Türkiye'deki azınlıklar, etnik ve dinî azınlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Nüfus sayımlarında 1965'ten bu yana etnik köken sorulmadığı için bir etnik kümenin nüfusunun ne kadar olduğunun tam olarak tespiti yapılamamaktadır. Bazı kişi ve gruplar tahminler yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş topraklara yayılan ve yüzlerce yıl hüküm süren bir imparatorluğun 20. yüzyıl başında çöküşü sonrasında, imparat

Türkiye'deki azınlıklar, etnik ve dinî azınlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Nüfus sayımlarında 1965'ten bu yana etnik köken sorulmadığı için bir etnik kümenin nüfusunun ne kadar olduğunun tam olarak tespiti yapılamamaktadır. Bazı kişi ve gruplar tahminler yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş topraklara yayılan ve yüzlerce yıl hüküm süren bir imparatorluğun 20. yüzyıl başında çöküşü sonrasında, imparat

Türkiye'deki azınlıklar, etnik ve dinî azınlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Nüfus sayımlarında 1965'ten bu yana etnik köken sorulmadığı için bir etnik kümenin nüfusunun ne kadar olduğunun tam olarak tespiti yapılamamaktadır. Bazı kişi ve gruplar tahminler yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş topraklara yayılan ve yüzlerce yıl hüküm süren bir imparatorluğun 20. yüzyıl başında çöküşü sonrasında, imparat

Türkiye'deki azınlıklar, etnik ve dinî azınlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Nüfus sayımlarında 1965'ten bu yana etnik köken sorulmadığı için bir etnik kümenin nüfusunun ne kadar olduğunun tam olarak tespiti yapılamamaktadır. Bazı kişi ve gruplar tahminler yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş topraklara yayılan ve yüzlerce yıl hüküm süren bir imparatorluğun 20. yüzyıl başında çöküşü sonrasında, imparat

Türkiye'deki azınlıklar, etnik ve dinî azınlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Nüfus sayımlarında 1965'ten bu yana etnik köken sorulmadığı için bir etnik kümenin nüfusunun ne kadar olduğunun tam olarak tespiti yapılamamaktadır. Bazı kişi ve gruplar tahminler yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş topraklara yayılan ve yüzlerce yıl hüküm süren bir imparatorluğun 20 yüzyıl başında çöküşü sonrasında, imparator

HAYALLERİNE UÇAN GÜVERCİNLER Her insan yaşanmışlıklarıyla var olur hayatta. Hayal ettiğiniz kadar yaşayabilir, düşünebildiğiniz kadar var olabilirsiniz. Anadolu topraklarında Dertlere Derman olan Derman ananın mücadelesini, Selvi gelinin yaşadıklarını, Hasibe'nin candan dostluğunu kadın ekseniyle okuyup değerlendireceksiniz. Yaşayabilmek ve yaşatabilmek adına gizlenen gizi okurken, onların dünyalarına kapı aralayacak, hayatlarınızdan birçok anekdot bulacaksınız. 'Üç kadın bir ananın sesine ses olmak ister m

Türkiye'nin kanayan yaralarından çocuk gelinler bir kez daha avuçlarımıza bırakılıp yüreğimizi dağlıyor. Çocuk gelin yarasının en ağırıyla, en çok kanatanıyla yüz yüze kalıyor Pelda. Evli, kız çocukları olan yaşlı bir adama, ona erkek çocuk doğurması için maddi karşılıklarla satılanPelda ile bizim de bir parçamız insanlığın uzağında gurbete düşüyor. Erkek evlat uğruna bir genç kadının hayatını karartmaktan çekinmeyenlerin yüz karalarına ayna tutan Pelda ile klasik bir çocuk gelin hikâyesi okuyacağını düşü

Görüyorum Güneşi, görüyorum Ay'ı, görüyorum Gökyüzünü, sana şahitlik yaparken görüyorum... İnsanlar insanlıktan çıkmış ama sen onlara secdeye indirmek için çaba göstereceksin. Bir anda çıkan rüzgar, bulut yerleri gökleri bir edecek sonra Güneş yeniden doğacak sen çok yorulacaksın. Ama Allah'ın bu kutsal yolculuğu sana verilmiştir... Ve her zaman Ay ile Güneş senin takipçin olacak senin saklanman gereken yerlerde Ay ışığını yansıtmayacak Geceye ve Güneş gerekirse doğmayacak. Senin olduğun yere...

İnsan bazen yok olmak ister, tam o zaman var olmanın değerini anlarsın. Küllerinden yeniden doğarsın Bazı insanları da, hayatınızda var sanırsınız... Halkın seçilen adamıdır, en tepede Meclisin içindedir. Sanırsın ülkeyi, bu adam kurtaracak, birde bakarsınki... Değil ülkeye, kendine, varlığına sahip çıkamayan birini görürsün. Ve ona verdiğin sözle, kendinde yok olursun. Bazende insan kendine çevresine çok büyük sözler verir ama bu sözleri kendi hariç herkes tuttuğunu sanır, Gerci bazı sözler Kelebek Sözü gi

Mesela, mavi olacaksın gökyüzü gibi deniz gibi sonsuzluk gibi yüreğimin kaleminden uzanan uçsuz bucaksız sen gibi

Okudukça nutkunuz tutulacak. Gerçekleri görüp değişmesi gereken bir aile düzeni tamamen size bağlı. Zamanı ziyan etmeyin sevgiyle kalın.

Erkek olmak ayrı bir şey, adam olmak apayrı. Erkek olmak cinsel kimliğin sadece belgesi. Kanıtı değil! Adam olmak ise karakterin kanıtıdır. Dolayısıyla ya insansındır ya da hareket eden bir canlı! KARİZMA ya da KARI'İZMA ayırımı ise duruşunun dikliği ya da eğik oluşuyla kimlik bulur. Kadın, karizma suyla sulanan bir çiçektir. Aşk ise keşfedilmeyi bekleyen bir buluştur. İksiri de erkeğin karizma oluşudur. Siz de bir Arşimet olabilir, elinizde tas Evreka! Evreka! diye hamamdan fırlayabilirsiniz! Buldum!

Günümüzün modern hayatına uyabilme özlemi içinde, Kur'an'ın rehberliğini reddedip, ilahi yoldan ayrılan bir ailenin içine düştüğü sıkıntıları ibretle okuyacaksınız; İslama gönül vermiş bir gencin ilahi emirlerden ayrılmadan huzur içinde yaşadıklarını gözyaşıyla ve heyecanla okuyacaksınız. İnsan olarak yaratılışının gayesini unutup, manevi değerleri reddeden, her türlü maddi çıkar için ayaklar altına aldığı öz benliğine tekrar dönüşünü anlatan ibret dolu bu romanı sizlere sunmaktan onur duymaktayız.

Yirminci asrın zevk ve eğlence medeniyetinin bataklığında boğulmak üzere olan torununu kurtarabilmek için, ömrünün son nefesine kadar mücadele etmekten vazgeçmeyen yaşlı bir insanın gözler yaşartan mücadelesi... Model olarak seçilen batı dünyasının içine düştüğü ahlaki çöküntüye özendiren genç insanlarınn ahlaksızlık batağındaki acı çırpınışları... Batı.. Batı..! teraneleri ile köklerinden kopartılan bir gencin ibret dolu hayatı... Dini ve insani değerleri aşağılayarak medeni olduklarını sanan anne babanın

Allah'a kul, Resulüne ümmet olmaktan başka amacı olmayan Molla Ali... En dayanılmaz acılara, en çekilmez kahırlara, en büyük ıstıraplara karşı direnen ve herşeyi Allah'tan bilen ve O'na havale eden Molla Ali'nin torunu Ayşe... Bu romanda dede ve torunun ibred dolu hayat hikayesini gözyaşlarıyla okuyacaksınız... İnsanım diyen herkesi derin düşüncelere sevkedecek olan bu romanı beğeneceğinize inanıyoruz... Bu roman size tanıdık gelecek, çevrenizdeki nice insanların hayat hikayesini bu romada bulacaksınız...

Medeni olmak, Avrupalı olmak veya Avrupa'da doğmuş olmak mıdır? Çağlar boyu, tüm insanlara insanca yaşamanın reçetesini sunmuş İslam Medeniyeti, ne oldu da günümüz insanlarının hayatına batı kültürü kadar etki edemez duruma geldi? Medeni insan, mutlu insanmıdır? Öyle ise medeni olduklarını iddia eden batı insanı neden mutsuz ve manevi boşluğunu dolduracak arayışlar içinde... Avrupa'da doğdukları, medeniyetin ortasında yaşadıkları halde, mutlu olmalarına engel olan nedir? Öte yandan semalarında beş vak

Müslüman Türk kadınının iffetinin timsali baş örtüsüne uzanan ellerin kırılmasıyla başlayan mücadelemizden bu yana yaklaşık elli küsur yıl geçti. Ne kadar acıdır ki, kadınımızın iffetinin timsali o kutsal örtü bugün gericiliğin en başta gelen alameti olarak gösterilmektedir. Kendini İslam'a adamış, İslam dışı en ufak bir davranışın dahi ruhunda fırtınalar koparttığı bu asil millet nasıl olmuş da zilletin bataklığına itilmiştir. Hanımının ismini nüfus memuruna dahi söylemeyi edep dışı bulan dedelerin torunl

Bu roman, sudan'da başlayan ve Türkiye sahillerine bir küçük kayıkla bırakıldıktan sonra, balıkçı lulübelerinde devam eden ve çileler yumağına dönüşen bir hayatın hikayesi... Bir büyük mücadele örneği... itile-kakıla, el kapılarında büyüyen ve bu şartlar altında yaradanını arayan, aradığını bulan ve kendisini O'na adayan bir gencin serüvenini nefesiniz kesilerek okuyacaksınız. Sizi gerçek mutluluğun engin denizlerine seyahat ettirirken bugüne kadar hissetmediğiniz duygularla gözyaşlarınıza engel olamayacağ

Şamil kazakları başka yöne çekmek için topluluktan ayrılmış; sarp bir tepeye tırmanmaya başlamış. Çevresi hep uçurumlarla keskin uçlu kayalarla doluymuş. Sonunda öyle bir yere gelmiş ki; artık ileri gitmesine imkan yokmuş. Dört tarafı dört ayrı engelle sarılmış. Kazaklar uçurumlar sivri kayalıklar ve Koysu Deresi... Ama birden Kazakların gözü önünde atını tırısa kaldırmış ve onlarca metre aşağıda akmakta olan Koysu Deresine atlamış. Prenses Elena merakla sordu: -Kuzum bunun neresi efsane? Hiç de olağanüst