumun vicdanı ko

1453’te, Osmanlı Padişahı II. Mehmed, Anadolu’nun karşı yakasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u fethedip devleti imparatorluk seviyesine çıkarırken, aynı tarihte Anadolu’nun doğusundaki Diyarbekir’de kendisine bir rakip ortaya çıkıyordu. Önemsiz bir beylik olan Akkoyunluların başına bu tarihte Uzun Hasan geçmiş ve devletini Osmanlılarla rekabet edebilecek duruma getirmişti. Her iki hükümdarın temel hedefleri birbirleriyle çakışıyordu. Anadolu birliğini sağlamak için çalışan Osmanlı padişah

The official recognition of the Vlachs as a separate nation/millet strengthened the Vlachs while causing the Greek and Rûm Orthodox Church to add new elements to their policies of assimilation of the Vlachs. These policies are: The propaganda focused on the Vlachs and the injustices of those who opposed it, was to distribute money to persuade the Vlachs, to bribe the Ottoman officials to make them work comfortably, and to neutralize the opposing Vlachs through violence by means of Greek gangs. Vlachs tried

“Çok yönlü bir bilim adamı, bir tarih uzmanı olan Ali Arslan’ın şiirleri ihtisas alanının düşünce süzgecinden geçirilen duygu cephesinden yansımalar olarak okuyucunun karşısına çıkar. Bu sebeple bazı şiirleri makale başlığını andırır. Şiirlerde Arslan’ın inanç cephesi, düşünce yönü, sevinçleri, öfkeleri, yargıları ve özürleri dikkat çeker. Bazı şiirlerde hayata dair küçük küçük mutluluklar şairin kaleminin ucundan dökülürken, ölüm gerçeğiyle kişi yeniden irkilir kendine gelir. Bu tür şiirlerde güçlü bir ima

Today, despite the efforts for welfare, happiness, and peace; people cannot be happy. Injustices, adultery, rapes, wars between countries, and oppression are continuing to be growing problems. In today's world strength is a mean which justifies all ends. This mentality and actions which are the result of such mentality turn the world into an unlivable place and cause humanity to suffer. This is the current unfortunate situation of the world. In order to fix this unfortunate situation, economic and social ju

İnsan varoluşu ve zihnini alaya almak için yaratılmış bir hayat çerçevesi ve onun formal görünüşleri... O, esasen bir tiyatrodur. Çıldırtıcı tiyatro karşısında hakikat çırpınışı fikriyatının şehirden başlaması, tuhaf bir şekilde bu kitaba nasip oldu yani geçmişten bugüne yerine, yüzeyden derine bir sondaj. Böylelikle yine yüzeyin kaba görünüşünden (coğrafik döküm) başlasa da bilhassa Anadolu'da şimdiki zaman/bıçak sırtı hattındaki hayat yangınının geride bıraktığı ve de kül yığınından ibaret tarihin çağlar

Nüfus konusunda herkes biraz çekingen, büyük sözlerden kaçınıyor ama bununla birlikte salonda bir fil oturuyor. Belki bu fili herkes biraz görebilse, onun hakkında konuşmak daha kolay olabilir. Bu fili görebilenlere bakacak olursak, internette “nüfus çok arttı” diye aradığınızda, dünyanın her yerinden farklı farklı yorumlara rastlamanız mümkün. Genellikle tartışmalar “evet çok fazla” veya “herkese yer var” gibi sohbetlere yönelirken, sonunda sorun “Nüfus çoksa bile ne yapacağız?” konusuna geliyor. Her tartı

Demirci’ye göre; “Bir şair, şiir kitabının adını en sevdiği şiirden esinlenerek koyduğunda diğer şiirlerini okuyucunun bilinçaltına hapsetmektedir. O şairin tüm şiirleri ise tek bir şiirin içinde eritilmektedir. İlla şiir kitabına bir isim verilecekse bunu okuyucu vermelidir. Her okuyanın kendini en derinden etkileyen veya kendini bulduğu şiir veya kelime olmalı bu kitabın adı. Şiirler de üç noktayla taçlandırılabilmelidir.” Bu düşünesiyle eserinin adını okuyucunun kalemine bırakmıştır. Bu ince noktanın

Çünkü aramızdaki bu mesafelerin bize güç verip vermediğini düşündüm. Mesafeler kavuşulabilir uzaklıktadır daima. Bir yere doğru bir yol gidiyorsa, orası asla uzak olamaz. Varılan yerin ötesinde bir uzak daha vardır. Ama bir süredir, oraya varırsam eğer, başka bir uzağa gitmiş gibi bulacağımı düşünüyorum seni. Ben vardıkça sen uzaklaşacaksın. Hep uzakta olacaksın.

aDeniz, gökyüzüne meraklı, okumayı çok seven, dost canlısı bir çocuktu. Onun için arkadaşlık ve gökyüzü çok önemliydi. Hayal kurmayı da severdi. Öğretmeni yaz tatili için farklı bir ödev verdi. Herkes istediği bir hayali yazacak ve okul açıldığı hafta arkadaşlarına oyunlaştırıp sunacaktı. Bu ödev, tam Deniz’e göre bir çalışmaydı. Hayalini oynayacaktı. Deniz’in hayali gökyüzünde yıldızlardan oluşan kocaman bir kaydıraktan Dünya’ya kaymaktı. “Samanyolu Kaydırağı” Adı buydu hikâyesinin. Büyük harflerle h

9 yüzyıldan itibaren ilim sahasında sürekli ilerleme kaydeden İslam dünyası, 14 yüzyılın ortalarına kadar bir nevi "altın çağı"nı yaşayarak zirveye ulaşmıştı. 14 yüzyıldan itibaren aklî ilimlere verilen değer gittikçe azaldığı gibi dinî ilimler de bundan nasibini almıştı. Oysa 15-17. yüzyıllarda Batı Avrupa her alanda giderek kuvvetlenip, 19 ve 20 yüzyıllardaki küresel üstünlüğünü elde etmişti. 14 yüzyılda duraklama devrine giren İslam dünyası, ilmî-fikrî üstünlüğü ele geçiren Avrupa'dan 17 asırdan itib

Covid-19, which emerged in 2020 (or was perhaps released, some say), has, despite necessary precautions being taken, engulfed the world in panic; all this despite the fact that it has caused far fewer deaths than was initially forecasted. Creating a type of “Fear Pandemic”, the disease is now being used as a kind of carding system by global actors; with the world now as a small village via developing communications technology, the use of this “Corona Card(ing)” has become much simpler than past pandemic sca