Merhaba arkadaşlar! Elimden geldiğince yüreğimden yüreğinize içsel yolculuk yaparak, beynimden beyninize set kurarak, sizlerle duygudaş olmaya çalışarak aşk ve yaşam hakkındaki tecrübe ve birikimlerimi kâh söyleşi havasında, kâh hayatı sorgularcasına ve ortaya çıkan soruların yanıtlarını birlikte ararcasına aktarmaya çalıştım... Sohbet havasında gerçekleştireceğimiz bu yolculukta sizlere aşk, sevgi gibi herkesin ihtiyaç duyduğu, uğruna şarkıların bestelenip filmlerin çekildiği bu olguyla ilgili, bir ne

Yayınevimiz olarak yazarımızın "Hâl Durakları" serisi olan ikinci kitap "Dokunuş"u sizlerle buluşturuyoruz. Sizi, kendiniz ve etrafınız ile ilgili düşünsel bir dünyaya şiirsel bir dille götürmeye aracı olacak bu kitabımızı sevgiyle okumanızı diler, şairimizin kitaba yaklaşımını gösteren bir kesiti paylaşmak isteriz... "Değerli okuyucu, bu kitap baş tarafta belirtilen esinin ışığında bunca yıldır yapılan gerek iş seyahatlerinde dinlenme anında, gerekse kişisel gezilerde hissedilenlerin kalem ile ortaya

"İhsan Toprak şiirlerinde kendi benzersiz evrenini oluşturmuş. Kendine özgü bir şiir dili yaratmış. Sözcük ve imge hazinesi hayli zengin. Şiirlerinde zaman savrulsa da sonlara doğru dağıttıklarını toparlıyor. İhsan Toprak Türk şiirinde yeni bir soluk

AZİZ NESİNDEN KIZIMA MEKTUPLAR Sivas Katliamını televizyondan öğrendiğimizde ailece evdeydik. Kızım, Aziz Dedesi'nin- mektup arkadaşı Eylem Gökçe, TV'de verilen haberlerde geçen altyazıyı okumuş, içeriden bağırıyor "Anne koş! Dedemi öldürüyorlar!' -TÜLAY CENGİZ Büyük yazarın 6 Temmuz 1995'te Çeşme'de, gece saat 01.10 'da, ne yazık ki bir dizi özensizliğin de etkisiyle, yaşamını yitirdiği anlara ilişkin anılar ise yürek burkucu. -ATAOL BEHRAMOĞLU Aziz Abi, çömeldi bulunduğu yere. Çünkü, artık taka

Soluksuz beklediğim Yar'dı, gelseydi ömrüm uzardı... Şevket Karakış Şevket Karakış, şiirin yol arkadaşı ve hayatında, kalbinde, ilişkilerinde şiire yer açmış bir insan, bir şair... Farklı dillerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı Mezopotamya'nın kadim topraklarında acıdan ve sevinçten payını almış bir insan... "Çocukluğumu Ört Üstüme" adlı kitabıyla, şiirin yörüngesinde ve imgenin kapısında bizlere selam veriyor. Yılmaz ODABAŞI Şevket Karakış bu topraklarda yaşanan acılardan ve sevdalardan payı

Her şey yıllar önce, ortaokul son sınıflar arasında düzenlenen bir kompozisyon yarışmasında birinciliği kazanmamla başladı. Türk Kadınlar Birliği tarafından yapılan ödül töreninde bana hediye edilen dolmakalemimi bana takdim eden başkan, "Bu kalemle inşallah çok güzel yazılar, kitaplar, şiirler yazarsınız" demişti. Her şey bu dolmakalemle başladı, devam ediyor ve ölünceye kadar devam edecek. 2017 Temmuz ayında, 3,5 yılda yazdığım "Ben Güçlü Bir Kadınım" adlı otobiyografik romanım yayınlandı.Her şey yıllar ö

Bu ülkenin ilk çağ hikayelerine çok az yazar saygı gösteriyor. Bunun bilincinde olan Arkeograf ve Tarih yazarı Raşit Öztürk iki ciltlik "Karya'nın Altın Bebeği" ve "Beyaz Kehanetler Kitabı'ndan sonra simdi de "Knidos Laneti" adlı romanı kaleme aldı. Knidos Laneti adlı bu kitabın içinde antik kaynakların. Knidos'a (günümüz Datça'sına) mal ettiği iki ayrı hikaye var. Bunlar öyle hikayeler ki okuyunca onların nasıl iç içe geçmiş olduklarını ve günümüzde bile halen yaşadıklarını göreceksiniz... Ve Knidos

Yıl 2020 Satranç sporcusu Atlas İzmir Karşıyaka'da Uluslararası Satranç Turnuvası'na katılıyor turnuvada büyük bir başarı kazanıyor son maçta şampiyonluk şansını elde ediyor. Eğer iyi oynarsa ilk defa katıldığı uluslararası turnuvayı birinci olarak bitirecek. Satranç takımını yanına al ve maceraya başla! "Her şey bir hayal ile başlar Bir Satranç Macerası kitabı bunu başarmış!" GM Barış Esen 'Ilgaz Gümüştaş'tan orijinal ve sürükleyici bir satranç macerası. Genç oyuncularımıza karar verme aşamalarında

Suyun Coşkusu Bulutlar mı Saklar güneşi yoksa güneş mi kaçar arkasına, Bir garip güzün verir insanlara kara bulutlar.

"Sevhan Beğendi, yazdığı ilk oyun olan GÜL'ÜN GÜLLERİ'nde 1970 7i yıllarda ülkemizde hayatın içinden kadınları sahneye taşımış, 2 oyun ''100 YIL ÖNCEDEN'' de Ulusal Kurtuluş Savaşı 'nda cephedeki kadın kahramanlara günümüzü sorgulatmış. Son yazdığı oyun olan "BİZDE VARDIK" ta ise insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde eşitlik mücadelesi veren kadınların yaşamlarını ele almış. Oyunlarının tümünde kadın var. Onlar sahneye taşınmayı bekliyorlar... " "Sevhan Beğendi, yazdığı ilk oyun olan GÜL'ÜN GÜLL

Kelimeler yorgun düştüğü zaman yine manalı frekanslar içinde sazlar devreye girer. Sazlar frekans ve dalgaların iniş yokuşunda hayatın iniş yokuşunu yorumlar ve âşık onlara yüreğinin aşk melodilerini koyar. Sinem Bacı'nın yüreğinin melodisini hep birlikte bu kitapta okuyalım.

"Rahatsız edici özgüveni kibri herkesi küçümseyen tavırları ile kronikleşen tatminsizliği arasında kendi savaşını verirken ansızın yanına yaklaşan simitçinin sepetinden gelen taze simit kokusu ve martıların sesleri ruhunda hoş bir duygu yarattı. Bunu daha önce hiç yalamamış ya da farkına varamamıştı. Simit aldı ve az ötede görünen çimleri göstererek 'Çimler izlenmek için mi yoksa üzerine basmak için midir?' diye sordu. Simitçi; 'Çimler yuvarlanmak içindir ve iyi insanlar yumruğunu sıktığında umudumuz y

Kırılmış. yapıştırılmış her an dağılacak gibi yaşamlar, biblolar gibi, yapıştıkları hayatlar o kırıklı, bozulmuş kırık yerden bakarlar gibi. Bir kanadı kırılmış melek bibloları gibi. Hep sana doğru uçar gibi duran ama kanadı kırık olduğundan uçamayan kuş gibi. Her renk kuş var sarı, mavi yeşil boyalı kuşlar. Kim boyadı onları, kim soldurdu özgür kuşları ?

adalet çiçek açsa hukuk baharı yaşasa hak sahibini bulsa terazi dengede dursa arsızdan hesap sorulsa insanlar özgür olsa bir de ekmek bolsa ne güzeldir yaşamak

Herkesin hayatı tesadüflerle doludur ama bazı tesadüfler hayatınızı değiştirir. Bu romanda dönüm noktalarıyla hissi kablel vuku diyebileceğiniz anlarına tanıklık ederken, bir yandan papatyalar kadar saf, gerçek aşkın sıcaklığını hissedeceksiniz. Rüyasının peşinden gidebilecek kadar hislerine güvenen bir aşığın bu aşkı odağında hayat hikayesini bulacağınız bu romanda askerlerin onlara gore sırtadan, başkalarına gore alışmadık, ail eve dostluk hayatına da yakından bakma fırsatı bulacaksınız. ''Yerde bulunmuş

Değişik biriyim ben, Bazen durgun, bazen haraketli, bazen kızgın, bazen umursamaz, bazen hüzünlü, bazen komik, bazen sıradan, bazen iddialı, bazen gezip dolaşan, bazen sadece yatan... Bu kitap da öyle. Ruh halimin dalgalanmalarını göreceksiniz bu hikayelerde. Bu kitabı okurken birçok duyguyu yaşayacaksınız, bir şey hariç; pişmanlık duymayacaksınız. Çünkü kısa süreliğine de olsa size farklı diyarlara götürüp, maceralar yaşatacak, yeni insanlarla tanıştıracak ve kafanızı dağıtmanızı sağlayacağım. Bunları yaşa

Sığla Doğa'nın Karya (Muğla) bölgesine bir armağandıur. Bu roman Sığla ağacı'nın özelliklerini roman diliyle anlatırken, aynı zamanda Sığla Ağacı etrafında şekillenen iki aşk hikayesini anlatmaktir. Bir tanesi günümüzden başlayıp ikibin yılı aşkın süre önce Doma'dan başlayıp Marmaris'te sonlanan, diğeriyse günümüzde geçen botanik öğrebncisi Doğa Hanım'la Arkeolog Barış Bey'in hikayesi. Diğer yandan bu kitap sizi hem Muğla Bölgesi'nin özellikleriyle tanıştıracak, bir yandan da Santos'daki Harpiler anıtından

Berlin'de Sükûnet Var 80'lerin başı. Acı vatan Almanya'da hayata tutunmaya çalışan binlerce insandan birinin hikayesidir anlatılan. Daha iyi, daha güzel bir yaşama kavuşma amacıyla çıkılan bu belirsiz yolculuk. İnsanların hayatından neleri alıp götürdü, neler getirdi? Hakkı GÜMÜŞTAŞ, otobiyografik izler taşıyan bu kitabında, dönemin olaylarını ve birbirinden ilginç karakterlerini çarpıcı ve gerçekçi bir bakış açısıyla aktarıyor.

YAŞAMAK DİRENMEKTİRSonsuzluğu düşünürken, gökten süzülerek inen vahiydi. Ellerimle buluştu en son. Okudum, '' Sende korkmadan yaz.'' Deniliyordu; ''Sen de kutsal kıl kendi kitabını.'' Seni hayal ederek, sana anlatır gibi buluşmak istiyorum kitabıma, olmuyor. Muhatap sen olunca kolay değil yazmak. Hapsedilmiş yığın dilsizlikler var içimde. Belki yine en çok senden sakınıyorum. Duymadan korkuyorum hiçliğimi. Ama bu bçyle olmayacak. Kendimin aciz büyüklüğünden kurtulmadıkça, daha acınılası bir zavallılıkla kar