BAHÇEDEKİ yıkıntıya yaklaşması bile yasaktı. "Her an yıkılabilir" demişti dedesi. Bir zamanlar tuhaf bir adam yanına yiyeceğini içeceğini alıp günlerce o kulübede çalışırmış. Ne yapıp ne ettiğini bilen de yokmuş, sonradan o adama ne olduğunu da... Ufuk merakını uzun süre dizginleyemezdi.

Ayı Bingonun keman çalmayı öğrenme serüvenini anlatan bu kitap aslında pek çok alt metin içeriyor. Genellikle ayılar kaba sabalıkla özdeşleştirilir, keman da incelik ve zarafetle... Fatih Erdoğan, öyküsünü bu iki öğeyi merkeze koyarak anlatıyor. Kaba saba Ayı Bingo, aklımıza gelen en zarif müzik aletlerinden biri olan kemanı çalmayı öğrenme tutkusuna kapılıyor. Ancak başlarda pek başarılı olamıyor ve ormandaki hayvanların (toplumun) negatif eleştirilerine, heves kırıcı tepkilerine maruz kalıyor; ama yılmıyo

Kim bilir kaç kez bir şeyler çizmek durumunda kaldınız ve "ay ben hayatta çizemem" dediniz. Üç adımda çizer olun! Ne kadar çizerseniz o kadar mükemmel sonuç! Sevimli ve basit! Kolay uygulanabilir! Seçenekler sonsuz!

Benekli baykuşlar... Korumaya alınmış bir tür... 'Orman vasfını yitirdiği' iddiasıyla inşaata kurban verilmek istenen bir orman. Füsun öğretmenin ve öğrencilerinin Çevre Kulübü'yle umutsuz çabaları... Arkadaşlarının gözünde 'korkak' olan Metin'in planı ve beklenmedik cesareti...

Kütüphane mi? Kit'in anlamadığı şuydu: Dışarılarda oynamak, toza toprağa bulanmak varken bir yerlere kapanıp kitap okumanın nesi eğlenceli olabilirdi ki? Ancak bir gün en iyi iki arkadaşının zoruyla bir kütüphaneye sürüklendiğinde neyle karşılabileceğini önceden hayal bile edemezdi. Hele ki o kütüphaneyi kurtarmak, hatta dünyayı kurtarmak gibi zor bir görevde baş rolü oynayacağını kim söylese inanmazdı.

"Çakmağım..." dedi Salih. " Masadaydı..." Nurten hanım masanın üzerinde çakmağı göremeyince televizyonun sehpasına, hemen önündeki saksıyı koydukları sehpaya, kocasının hep oturup maç izlediği koltuğun arkasında uzanan radyatörün üstüne dikkatle baktı. "Çakmağım yok..." dedi. "Masada yok mu?" "Yok işte. Masada tabla vardı aldım. Çakmak yoktu." Çakmak bulunamadı. Bulunamadı ama hem anne hem baba bunu önemsemediler. Oysa bu küçücük ayrıntı aslında büyük felaketi hazırlayan ilk adımdı!

"Dönem ödevlerinin teslim tarihi yaklaşmıştı. Burak çocukken salıncaktan düşenleri araştıracaktı. Kimlerin kepekli kimlerin kepeksiz ekmek yediği Nalan’ın ödeviydi. Berrin’in ödeviyse kimlerin annesi babasının yatılı okulda okumuş olduğuydu. Seyfettin kimin evinde davul fırın var, onu araştıracaktı. Ödevler türlü çeşitliydi? Kimin babası sigara içiyor? Kimin ailesi köyden göç etmiş? Kim elmayı soyarak yiyor? Kimin annesi ciğer seviyor, ve daha birçok konu... Ancak öğretmeni Apti’ye verecek bunca çeşitli öde

"Gönül Kuşu içimizde bir yerlerde yaşar. Hiçbirimiz görmedik onu şimdiye dek, ama biliriz onun orada olduğunu. Doğduğumuz an ilk kez çırpar kanatlarını. Yaşadığımız sürece bir kez bile bizi terk etmez, hep bizimledir." Bugüne dek 25'ten fazla dile çevrilen ve ilk yayımlandığı günden bu yana çok satan listelerinden inmeyen Gönül Kuşu yeniden Mavibulut etiketiyle okurlarıyla buluşuyor! Üstelik bu kez Sedat Girgin'in resimleri ve yine Fatih Erdoğan'ın Türkçesiyle... Çocuk yetişkin her okurun kitaplığında

Izzy ve arkadaşları okul yemekhanesinde olup bitenlerden fena halde endişeli. Yemekler bozuldu ve aşçılar nedense durup dururken başlık takmaya başladılar. Ya yüzlerindeki o tuhaf gülümseme! Martıların okul çevresinde yoğunlaşmalarının nedeni ne olabilirdi ve menüye yeni giren yemeğin içinde ne vardı? Maisie’nin kaybolmasıyla her şey açığa çıktı: Aşçıların şeytani bir planı vardı ve her an saldırıya geçmeleri an meselesiydi.

Gökyüzü kararıyor, ağaçlar rüzgârda savruluyor, fırtına yaklaşıyordu..." Parkta gezintiye çıkan iki kardeşin aniden bastıran selden kurtulmak için verdikleri mücadele ve gösterdikleri dayanışmanın öyküsü. Fatih Erdoğan'ın kaleminden, Çınar Dize Sertbarut'un çizgileriyle harika bir resimli öykü...

Çocuklara kitap okumayı sevdiren yazar Fatih Erdoğan'dan keçili, yaşanmış bir öykü... Kahramanlar her zaman zorda kalanın yardımcısıdır. Kahraman olmaksa hiç kolay değildir. Bir kahraman zor koşullar karşısında direncini yitirmez, kolay vazgeçmez, çabuk pes etmez, geri adım atmaz, yılmaz, sonuna kadar gider... İnatçıdır... Tıpkı bir keçi gibi...

ARTIK KENDİM OKUYABİLİRİM DİZİSİ'NDEKİ KİTAPLAR BUGÜNE KADAR 450 BİNDEN FAZLA SATTI! Tamamını Fatih Erdoğan'ın yazıp resimlediği, her biri 32 sayfa, renkli, 20 kitaptan oluşan bu set 30 yıldır miniklere kitap okumayı sevdiriyor... -Okulöncesi ve 1. sınıflara, -Birlikte okumak için, -Renkli resimli, -Eğlenceli öyküler, -Ritmik cümle yapıları, -Kafiye ve ses oyunları, -Renkli bir anlatım, -Sürükleyici kurgu, -Yetkin bir dil, -Tiryakilik yaratan kitaplar. Çocuktum... Ufacıktım... Dr. Fatih Erdoğan'ın bu ün

Kardeşler arasındaki kıskançlık, sık yaşanan bir olgudur. Bu tür bir duyguyu yaşamakta olan çocuklar sevilip sevilmediklerini anlamak için çevresindekileri sınarlar. Dizi Tanıtım Metni: Artık Kendim Okuyabilirim dizisindeki kitapların okulöncesi ve ilkokul birinci sınıf dönemlerinde çok özel bir yeri vardır. 1985 yılından beri yayımlanmakta olan bu kitaplardan birini okuyup da dizinin öteki kitaplarının peşine düşmeyen çocuğa rastlanmamıştır. Ritmik cümle yapıları, kafiyeli ve renkli anlatımıyla bu kitapla

Kakalar Günü Fatih Erdoğan'ın yazdığı iki öyküden oluşuyor: Kakalar Günü ve Fındık Ezmesi... Kitaba adını veren Kakalar Günü öyküsü Güçlüpınar Kasabası'nda geçiyor. Günlerden bir gün Güçlüpınar Kasabası'na tuhaf görünüşlü bir adam gelir ve tuhaf sorular sorar. Kasabalılar bu soruları zamanla unutup gitseler de bir tanesi önce kafalarını kurcalamaya, sonra içlerine dert olmaya, en sonunda da onları sıkıntıdan patlatmaya başlar. Herkes bu sorunu başkalarıyla paylaşmaya utandığından da bir türlü çözüm bulamazl

Yüzyılın başyapıtı Küçük Prens'in orijinal Türkçe baskısı 1987'den beri Mavibulut'ta! - Sumru Ağıryürüyen'in şarkı tadındaki özenli Türkçesi, - Yazarın suluboya resimlerinin orijinalleriyle, - Kitaplığınızda yıllarca saklayabileceğiniz kuşe kağıda en iyi kalite baskı. www.kucukprens.com.tr / facebook.com/kucukprens.com.tr / instagram.com/kucukprens.com.tr Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York'ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens, yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethe

Ayşegül, Orhan, Mustafa ve tabii ki Aslı dünyayı dolaşmaya karar vermiştik. Tam yola çıkacaktık ki korkunç bir şey oldu: Ayşegül ortadan kayboldu? Sonra işler iyice tuhaflaştı: Ayşegül'ün babasının garip davranışları, taş ocaklarındaki sopalı adamlar... Ah Ayşegül, neredesin?

Izzy ve arkadaşları, bir sabah öğretmenleri Bayan Jones'un onlara iyi davranmaya başladığını görünce çok şaşırdılar. Düşünsenize, matematik alıştırması bile yaptırmamıştı. Üstelik masasında, üstünde HARİKASIN yazan garip bir oyuncak ayı duruyordu. Bayan Jones oyuncak ayılardan hoşlanabilecek biri değildi ki! Yoksa öğretmenimiz bir uzaylıya mı dönüşmüştü?! 2015 Blue Peter En İyi Kitap Ödülü'nü kazanan yazar Pamela Butchart'ın ilk kitabı.

Dizinin bu kitabında kahramanımız Caner öğretmeninin verdiği ödevi çabucak bitirebilmek için hızlı yazan bir kalem diler ve sihirli meşe ağacı bu dileği gerçekleştirir. Ancak bu kolaycılığı onu heyecanlı bir serüvene sürükler. Caner ve arkadaşları Azteklerin yaşadığı zamana giderek Aztek kültürünün yok olmasını engellemeye çalışırlar. Ancak başlarına olmadık şeyler gelir ve sonunda kitapların, edebiyatın ne kadar önemli olduğunu anlarlar... Tarihi değiştirmeye çalışan kahramanlarımızın bu nefes kesen macera

Kahramanımız küçük Okyanus ilk kez bir uçak yolculuğuna çıkmak üzere... Biraz endişeli. Korkuyor. Çünkü henüz uçak korkusunu yenmeyi nasıl öğreneceğini, bunu öğrenirken aynı zamanda paylaşımı, hayal kurma yeteneğini ve sorumluluk duygusunu da kazanacağını bilmiyor. Ne dersiniz? Bu eğlenceli yolculuğa birlikte çıkalım mı?

AÇ TIRTIL İLE ve Eric Carle'ın sevimli kahramanlarıyla birlikte 200 yeni sözcük öğreniyoruz. Gördüklerimizi, yediklerimizi, evimizde, bahçemizde ve doğadaki çeşitli renk ve şekillerdeki her şeyi birlikte keşfediyoruz.