Doğum günlerinde hediye bekler, elbisemiz de güzel olsun isteriz. Prenses de doğum günü hediyesi için ülkenin kralı babasından dünyanın en güzel giysisini istedi. Kimsede olmayan farklı bir elbise…

Müzik sanatı hayatımızın değişmez bir parçası ve ruhsal gıdasıdır. Her türlü müzik eseri de yapısı ve işlevi değişen vitaminler bizim için. Piyano, müziğin baş öğelerinden biridir. Yapısı itibarıyla bestecilerin, aranjörlerin ve şarkı yorumcularının ilk tercih edeceği enstrümandır. Aynı anda hem akor hem melodi çalar hem de eserin ritmini belli edersiniz piyano ile çalışarak. Bu kitabın temelinde yatan anlayış ise piyano öğrenmeye ve müziğin dünyasına adım atmaya hazırlanan her yaştaki kişilerin piyano çalm

Elvedalar çoğu zaman zor olsa da gitmek isteyene kal demek olmaz. Ama gitmesen olmaz mı? Yarım kalır hikayemiz, bir yanımız boş, bir yanımız buruk, bir yanımız öksüz. Sevmeyi becerebilmek yakışır bizlere. Dilimizde hüzünlü mısraların ardından altı harfli bir sözcük El - Veda... Elveda yüreğimin yarısı, elveda ömrümü yoluna feda ettiğim, elveda...

Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez.Halkın bilgeliğini dille getiren atasözleri anonimdir.Genellikle kısa cümlelerden oluşur.Uyak,ses yinelemesi görülür.Atasözleri halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır.Bugün atasözlerini kullanırken,sözcük ya da anlam değişikliği yapmak doğru değildir. Bu çalışmamızda,pek çok atasözümüzün anlamını,nereden ve hangi olaydan kaynaklandığını değil,güncel yaşamımızla ilişkilendirdiğimiz öykülerle nasıl anlatıldı

Ziyarete gidecekleri müzede çok sıkılacağını düşünen Elif, bir uçan balon satın alır. Balonla müzeden kaçma hayali kurarken balonunu elinden kaçırır ve müzenin içinde bir koşuşturmadır başlar. Elif, balonunu yakalamaya çalışırken sanat tarihinin en güzel resimlerine de hayranlıkla bakar. Resimlere bakarken de aklından çılgın sorular geçer: Yoksa Vincent van Gogh onların köyünü mü görmüştü? Peki, kareyi bulan adam Malevich miydi?

Rakam bir işarettir, sayıları gösterir. Kimisi eğri büğrü kimisi pek ince… Peki, hangi rakama daha önemli. 0 mı 1 mi? Belki de 5… Yoksa Hepsi mi? Rakamların şarkıyla eğlenirken öğrenelim. Ayşe Nine, oğullarını beklerken örgü ördü, ilmikleri saydı: Bir, iki, üç, dört, beş Oğullarım üç kardeş Altı, yedi, sekiz, dokuz, on Bir gömlek öreyim bir de don. Bir, iki, üç, dört Masaya örtü ört Beş, altı, yedi, sekiz Tabak, kaşık temiz Dokuz, on Benim annem çok ton ton

Epifani, kelime anlamı gibi anlık farkındalık durumlarının belli belirsiz ışıdığı bir roman. Mahmut Mesnet yıllarını verdiği okuma serüvenine ve buna eşlik eden yoksulluğuna bir son vermek için yazmaya karar verir. Girdiği bir iddia sonucu yazdıklarını herhangi bir şekilde satıp bir kuruş bile kazansa iki yüz bin liranın da karşılıksız sahibi olacaktır. Fakat Mahmut bunu nasıl yapacağını bilemediği için farklı bir yöntem dener. Yazdıklarını bir sanal belleğe yükler ve bu şekilde satar. Sonuçta iddiayı kazan

Haliç’in sokakları yağmur yağdığında deniz kokusuyla kaplanır. Taş döşeli eğri büğrü sokakların ıslak toprak kokusu yayılır bir yandan. Rutubet, deniz, toprak kokusu hep birlikte dans eder adeta sokaklarda. Siz de dans edersiniz yürürken. Ve şahit olursunuz sokaklarda Rojin’in kıkırdamalarına… Haliç’in sokaklarında çamaşırlar havada dururken tanıştı Rojin ve Yeşil Saç. Biri beş yaşındaydı ve büyümeyi bekliyordu, diğeri bir milyon yüz yedi buçuk yaşındaydı ve hiçbir şey beklemiyordu. Rojin ve Yeşil Saç

Kız önde, Mustafa arkada yürüyorlardı. Kızın çantasının kenarından bir kağıdın aşağıya doğru süzülüp düştüğünü gördü Mustafa. Hemen koşup onu almalı ve kağıdını düşürdüğünü söyleyerek dikkatini çekmeliydi kızın. Böylelikle yüzünü görebilirdi. Kız birdenbire hızlandı. Mustafa da hızlandı ve hemen eğilip kaptı yerdeki kağıdı… Bir saniyeliğine indirdi gözünü indirdi elindeki kağıda. Bir fotoğraf bu! Bir kız fotoğrafı. Mustafa, herkesten bir tek şeyi saklayacaktı hem de ölene kadar… O da Bilana’yı ilk gördüğ

Pirinç kavanozuna yanlışlıkla bir mercimek karışır ve olanlar olur. Bir anda pirinçler hareketlenir ve aralarındaki farklı bir bakliyatın orada ne işi olduğu üzerine tartışmaya başlarlar. Sonra olaylar çözüme kavuşur kavuşmasına ama Pia’nın anlamadığı tek şey mercimeğin o kavanoza nasıl girmiş olduğuydu.