"Hep iyi bir dost, iyi bir eş, iyi bir baba ve sevgili anne babam için ise iyi bir evlat olmaya çalıştım. Ve bunlardan çok daha önemlisi iyi bir insan olmaya ve yeni günümün öncekisinden daha iyi olmasını arzu ederek başladım. Başkalarının sevinci ile sevindim, üzüntüleriyle üzüldüm. Yaşamım boyunca çokça zorluklar, acılar, sevgisizlikler gördüm, namertlikler tecrübe ettim, ihanetlerin yarası indi kalbime ama sustum. Sadık Hidayet’in dediği gibi: “Hayatta öyle yaralar var ki cüzzam gibi insanın ruhunu inziv

BU BİR KALP DEĞİLDİR, Bülent’le yaşadığı tutku dolu 21 günü aklından çıkaramayan, “Özgürlüğüm kocaman, varlığım minicik” diyen Duygu’nun insanın özgürlüğünü düşünürken sürüklendiği, hayallerle dolu ilk romanı Nevin Tali Ölçer’in. Kendi duygularıyla, algılarıyla yüzleşemeyen, kendini sorgulamayan insanın aslında tutsak olduğunu kendi yaşamından görüntülerle aktaran Duygu, kendini tanımaktan uzaklaşmış insanın özgürlükten uzak olduğunu söylüyor. Çılgın hayallerinin, tutarsız düşlerinin, masum korkularının gel

Şiir yürekli dostum Mehmet Gügercinoğlu'nun yıllardır ve her fırsatta şiir yazdığını elbette biliyordum. Ama sağ olsun, incelik gösterip toplu halde ve baskıya hazır hale gelmiş şiirlerini okuma fırsatı verince, yakından değerlendirme yaptım. Ülkesinde ya da dünyada olup bitenlere kulağını tıkamayan edebiyat insanları makbulümdür. Mehmet dostumun şiirlerinde de vicdana, insana, doğaya dair çok iz var. Bazen isyan, bazen meydan okuyan, bazen buluşturan, eğitimci olmasının sorumluluğuyla bazen de imtihan. Eve

Mete kahraman bir kaza sonrası engelli olur. Ama sadece olur. Beyni ve yüreği o kadar büyüktür ki, her şeyden kaçan, sırtını dönen insana dair umutlarını asla kaybetmez. Bu yazılar onun yaşamındaki güzel şeylerin, mizahla örülerek anlatılmasıdır. Engellerimizin ortak olduğunu, yalnız olmadığımızı, onları ortadan kaldırmak için birbirimizi doğru anlamamız gerektiğini anlatıyor bizlere. Ağaca su verirsin. Sonra hortumu alır, bir diğer ağaca geçersin. Ağacın dibine hortumu bırakıp yanına çömelir, bir sigara ya

Beş güzel kadın üşenmemişler, oturmuşlar kitap yazmışlar. Eğitmenleri kadın, editörleri kadın, kapak tasarımcısı kadın, kapak sanatçısı kadın. Onları biraz şımartın, olmaz mı? Biz Nejat Usta'dan böyle gördük. İnsanların kalplerinde hep sevgi olsa... Çok mu zor, çok mu? İyi okumalar. — Süheyl Uygur Bazı coğrafyalarda doğmuş olmak bile bir yükken, kadın olarak doğmuş olmak bu yükü sancılı bir mücadeleyle taşımayı gerektiriyor. Bunu bir çığlığa dönüştürmek, önce içindeki kuyunun dibine tırmanmayı gerektiriyor.

Bir yanım sönüyor, bir yanım yanıyordu. Aklım gönlüme yeniliyordu. Alevlenen gönlüm her yanımı esir almış yakıyordu. Öyle bir ateş ki ben de peşinden gidiyordum. Artık şikâyet etmek bir yana ayaklarım alevler üzerinde keyif bile alıyordu. Soner artık giderek uzaklaşan biriydi. Yazık olsa da yapacak bir şey yoktu. Şu an aşkın ateş sarmalına girmiş, ayağımızı yerden kesen alevlere sarılıyorduk. Aşk ateşi yakar mı insanı? Yakar; alevlerin tepesinde yanarsın, yandıkça yeşillenir gönlün.