Tam anlamıyla kendinden geçmemişti ve bilinci hâlâ yerinde gibiydi ama gözleri karanlığın içinde kaybolmuştu, tıpkı bir âmâ gibi… Uyumuyordu, bunu biliyordu. Simay şu an acı çekiyordu, bunu da biliyordu ama neler oluyordu? … O sırada yanı başında bir ses duydu. “Simay’ın kurtulması sana bağlı olsaydı, onun için hayatını feda eder miydin genç adam?” … Hangisi gerçek hayat, hangisi düşler âlemi, o bile karıştırır durumdaydı artık. Üstelik bu defa daha güçlü, gerçekliğin içinden bir kesit gibi daha canlı, daha

“Gece oldu yine, yeryüzü ne kadar renkli ise gökyüzü o kadar sade. Kandiller yandı yine. Ebedi mutlakın nurlu yansımaları. Onlar hep oradalar ve âşıklara aşinalar. Hangi âşık vardır ki çaresiz gecelerde yüzünü onlara dönmesin. Güneş doğar, ay bürür. Hiç değişmeyen nizam. Tam üç senedir bu temaşa döndürüyor başımı. Dervişin bir alamet beklemesi gibi bir işaret bekliyorum.” “İçeriden çıkan bir arkadaşım, sorduğumda şöyle dedi: 'Bir cephe değil orası, tek taraflı cehennem. Hani defalarca derileri soyulup ölmek

Badısaba gözlerim aha taştı taşacak Hazan vurdu son yaprak aha düştü düşecek Konu komşu kabrimi aha eşti eşecek Emanetim hakkadır vadem doldu doluyor Ölüm haktır ve lâkin her şey yarım kalıyor Azat ettim yüreğini yüreğimden uç uçabildiğince bütün gökler ve denizler senin...!

Fehim, gözlerini ışıldatan yolculuk derken neyi kastediyor? Büyük ihtimalle masrafsız ve basit bir yolculuk bu. Ancak Fehim, onun yapılması gerekli bir yolculuk olduğunu söylüyor. O, yerküremizin bilinmeyen yerlerini keşfetmek için yapılan araştırma gezileri veya evreni keşfetme isteğine yönelik yolculuklardan değil. Üstelik bu tür yolculuklar, herkesin harcı da değil; çünkü bur yolculuğun sırlarından bir parçasını çözmek, insanlığın bütün ömrünü alır. Ama Fehim’in kastettiği yolculuk, başka bir tür yolculu

Oturmuş bir taşın üstüne, Dünyanın acılarını sırtına almış, Ağır bir yükü taşırcasına hüzünlenirken, İki damla gözyaşı olup süzüldüm yanağından, hissettin mi hiç? Bir sonbahar sabahında, Bankta yudumlarken çayını, Düşen bir yaprak oluverdim düştüm önüne, Alıp baktın umutsuzca, acıdın mı hiç? Gecenin karanlığında tatlı uykuna dalarken sen, Yıldız olup gökyüzünde seni seyrettim, Rüyalarına usulca girip, gezinirken kalbinde Bu kimdir diye sordun mu hiç? Aynur Kuzu Güven

Özgün bir kalemden düşünen düşündüren dizeler. Şiir, yalnızca şiir... Şimdi efkârımın Yitimsiz acılarındayım Dehlizlerimin sonsuzluğunda Yıldızların en berrağı Ve hep güneşin içinde... Fevzi Aslan

Tesadüflere İnanma Her Şey Planlı Hedef; insan zihnindeki savaşı kazanmak. Allen Dulles- CIA Eski Başkanı O halde; Tanrım beni benden koru! Çağımız; teknolojinin getirdiği imkânlar ile gözetleme, izleme ve dinleme çağıdır. Bu kitapta; küresel ve bölgesel Ortadoğu gerçekleriyle kurgulanan ve çağımıza uyarlanan 'Enigma Oyunu' ile siber espiyonaj -küresel casusluk- anlatılır. Oyunun merkez üssü Ortadoğu'dur. Oyunun kalbi Anadolu'dur. Oyunun amacı, insanları bir makine gibi hareket ettirmektir. Antik ç

Herkes dönüşecekti: Âdem'in farkında olmadığı Mehmet hocanın Âdem adıyla dönüşmüş olan yirmi yıl önceki eleştiren, alay eden ve yargılayan kimliğiyle yüzleştiğini bildiği yani içinde var olan lanet e tiksindirici hislerin ve düşüncelerin ayna görevi gören Âdem'le yansıdığını biliyor ve susuyordu. Çünkü Âdem aşağıda sigara içerken kafedeki tüm ayrıntıyı gözlemleyen ve ruhundaki en derinlere inen Mehmet hocanın bilinçaltındaki her şey Âdem'le(kendisiyle) yüzleşecek Mehmet hocada yeni bir farkındalık süreci ba

Bu kitapta, 1946 yılında Amerikan Missouri zırhlısının ülkeye gelişinin, bir ailenin dört nesline sarsıcı kültürel etkisi anlatılmıştır. Ülkenin sayılı zenginlerinden Şöhret Hanım, şiddet gören gelini Mary'nin, aslında öz kızı Meryem olduğunu anlar. İki kardeş evlenmiştir. Mary'nin dokuz yaşındaki oğlu da itiraf eder: Üvey babası tarafından üç yıldır istismar edilmiştir. Mary (Meryem) doğar doğmaz, Şöhret'in İran asıllı sınıf arkadaşları Şeküre ve Ziya tarafından yurtdışına kaçırılmıştır. Şeküre ile Ziya, u

Aşk. Evet, tüm bunlara neden olan duygunun adı aşktı. Aşk benim katilimdi. Hayatımdaki değerli olan ne varsa elimden alan oydu. Birazcık umudum vardı. Bu yüzden dayanıyordum gecelerin karanlığına. Bu yüzden içimdeki fırtınalarımı dindirmeye çalışıyordum. Kulaklarımı sağır eden sessiz çığlıklarıma bu yüzden tahammül ediyordum. O içimdeki birazcık umut içindi. Hepsi, hepsi aşka ulaşmak içindi. O zaman sen de doğma artık güneş. Bırak mahvolayım. Bırak isimsiz kalayım. Bırak sessizliğimle yaşayayım. Her doğumun

Amacımız; Siz saygıdeğer dost ve arkadaşlarımıza ilk defa gidip gördüğümüz Kemer ve çevresini tanıtmak, notlar aldığım tatil anılarımı ve gözlemlerimi size aktararak Kemer ve çevresini tanımanızda yardımcı olmaktır... Ben dünyanın yarısını seyahat ederek gezmiş biriyim fakat Kemer gibi nadir doğa harikası bir yeri ilk defa gördüm. Bundan dolayı anılarımda bahsetme gereği duydum. Kemer gezilerim gerçekten bir efsane tadında geçti. Her efsane doğduğu yerde yaşar. Kemer; doğası, denizi, otelleri, plajları, den

Sana nasıl yandığımı Aşkından ağladığımı Her an seni andığımı Sana bir anlatabilsem Su bekleyen toprak gibi Rüzgâr ister yaprak gibi Özlediğim ancak şimdi Sana bir anlatabilsem Güzelliğin kalmaz sana Kıyma desem sen bu cana Aşkın karıştı kana Sana bir anlatabilsem Serhat Kamil Zor

Kader şansınız değil, seçiminizdir. Susmak mı kolaydır, ölmek mi? Veya susmak mı kapatır tüm sorunları, yoksa öldürmek mi dindirir acıları? Kim ölmek için susabilir? Kim sustuğu için öldürülebilir? Başka kimlikle iki karakterde yaşayarak mı? İşte o zaman sadece yaşayanlar değil ölüler de nefes alır. Fakat her ölüm ardında bir sır bırakır. ...Saat gecenin ikisi, aylardan şubat. Lapa lapa yağan kara rağmen villanın önü meraklı insanlarla doluydu. Nihayet havuzdan çıkarılan ceset karla kaplı havuz kenarına döş

Kemer, Faselis; tiyatrosu, hamamları, Pazar yeri, limanı ve taş lahitleriyle geçmiş medeniyetlerin olağanüstü gösterisini bizlere görsel olarak sunar. Oraya gittiğimizde kendimizi bambaşka bir dünyada buluruz. Çam ağaçlarının gölgesinde yatan taşların dili lal olsa da üzerinde barındırdıkları izler büyük bir medeniyetin yaşanmışlığını gösterir. Yaşanmış acıları, sevinçleri ve aşkları anlamak zor değildir. Her karış toprağında bir iz, her taşın altında bir efsane yatar. Bize düşen görev ise o efsaneyi kolund

Kurşun şafak söktü yüreğimde... Mavinin Fecri; ağarması bu. Her yer kör edici aydınlık... Karanlıkta yolunu bulamadığın gibi güneşin (aydınlığın) yoğunluğunda da bulunmaz yol... Rüzgarım ne bir meltem gibi yumuşak ne de fırtına dal kıran,,, Saman alevi gibiydi öfkem. Mavi bir hasretim vardı; ne enginler aşılmıştı da, takılıp kalmıştım bir maviye... Gecenin buğusu gibiydi, gün ayınca geçerdi; gülerdi hüzünbaz... Yeni bir gün umuduyla. Güneş damlalarıyla yıkanmış, aydınlık çehresiyle; yeniden başlamalı hayat

ZİKZAK SOKAK Zikzak Sokak, ekonomik ve siyasi sarsıntıların adım adım zirveye tırmandığı yetmişlerin Türkiye'sinde İstanbul'dan Elazığ'a tayin olan bir ailenin bu küçük şehirde kurduğu ilişkileri ve bu ilişkilerin hayatları boyunca kendilerini takip edişini anlatan tümüyle gerçek bir hikâye üzerine kurulu. Yaşanan olaylar her ne kadar zaman zaman ailenin küçük oğlu Nedim'in ağzından anlatılsa da hikâyede tek bir kahramandan söz etmek mümkün değil. Kahramanların her biri, kısa ya da uzun, sıradan ama vurucu,

GÖNÜL ÇERAĞIM Şu can mülkümde şâhımsın, Sen benim gönül çerâğım, Hem dîdârım, penâhımsın, Sen benim gönül çerâğım, Bî-çâre mecnûnunum senin, Aşkına meftûnunum senin, Kapında âciz kulunum senin, Sen benim gönül çerâğım, Gözlerine hayrânım senin, Her emrine kurbanım senin, Fakir bir gedânım senin, Sen benim gönül çerâğım,

Güzel olsun, temiz olsun sermayen, Çalışmaktır, başarmaktır tek çaren, İnsanlıktır, insan olmaktır gayen, Sende inanç, sende sabır çocuğum. Okudukça ufukların açılır, Her tarafa sönmez ışık saçılır, Açılmayan nice kapı açılır, Sende ilgi, senge bilgi çocuğum. Edebinle, ahlakınla hür yaşa, Hiç kimseye olma pranga, maşa, Nefsinle, şeytanla başla savaşa, Sende bilinç, sende şuur çocuğum. Kullanılan Reklam Mecraları : İnternet Satış Siteleri, Yayınevi web siteleri, Sosyal medya tanıtım noktaları, Afişler ve duy

Büyük bir içtenlikle kaleme alınmış; iyiyi, güzeli, doğruyu, kötüyü, çirkini, yanlışı çekinmeden anlatan bir kitap. Doğumundan günümüze güzel ülkemizin sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve siyasi geçiş döneminde güzel insanlarla geçen bir yaşam öyküsü. İyi ki varsın, iyi ki yaşadın, iyi ki yazdın. Beynin, gönlün var olsun, canım kardeşim. -Metin Akpınar Bu nasıl bir beceridir ki, genlerine sinmiş tüm otoriter yapısına rağmen hiç kimseyi kırmadan, üzmeden, incitmeden ve hatta aksine gönülleri fethederek bu

Gökkuşağı Gezegeni'nin yaşam kaynağı olan kunkul taşı, devdabanizler tarafından gezegenden çalınınca galakside amansız bir takip başlar. Gökkuşlar ile uçan devler arasındaki büyük savaş başlamıştır artık. Türlerine ihanet eden devdabanizler savaşı kazanırsa bu sadece Gökkuşağı Gezegeni'ndeki türlerin değil galaksideki diğer canlıların da sonu olabilir. Esme Kati