Birdiler... İki oldular... Üç ve dört ve beş ve on ve bin oldular... Sonra yüz bin ve milyon olacaklardı. Büyük gürültüler içinde bir sessizlik miydi? Kalabalıkta bir yalnızlık mı yoksa? Ya da büyüyüp büyüyüp, karanlığa düşen bir aydınlık mı? Yarattığı efsaneye, öylesine mütevazılık örtüsü çekmiş ki, kaldırdığımızda sislerle kaplı dünle karşılaşıyorsunuz. İpe uzanmış boynunu hiç bükmeyen ve asla baş eğmeyen bir deli fişek... Başkaları için yaşayıp, ülke istiklalini, kendi istikbaline yeğ tutmuş tam bir E

x

Her zamankinden daha şiddetli başlayan kış, beraberinde açlık ve ölümleri de getirmiştir.Çaresiz durumda kalan kabile halkının tek şansı hiçbir yaşama imkanın kalmadığı bu topraklardan göç etmektir.Ancak bu göç düşüncesi kabilede fikir ayrılıklarına yol açar.Kabilenin yaşlı ve karanlık güçlere sahip Şamanı Karga Çağıran, kendi liderliğinde ve belirlediği yöne gidildiği takdirde insanlarının kurtulacağını iddia ederken, Karga Çağıran gibi ruhani güçleri olan ve öngörüsünde kendisine bir Kurt yol gösterdiği i

x

Günümüzde arzuladığımız lezzetleri bulabilmek çok zor, hatta imkansız. Uzun uzun masa başı sohbetleri, sofra adabıyla yemek yemeye özen gösterilmesi, damaklarda kalıcı tatlara ulaşabilme arzuları kimin umrunda. Kısık ateşte karıştıra karıştıra un kavurma, küllerle örtülü köz ateşinde kahvenin köpürmesini beklemeye tahammül yok artık. Aa damaklarda da eski tatlar yok günümüzde. (Kitabın içinden alıntı)

İçime güneş doğar, biri tutsa elimi. Ölümsüz olan sevgi, yaşamak söz gelimi. Bir kez sevmeye görsün, bulutlar yağmur olur. Başın öne düşüşü, sevginin yerçekimi. (Arka Kapak)

Yıllar süren araştırmalardan sonra Knight ve Lomas, antik bir hikayenin kayıp parçaları olan ve artık kullanılmayan yüzlerce Mason ayinini toplayıp bunları kronolojik olarak sıraladılr. Oluşturdukları bu derlemeye de Masonik ahit adını verip yeni kitaplarında bu konuya yer verdiler. Son araştırmalarında bir kenara atılıp, ayinlerin içinde gizlenmiş modern masonluğun temelini oluşturan antik bir bilim keşfettiler. Araştırmaları, astroloji, seks ayinleri ve çocuk kurban etmek gibi beklenmedik konularla de ke

Bu araştırmanın amacı alternatif, belki az bilinen, unutulmak üzere olan, sararmış yapraklarda kaynaklarda kalmış bir İstanbul portresini çizmektir, içinde yaşadığımız bu kentin doğaüstü, düşündürücü ola ki eğlendirici kimliğini saptamaktır, dününü ve bugününü karanlıklarını ve tedirginliklerini başka ve değişik bağlantılarla bağlamak ve imkanların dahilinde resimlendirmek. İstanbul kendi başına bir gizemdir, bir gizem tarihi ve bir gizemler merkezidir her çeşitinden. Ve İstanbul yüzyıllardan beri süregele

Araştırmacı yazar Sayın Cemal Anadol teşkilat-ı Mahsusa'dan MİT'e Susurluk Dosyası adlı kitabında, aradan geçen uzun zamana rağmen güncelliğini ve önemini hala koruyan büyük kaza olayı ve bu olayın ardından meydana gelen siyasi gelişmeleri farklı bir açından ele aalıp incelemektedir. Susurluk Olayı'nın ardından yazılıp çizilen MİT, Siyaset, Mafya vb. ilişkilendirmelerini ilk defa olayın içinde yer alanlara da söz hakkı tanıyarak açıklık getirmeye çalışan Sayın Anadol'un bu çalışması önemli bir belgesel nit

Bu kitapta, Masonik mahfillerin güdümündeki yanlış ve plansız Türkiye dış politikasıyla ilgili, yirmi yıl önceki saptamave uyarılarımızın, bugünleri nasıl yansıttığını ve bizleri haklı çıkardığını, Türkiye´miz dahil, 22 İslam ülkesini parçalayıp piyonlaştırmayı ve Büyük İsrail´i kurmayı hedefleyen BOP´un temellerinin 20 yıldır nasıl atıldığını, sağcı ve solcu geçinen iktidarların bu şeytani projeye nasıl taşeronluk yaptıklarını, Kıbrıs, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya, Rusya, Irak, Ortadoğu ve İslam Dünyasın

Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili geniş kapsamlı sosyo-ekonomik incelemelerden biri olan bu eserde Necdet Sevinç, hiçbir yazarın üstünde durmadığı Osmanlı imalat ve ihracatı konularında çok önemli bilgiler veriyor. Yükseliş devrinde yabancı pazarlarda hararetle aranan dünyanın en kaliteli mallarının Türkiye´de üretilişini belgelerle açıklayan Necdet Sevinç, ihraç mallarının Osmanlı bütçesinde önemli bir yekun tuttuğunu rakamlarla ortaya koyuyor. Türk milliyetçiliğinin en seçkin temsilcilerinden biri olan Ne

Uyuşturucu, seks ve şiddet üzerine yükselen Şeytan Üçgeni, Satanizm nedir? Ortaçağ`a kadar uzanan dini bir tarikat mı? Temelleri 19`ncu Yüzyılın başlarında atılmış felsefi bir görüş mü? Yoksa 1960`ların son yarısında ortaya çıkmış ABD kökenli ideolojik bir akım mı? Türkiye gündemine bir dizi intihar ve vahşice işlenen cinayetlerle giren Satanistler ve Satanizm kamuoyunun tepkisi ve polis operasyonları karşısında yer altına indiler ve tepki çeken görünümlerinden uzaklaşarak bir anlamda tedbili kıyafet eyleyi

İnsanın kendisiyle karşılaşmasının ve bu karşılaşmadan kaçamayacağının sarsıcı ve gizem dolu hikayesi. Hayatı bir bulmacaya benzeten Mine, içinde bulunduğu bulmacayı çözerken aşkın, sevginin, hüznün ve ölümün onlarca yüzüne dokunuyor. Onunla sevinecek, onunla ağlayacak, insanın ve yaşamın bilinmen dünyasının perdesini cesurca aralayacaksınız. En önemlisi hayatın bir lego olduğunu yüzünüzde beliren kocaman bir gülümsemeyle göreceksiniz. (Arka Kapak)

Genç kadın çocukluğunda yaşayamadığı mutlu bir yuvanın özlemini çekiyordu. Adamın ise hayattan beklentileri daha farklıydı. Kırsal kesimde doğup, büyümüş, şehir hayatının parıltılı hayatı onu her zaman cezbetmişti. Ne pahasına olursa olsun mutlaka zengin olmalı, özlediği hayatı yaşamalıydı. Önceleri her şeyi karısı ve çocukları için istediğini düşünerek hem kendini hem de karısını kandırmıştı. Genç kadın her şeyden habersiz onun plânlarının bir parçası olduğunu anlayamamıştı uzun bir süre. Hep bir ümit vard

Bu kitap: Tanzimattan günümüze kadar süregelen Türk Edebiyatı`nın, büyük ölümsüz eserler veren dolayısıyla, her zaman sonsuz bir zevk ve beğeniyle okunan değerli edebiyatçılarımızın, unutulmaz hikâyelerinden derlenen bir antolojidir. Sizler, edebî değerini her zaman koruyan bu birbirinden güzel hikâyeleri okurken edebiyatçılarımızın, yaşadıkları dönemlerle ilgili ekonomik, siyasi ve kültürel gelişmelere bağlı olarak şekillenen sosyal hayatların, insan ilişkilerinin, âşklarının, mutluluk ve mutsuzlukları

Pontus kelimesi deniz anlamında olup sonradan Güney Karadeniz kıyı şeridine isim olmuştur. MÖ burada kurulan Pontus devletinin Yunanlılıkla hiçbir ilgisi yoktur. Hayali geniş Megalo İdeacılar Pontus meselesini 20. asırda tekrar ortaya atmışlar, lakin altyapısı yeterli olmadığı için bir netice elde edememişlerdir. Pontus Meselesi kitabının konusunu 1918-22 seneleri arasında Orta Karadeniz bölgesinde isyan eden ortodokslar teşkil etmektedir. Görevleri sevgi ve hoşgörüyü yerleştirmek olan ortodoks din adaml

Yaptığı hatalardan dolayı bir insanı kınamak ve onun insani değerlerini aşağılamak, onun hata yapmasını engellemez. Aksine, biri hatalarından dolayı ne kadar kınanırsa, iç dünyası onu o kadar yaptığı hataları tekrarlamaya iter. Suçlunun iç dünyasının: Madem ben bu suçu işledim, gelecekte bu suçu işlemekten nasıl kendimi alıkoyabilirim ve daha iyi nasıl davranabilirim? diye sorması gerekirken, ama bunun yerine suçlanan bireyin aklındaki gerçek soru: Madem ben bu suçu işledim, nasıl olur da bunu telafi edip,

Fakir bir çamaşırcının kızı olan Katerina, yanında çalıştığı Rahib´in metresiyken, yeni tanıştığı ve kendisine aşık olan Rus Generaliyle Moskova´ya gider ve orada Generalin köşkünde Çar Deli Petro ile tanışır. Kısa süre içinde Çar´ın gözdesi olan Katerina zamanla saraya yerleşir. Sarayda yaşamaya başladıktan sonra çevresindeki nüfuslu erkekleri, gençlik ve güzelliğini kullanarak, onlarla yaşadığı gecelerden sonra iyici kendisine bağlayan ve her istediğini yaptırır duruma gelen Katerina, çevirdiği entrikalar

Kitap, M.Ö. 220`de Büyük Hun İmparatorluğu`nun Kuruluşu`ndan, M.S. 1922`de, Osmanlı Türk İmparatorluğu`nun yıkılışına kadar geçen, yaklaşık 2150 yıllık Büyük Türk Tarihi`nin anlatıldığı, oldukça ciddi ve güvenilir bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır. Kitapta, Büyük Hun İmparatorluğu ve sırasıyla Avrupa Hun İmparatorluğu - Akhun İmparatorluğu - Gömktürk İmparatorluğu - Avrupa Avar İmparatorluğu - Hazar İmparatorluğu - Uygur İmparatorluğu - Karahanlılar İmparatorluğu - Gazneliler İmparato

Dünya hayatının bittiği yerde kabire girmesiyle başlayan ikinci hayat, insanoğlunun ölüm ve öteki dünya ile ilgili birçok araştırmalar yapıp, bu olguya ışık tutmaya çalışmasının yanında, edebiyat dünyasına edebiyatçıların ölüm, kabir ve kabir hayatıyla ilgili edebi eserlerinin sunulmasıyla konu önem ve ciddiyetini üstten en aşağıya kadar her zaman korur duruma gelmektedir. Bir de mezar taşlarına yazılan yazı ve şiirlerle insanın ölüme bakışı daha ilginç duruma gelmektedir. Dolayısıyla Tarihçi, Araştırmac