Çocuklar bu macera ve öğretici hikâyelerde; • Lili ve Didi’nin sayesinde iklim koşullarının canlıların üzerindeki etkilerini anlayabileceklerdir. • Hayvanların özellikleri hakkında fikir edinebileceklerdir. • Güven duygusunun olayların üstesinden gelmekte ne kadar önemli olduğunu görebileceklerdir. • Ekip çalışmasının önemine tanıklık edeceklerdir. • İş bölümünün ne kadar önemli olduğunu ve çözüme katkısını öğreneceklerdir. •Paylaşmanın ve yardımlaşmanın tüm canlılar üzerinde yarattığı mutluluğu yaşayacakla

“Önyargılarınızı bırakın bir kenara düşüncelerinize yelken açtırın yeni limanlarda. At gözlükleriyle bakmayın artık insanlara. Hak etmedikleri şekilde muameleler etmeyin onlara. Dilin kemiği olmayabilir ama irade en güzel nimettir akıllıca kullanana. İnsanları adlarıyla ya da başkasının anlattıklarıyla yargılama. Bir bakarsın ki hikâyenin başrolü oluvermişsin başka anlatıcılarda!”

Ormanın gerçek kralı kim olmalı sizce? Kükremesiyle herkesi titreten aslan mı? Zarafetiyle herkesi büyüleyen ceylan mı? Evini sırtında taşıyan kaplumbağa mı? Upuzun gagasıyla gökyüzünün neşesi leylek mi? Yoksa bambaşka bir orman sakini mi? Haydi çocuklar, ormanın gerçek kralıyla tanışmaya hazır mısınız?

Lili ve Didi, yazı geçirmek için kendilerine toprağın altında serin bir yuva yapmışlardı ancak yağmur, yuvalarına dolarak burayı yaşanamayacak hale getirmişti. Lili ve Didi, yazı mecburen su kenarında geçirmek zorunda kalmışlardı. Bir gün su kenarına, hiç görmedikleri çok güzel bir kuş sürüsü gelmişti. Lili ve Didi,bu kuşları büyüleyici bulmuşlardı. Bu maceranın devamında ne olduğunu merak etmiyor musunuz çocuklar? Haydi o zaman! İyi okumalar, iyi eğlenceler…

Lili ve Didi, yazı bolluk içinde geçirirken köyün tekir kedileri onları hiç rahat bırakmıyor, hep korkutuyorlardı. Bu sırada çiftliğin sahibi yaşlı çiftin torunları Ali, onları ziyarete gelmişti. Ali’nin yolu dedesinin, eşek Lulu ve kendisine verdiği görev sayesinde, tekir kedilerden kaçan Lili ve Didi ile kesişecekti. Peki, siz bu maceranın devamını merak etmiyor musunuz çocuklar? Haydi o zaman! İyi okumalar, iyi eğlenceler…

Lili ve Didi’nin sıcaktan bunaldıkları ve kendilerine serin bir yer aradıkları bir günde Didi’nin aklına, dağda yaşan, yaşlı dağ faresi Uzun Sakal gelmişti. Dağ faresi Uzun Sakal’ın yanına giderken yolda dağ keçisiyle karşılaşıp eğlenceli maceralar yaşayacaklardı. Siz de bu macerada onlara katılmak istemez misiniz çocuklar? Haydi o zaman! İyi okumalar, iyi eğlenceler

Kur’an ve Sünnet Işığında Hutbeler’de yer alan hutbelerin tamamı Pendik Merkez Camii Başimamhatip’i Merhum Fikret Cesur tarafından İstanbul Pendik Çarşı Camii minberinden okunmuştur. Her hutbe Mü’minlere, Kur’ân ve sünnetin ışığı altında İslâmî kimliğini bulma, hayatı İslâm’la yaşama şuuru vermelidir. Bu nedenle imam ve hatiplerimiz, asrın en ağır ve en şerefli görevinin omuzlarında olduğunu düşünerek hutbelerini hazırlamakla mükelleftir. Bunun için son derece dikkatli ve gayretli olunması gereklidir. Bu ki

Bu tatlı hikayede çocuklar ilk olarak ; -Lili ve Didi’nin hayatıyla mevsimlerin canlıları nasıl etkilediğini öğrenebilecek -canlılar dünyasındaki olaylarla nasıl mücadele edeceklerini görebilecek -sosyalleşmenin önemini kavrayabilecek -dayanışmanın, ekip çalışmasının işleri nasıl kolaylaştırdığını ve paylaşımın nasıl bir mutluluk getirdiğini görebilecekler. Iyi okumalar, iyi eğlenceler… Uzm. Psk. Buket Öz

Haydi,birbirinden sevimli görsellerin farklarını bulalım.Eğlenerek dikkatimizi geliştirelim.

Birbirinden farklı boyamalarla hayal gücünü keşfet.

Noktaları birleştirip, birbirinden farklı görselleri çiziyor ve boyuyoruz!

Haydi ! Dikkatimizi toplayalım, gölgeleri bulalım.

Sizden utanıyor toprak M.K

Uzun, anlatım, yaşamdır. Al kalemi eline, defter de istemez Not defteri. A/4 kâğıdı yeter. İster masa, çanta üstü. İstersen de diz üstü. Yazman için yeter sana. Kolay bu iş, İnanın bana. Ne demişler; söz uçar, yazı kalır. İşte, bu ya

Yaşama dair ne varsa onu bulursunuz Çetin Selçuk'un şiirlerinde. Yüreğe dair, sevgiye, insana dair ne varsa o dile geliverir. İçindeki çocuğun saflığı yansımış şiirlerine, içtenliği yansımış. Şiirin kokusunu duyurmaya çalışmış besbelli, duyurmuş da... Sevdanın saltanatı, insanla birlikte yaşasın istemiş. -Ayhan Altay Çetin Selçuk, Bir taş çekerim duvardan, ikinciye elim varmaz! diyor. İyiki çekmemiş ikinci taşı. Yoksa sevdalardan yorgun düşmezdi yüreği. Bizim de elimizde bu şarabi şiirler olmazdı. -Cebra

Kaptan Rutubetli bir kamara, eskilerden kalmış perçinli bir gemi 65 yaşında bir kaptan, oturmuş tahta sandalyesine Yalan! Ama değil... 15 yaşında Miço olarak başladığı gemide, şimdi Kaptandı Masmavi deniz gözleri vardı Sarsardı... Sapsarı olmuş sakalıyla karışan bıyıkları Tadında bırakıyordu şarabı İyi anlardı kırmızıdan hele pipodan... Efkârlandıkça çeker, çektikçe de uzaklara dalardı Gözleri Masmavi deniz gözleri... Belliydi Geçmişten gelen bir şeyleri olduğu Hala peşinde olan keşkele