Merkez Kitaplar, Esrarengiz Kitaplar adlı yeni dizisinde, edebiyatın aykırı tavırlarıyla bilinen önemli yazarları, karabasanlar, gizler ve sırlarla örülü dünyaların kapılarını araladıkları kitaplarıyla okurlarla buluşuyor... Polisiye ya da bilimkurgu türlerinden farklı bir çizgide olan dizideki kitaplar, insanoğlunun imgelemindeki karanlık noktaları, gizemli öğeleri içeriyor. Dizinin amacı, değerli yazarların kaleminden çıkmalarına ve kendi türlerinde klasik sayılmalarına karşın unutulmuş ya da Türkçe´ye

Akira Kumo´nun alışılmadık bir koleksiyonu vardır; bulutlar hakkında yazılmış kitapları toplar. Bu sıra dışı merakında kendisine yardımcı olması için, kütüphaneci Virginie Latour´u işe alır. Akira, Virginie´ye bulutlara isimlerini veren bir bilim adamının, yalnızca bulut resimleri yapan bir ressamın, bulutlar hakkında olduğu sanılan ancak sonradan esrarengiz bir şekilde “erotizm atlası”na dönüşen ünlü bir metnin ve onun gizemli yazarının öykülerini anlatır. Bütün bu “bulut avcıları”, bulutların peşinde koşa

Mit nedir? Neyi anlatırlar? Ve bugün, neden hâlâ onlara ihtiyacımız var? Mitin tarihi insanlık tarihidir. Hikâyelerimiz, inançlarımız, keşfetme merakımız ve dünyayı anlama uğraşımız bizi geçmişimize ve birbirimize bağlar. Ünlü Din Tarihçisi Karen Armstrong tarih öncesi Avcı toplumlarından son beş yüz yılı kapsayan Büyük Batı Dönüşümüne kadar olan zamanda, mitin doğuşunu, gelişimini ve geçirdiği evreleri inceliyor. Thomas Mann, James Joyce, Picasso, Malcolm Lowry gibi sanatçıların yapıtlarında, günlük

Dünyanın Bir Numaralı Rock Yıldızı Bono İlk Defa Kendi Hayatını Anlatıyor... Kendince bir şeyler karalayan, puro tüttüren, şarap içen, İncil okuyan biri... bir müzik grubunun üyesiyim ben. Göremediği şeylerin resmini yapmaya bayılan... gösterişçinin tekiyim. Bir koca, bir babayım; yoksulların, bazen de zenginlerin dostuyum. Bir eylemci, gezerek fikirler satan bir satıcıyım. Bir satranç oyuncusu, dünyanın en gürültülü folk grubunda yarı zamanlı rock yıldızı, bir opera şarkıcısıyım. Nasıl ama?... Bono´nun

Kim yaptı aceba? Ben! dedi İsmet Gürkan. Ben yaptım. Bu sefer gözler ona döndü. Ay pek nüktedansınız! diye Ponpon bir kahkaha koparınca yabancı bakışlar dağıldı. Eliyle de İsmet Gürkan´ın eline vurmuştu hafifçe. İnanmak istemiyorlarsa inanmazlar, diye düşündü İsmet Gürkan. Kimseyi inandırmak zorunda değildi. Şimdi iki iş çıktı başıma! Hem Ajda´nın elmasları, hem de doktoru öldüreni bulmek zorundayım! Hop-Çiki-Yaya serisinin demirbaşı Burçak´ın Rio´da yaşamaya başlamasıyla, olayları çözüme kavuşturma

Okuru belki de tüm polisiye tarihinin gelmiş geçmiş en sıkı kadın karakterlerinden biri olan Ivory Pearlle tanıştıran Mavi Kanlı Prenses, tarihin, politikanın, silahların ve Kübanın dekorunu oluşturduğu heyecanlı bir kara-polisiye. Uluslar arası silah kaçakçısı Aaron Blackin yeğeni kaçırılmıştır. Eşcinsel bir gizli ajan olan Samuel Farakhan ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Berlininin yıkıntıları arasında bulup himayesine aldığı güzel fotoğrafçı Ivory Pearl, bu küçük kıza ulaşmaya çalışırlar. Fransız neo-pol

Kadınlar ve erkekler… Farklı gezegenlerden olduğumuz bile söylendi. Hasan Sonsuz Çeliktaş, işte bu gezegenlerarası sinyalleri yakalayıp, son derece içten ve eğlenceli bir dille birbirine aktarıyor: Şimdi gelelim esas meseleye, Pelin´den acayip derecede hoşlanıyorsunuz, hatta belki de feci şekilde aşıksınız. Her gece onu düşünüp yatağa giriyor, her çalan şarkıda onu hissediyorsunuz falan. Peki Pelin´in size olan ilgisi nedir? Ya da ilgisizliğini nasıl belli eder? Kısaca, Bir kadının sizden hoşlanıp hoşlanmad

Hindistan Himalayaları nda, binlerce metre yükseklikte bir dağ kulübesinde, kalabalığa uzak insana yakın durarak kaleme alınmış bir kitap elinizdeki... Dünyayı haber peşinde defalarca turlamış olan ünlü İtalyan gazeteci Tiziano Terzani, Bana öyle geldi ki, sanki bütün hayatımı bir atlıkarınca üzerinde geçirmiştim diyor, İlk başlangıç anından beri beyaz at bana düşmüştü ve onun üzerinde keyfimce alçala yüksele dönerken -bunu ilk o anda fark etmiştim- kimse bana biletim olup olmadığını sormamıştı.Tamam: Şimdi

11 Eylül 2001 Salı günü iki yolcu uçağının New York taki Dünya Ticaret Merkezi gökdelenlerine, bir diğerinin ise Washington, D.C de Pentagon a çarpmasıyla bütün dünya için yeni bir süreç başladı. Terör saldırılarının Amerika Birleşik Devletleri ni hazırlıksız yakalanmasının da ötesinde, dünya politikasında bundan böyle bir şeylerin değiştiğini gösteren bir süreçti bu. Başarısızlığa mahkûm olan çift kutuplu dünyanın ardından, Soğuk Savaş dönemi asıl şimdi mi sona ermişti, yoksa dünyanın karşı karşıya kaldığı

Osmanlı hafiyesi Amanvermez Avni, yardımcısı Arif ile birlikte Beyoğlu nda Kazancı Yokuşu nda yaşamaktadır. Bu ev düşmanları tarafından yakılınca Tepebaşı nda bir eve taşınır. Sık sık kıyafet değiştirmekte, evindeki laboratuvarında yaptığı araştırmalarla en karmaşık olayları aydınlatmaktadır. Kendi sardığı kalın sigaralara ve sütlü kahveye düşkün olan Amanvermez, Fransızca, Rumca ve Ermenice konuşmaktadır. Çağdaşı polisiye kahramanları gibi alt edilmez biri değildir. Peşindekiler tarafından gemiden denize a

- Amanın! Dede ya, n´oldu bunlara? Suratları niye asık? - Kaşının üstünde gözün var meselesi, evladım! - Ve tabii ne zaman bir tatsızlık olsa kabak benim başıma patlar!

- Nereye koşuyorsun ufaklık? - Nicolas D´aulnay des charentes du ventou´ların evine! - Sınıf ardaşı! bugün doğumgünüymüş, babası da bütün sınıf arkadaşlarını çağırıp küçük bir parti düzenlemiş!

O Gün... Okul Çıkışında... - Evet! Evet! Tamam! Güle güle marceline, güle güle Bernard. Yarın Görüşürüz! - Hoşça Kalın Öğretmenim! - Heyy! - Yeni Çocuk Sen misin? - Evet Benim - Köyün Çıkışındaki Büyük Beyaz Evde Oturuyorsun? - Evet! - Ailenle mi? - Evet! - Söyle bakalım, baban ne iş yapıyor? Eee, şey, o... - Peki ya seninki? - Benim ki mi? - ? - ... O Gizli Ajan

Bugünkü haberlerimizi Blangy Merkez Okulu dördüncü sınıf öğrencilerinin kış okuluna ulaştıklarını ileterek bitiriyoruz. Ve şimdi de J. J. Goldman´dan Tek başına bir bebek yaptı geliyor. - Acaba Cedric orada başının çaresine nasıl bakacak? - Eh! Picard gibi kayak yapmasa bile, en azından temiz hava alıp gelecek! - Gitmesine izin vermemeliydiniz. - Siz de her zaman olayların kötü yanını görürüsünüz! - Orada neler olabileceğini kim bilebilir... Kolu yada bacağı kırılabilir... - Veya dağda kaybolabilir, b

Çocuklar, Yanıma gelin! Sizi Chen´le tanıştırayım! Chen küçük bir çinli kız! Ailesi onu bizim okulumuza yazdırmaya karar verdi! bundan böyle derslerde ve oyunlarda sizinle birlikte olacak... - Umarım ona iyi davranırsınız! - Hey! Christian! gördün mü? Kız sapsarı! - Galiba Çin´de herkesin teni bu renk! Karaciğerden kaynaklanıyor olsa gerek! - Peki, Tamam! Bu kadar değil mi? Ee nerede kalmıştık? - Dörte Üç...

19. yüzyılın önde gelen siyasal yazarlarından biri olmasına rağmen 20. yüzyılda hak ettiği ilgiyi göremeyen italyan düşünür Giuseppe Mazzini nin Avrupala Demokrasi Üzerine Düşünceler adı altında toplanan makaleleri, bugünün Avrupa haritasına dair öngörüler içeren ve Avrupa nın bir konfederasyon biçimindeki birliği fikrini ortaya atan ilk metinlerdendir. Yeni italya isimli devrimci örgütün kurucusu olan Mazzini, uzlaşmaz cumhuriyetçi kimliğiyle italyan devletlerini yabancı egemenliğinden kurtararak cumhuriy

Afedersiniz sarışın bir hanımı arıyorum. Arkadaşı mısınız? Hayır hikaye kahramanıyım ve anlatsam inanmazsınız. Anlatın inanırım dedi ihtiyar. Bir iskemle gösterildi. Adam ciddi idi. Hikaye denilen şeyin ayaküstü anlatılacak bir şey olmadığını biliyordu. Etkilenmiştim. Siz de hikaye kahramanı mısınız? İlhami Algör, yazarın elinde oyuncak olmuş kahramanının kendi başına davranabilen bir hikaye kahramanı olmak sorununu, o kendine özgü üslubu ile kurcalıyor. Algör külliyatının ikinci kitabı Albayım Beni Nezaha

Biz Almanlar ellili yılların sonunda nasıl Dashiell Hammett ve Raymond Chandler aracılığıyla Amerika`da yaşananları öğrendiysek, şimdi de Celil Oker aracılığıyla İstanbul sokaklarında neler olup bittiğini öğreniyoruz. - Andreas Ammer- Türkiye`de polisiye roman denince her şeyden önce Celil Oker`in adı anılmalıdır. İstanbul, Oker`in öykülerinin başlıca konusudur, anlatıcı, kentin kendisinin gizli suç ortağı olduğunu söyler. Oker, bir metropol övgüsü düzmez, tüm karanlık köşeleri, vurguncuları ve kırık dökü

Sessiz bir ölüme yaklaşan bir baba ve son kez yanında olmak üzere baba evinde bir araya gelen üç kardeş: Servet, Ali ve İpek. Hepsi de farklı yerlere ve farklı yollara savrulan, birbirinden kopan bu üç kardeş, biraz da kendi sorunlarından kaçarak geldikleri baba evinde bir yandan onunla aralarındaki baba-evlat ilişkisini hiç olmadığı boyutta ve farklı bakış açılarıyla sorgulayacak, bir yandan da kendi geçmişleriyle olduğu kadar şimdileriyle de hesaplaşacaklardır. Yaşamı boyunca evinin üst katındaki çalışma

Fransız neo-polisiyesinin babası kabul edilen J. P. Manchettein ilk romanı olan NGustro Vakası, tam bir anti-kahraman manifestosu: Psikanalize yürekten inanan Henri Butron, araba hırsızlığı, askerlik, faşist gençlik örgütü üyeliği ve porno film oyunculuğundan mürekkep muhteşem kariyerine bir de sol görüşlü Afrikalı bir politikacının korumalığını ekliyor. Ama bu sefer işlerden paçayı sıyırmak sandığı kadar kolay olmayacak gibi... Manchette, bir yandan 68 olaylarına Henri Butronun sadist, paranoyak, ırkçı ba