Bu kitap, ABD’nin beyaz egemen toplum düzenini oluşturan ırk projesini özgürlük, eşitlik ve demokrasi bağlamında ele alırken, beyaz milliyetçilik ve islamofobinin de tanım sınırlarını esneterek beyaz üstünlüğünü yeni “sivil din” olarak ele almak suretiyle farklı meseleleri kültürel bir çalışma çerçevesinde incelemektedir. Aynı zamanda son bölümde Türkiye’deki Doğu-Batı çatışmasını da Batılı beyaz kimliği ile örtüşen değerleri ideal olarak benimsemeyi küreselleşen Amerikan ırkçı devlet ve toplumsal pratikler

Bu kitap, Sermet Muhtar’ın Akbaba dergisinde 12 Teşrin-i evvel 1935-29 Şubat 1940 tarihleri arasında yayımlanan yazılarından oluşuyor. Yazar, “Otuz Beş Yıl Evvelki Demlerinde” başlığı altında yayımladığı portre-anılarda, Galatasaray Lisesi’nde, Mekteb-i Hukuk’ta tanıdığı okul arkadaşlarını, hocalarını, dönemin kimi esnafını, doktorlarını, ayrıca eski İstanbul’daki donanma gecelerini, eğlence mekanlarını anlatıyor. Galatasaraylılar, Mekteb-i Hukuklular, hocalar, öğrenciler, doktorlar ve esnaf arasında -artı

Elinizdeki kitapta Alus’un 1 Teşrin-i sani (Ekim) 1938- 7 Mart 1939 tarihleri arasında Akşam gazetesinde “İstanbul Kazan Ben Kepçe” başlığı altında yayımladığı yazılar bulunuyor. Yazar bizi bu yazılarında Beyoğlu’dan Adalar’a kadar eski İstanbul’da semt semt, sokak sokak gezdirmekte, o yılların meşhur simalarını, mekânlarını, günlük hayatını, gelenek ve göreneklerini canlı bir biçimde anlatmaktadır.

Bu kitap, Sermet Muhtar’ın Akşam gazetesinde 14 Mart 1939-13 Haziran 1939 tarihleri arasında “Kırk Yıl Evvelkiler” başlığı altında tefrika edilen 19 yazısından oluşmaktadır. Alus, bu yazıların çoğunda devrin müzisyenlerinden; hanende ve sazendelerinden, ortaoyunu sanatçılarından bahseder. Bunların yanı sıra eserde eski İstanbul’un kendine özgü tipleri; hafızlar, tulumbacılar, kabadayılar, üfürükçüler ve at, araba meraklıları da kendini gösterir. Bu bakımdan “Kırk Yıl Evvelkiler” âdeta bir şahıslar galerisid

Bu kitapta Sermet Muhtar’ın Yeni Mecmua’da 5 Mayıs 1939-29 Kanun-ı evvel 1939 tarihleri arasında yayımlanan 19 yazısı var. Alus bu yazılarında okuru yine İstanbul’un sokaklarında, konaklarında, mesire yerlerinde, kahvelerinde, dergahlarında, deniz hamamlarında gezdiriyor, İstanbulluların günlük yaşayışına, eğlencelerine, geleneklerine, inanışlarına, yangınlara, tulumbacılara dair renkli bilgiler veriyor.

Bu eserde, Sermet Muhtar’ın Yedigün dergisinde 13 Haziran 1934-21 Şubat 1939 tarihleri arasında “Bir Varmış Bir Yokmuş” başlığı altında tefrika edilen 14 yazı yer alıyor. İstanbul’un sicil muhafızı bu kez bizi İstanbul’un kimi okulları, -Mekteb-i Hukuk, Mekteb-i Sultani- mesireleri, tiyatroları, deniz hamamları, konakları arasında dolaştırıyor. Buralarda, eski İstanbul’un ünlü simalarına; hocalara, öğrencilere, tiyatroculara, Kel Hasan’a, Kambur Sadi’ye, Kantocu Peruz’a, saz ustalarına, Hıdrellez’de eğlenen

Bu kitap, Sermet Muhtar’ın Tan’da 22 İlkteşrin 1936 - 8 Birincikanun 1936 tarihleri arasında “Eski Konaklar Bize Neler Anlatıyor?” ve Haber (Akşam postası) gazetesinde 19 Birincikanun 1936 -1 İkincikanun 1937 tarihleri arasında “Dünün Paşaları ve Konakları” başlığı altında yayımlanan yazılarından oluşmaktadır. Yazar bu yazılarda, eski İstanbul’un kalburüstü şahsiyetlerinin; hidivlerin, paşaların konak ve yalılarını, onların daha önceki sahiplerini, nerede bulunduklarını anlatıyor, ayrıca sahipleri hakkında

Bu kitap, Akşam gazetesinde 3 Mart 1932-26 Nisan 1932 tarihleri arasında “Eski Defterdekiler” başlığı altında tefrika edilen 21 yazıdan oluşmaktadır. Alus, bu yazılarda dönemin tanınmış İstanbullu simalarıyla, eski İstanbul’un günlük hayatına, eğlencelerine, meraklarına, kadın veya erkek konuşuyor. Bu röportajlarda devrin zevklerini, semtlerini, eğlence yerlerini, geleneklerini, hatta kılık kıyafetlerini, kadın ve erkek telakkilerini görmek mümkün. Şehrin günlük hayatına dair bir sözlü tarih çalışmasına, es

Bu kitap, Sermet Muhtar Alus’un Akşam gazetesinde “Eski Günlerde” başlığı altında, 20 Teşrin-i evvel 1939-13 Mayıs 1940 tarihleri arasında yayımlanan yazılarından oluşmaktadır. Alus, söz konusu yazılarında İstanbul’un günlük hayatını; Ramazan günlerini, kurban bayramlarını; ziyaretleri, misafirlikleri, çocuk oyunlarını, sayfiyeleri, nakil araçlarını, sinemaları anlatıyor, bir yandan Osmanlının payitahtındaki değişmeyi ele alırken, diğer yandan da günlük hayata yansıyan geleneklerden bahsediyor. İstanbul, y

Bu kitap, Sermet Muhtar’ın Resimli Tarih Mecmuası’nda Şubat 1950 – Eylül 1952 tarihleri arasında yayımlanan 18 yazısından oluşuyor. Alus, bu yazıların büyük bir bölümünde İstanbul’un eğlence hayatından; tiyatrolardan, ortaoyunundan, Karagöz’den, bu sanatları icra eden şahsiyetlerden, mesire yerlerinden; Kağıthane’den, Göksu’dan, Kuşdili Çayırı’ndan, Galata’daki balozlardan bahsediyor. Bunların yanı sıra saraydaki bayramlaşmalar, sultanın Cuma selâmlıkları ve cülus donanmalarına dair gözlem ve anılarını akta

Muharip ve saygıdeğer bir insan olan babasının garip bir trafik kazasına kurban gitmesinden sonra, maliyeci Anatoli Qudniçenko bir dizi esrarengiz olayla karşılaştı. Önce babasından miras kalan bağ evine meçhul kişiler girdiler ve her şeyi alt üst edip babasının arabasını parçaladılar. Sonra annesini kaçırıp, karşılığında kıymetli şeyler istediler; ardından hiçbir açıklama yapmadan serbest bıraktılar. Bütün bu olayları anlamaya çalışan Qudniçenko birden babasının ölmeden hemen önce kendisine verdiği diğer b

Bu kitap, yirmi birinci yüzyıl Afrika asıllı Amerikalı yazarların romanlarına dair sunduğu analizler aracılığıyla baskı gördükleri toplumda fark yaratan siyah roman kişilerinin alternatif düşünce ve hareket alanları üretme deneyimlerinin önemini vurgulamaktadır. Ancak romanları kendi tarihsel ve toplumsal bağlamları içine yerleştirirken, Türk düşünce dünyasından sosyal bilimcilerin romanlarda öne çıkan sorunlara ilişkin değerlendirmeleri ile bütünleşen bir yaklaşım benimsemektedir. Bu kitap, siyah roman kiş

Elinizdeki kitap, Sermet Muhtar Alus’un İstanbul’la ilgili seri yazılarının ikincisi. Eserde yazarın 28 Nisan 1932-18 Ağustos 1932 tarihleri arasında Akşam gazetesinde “Masal Olanlar” başlığı altında yayımladığı yazılar yer almaktadır. Sermet Muhtar, bu yazılarda okuru yine eski İstanbul’da dolaştırır; kimilerinde doğum, görücüye gidiş, nişan, düğün, sünnet düğünü, okula başlama, hacı karşılama, Hıdırellez gibi geleneklerden söz eder, kimilerinde bugün çoğu kaybolmuş meyhaneler, mesire ve bayram yerleri, dü

Sermet Muhtar Alus, eski günlerin ve anıların tapusunu saklayan “İstanbul sicil muhafız”larından biridir. Yazılarında İkinci Abdülhamit döneminden başlayıp 1940’lı yıllara değin gelen İstanbul’u tüm renkleriyle anlatır. Bu eser, yazarın Akşam gazetesinde 1931 yılında “30 Sene Evvel İstanbul” başlığı altında yayımladığı yazıları içeriyor ve “Sermet Muhtar Alus Külliyatı”nın ilk kitabı. Alus, bizi, unutulan bir İstanbul’a, onun rengârenk günlük hayatına, çok uluslu, çok dinli bir saltanat iklimine, payitahtın

Üç Askerî Kritik, Genç Atatürk’ün 1911-1916 yılları arasında yazdığı üç broşürden oluşmaktadır. Çalışmanın bu başlıkla sunulmasının nedenleri kritik kelimesinin içinde mevcut olan sınır çekme kökünden gelmesi, askerî broşürlerin hem kronolojik hem de içerik olarak birbirine olan sıra yakınlığı, en önemlisi de anlatıların Atatürk tarafından yetkinlikle yapılmış olmasıdır. Tarihin, insan iradesinin bir motivasyon ve gelişme alanı olduğunu bilen Atatürk, özgürlük iradesi ile Türk milletini -Selçuklu ve Osmanl

12 Eylül faşizminin ürünü Diyarbakır cezaevinde yıllarını geçirmiş eski bir mahkum Orhan Miroğlu ve aynı yıllarda görev yapmış bir asker (anlatıda M olarak geçiyor), 35 yılın ardından İstanbul’da buluştu ve ortaya bu kitap çıktı.Mağdurların dilinden şimdiye kadar çokça dinlediğimiz ve muhtemelen gelecek yıl Kültür ve Hafıza Müzesi olarak düzenlenip halkın ziyaretine açılacak olan bu cezaevinde olup bitenleri, bu kez, ‘burada askerlik değil görev’ yaptığını söyleyen bir kişiden okuma fırsatı buluyoruz.Beş No

Günümüzde Batı ve özellikle de ABD, dünyadaki bütün ülkeler için küresel güvenlik sorunu haline gelmiştir. Batı’nın oluşturduğu kurgulardan hareketle kendisini Batılı/beyaz kimlik ile tanımlamayı seçen ABD, kendisini dünyaya Batılı/medeni kimliği aracılığıyla özgürlük ve demokrasi sembolü olarak pazarlayan bir devlet olması sıfatıyla, sadece Batı-dışı ülkelere ve insanlara zorbalık ve zulüm yapmakla kalmamakta, kendi toplumunda artan farklı şiddet biçimleri sarmalından da çıkamamaktadır. ABD’nin güvenlik ka

Cemil Meriç (1916-1987) was a Turkish intellectual who has become one of his country’s best-loved and most widely-read leaders of opinion. After becoming blind at the age of 38, he produced a corpus of work in which he introduced his fellow-countrymen to both European and Eastern thought, and carried out a trenchant analysis of modern Türkiye and its relationship with its Ottoman past. This book, written by his daughter, gives an outline of his life story and the development of his thought, setting out his

“Kur’an’ın değişmez hükümlerine ve Peygamber’in hadislerine göre hükümetin yalnız esasları ifade olunmuştur. O esaslar şunlardır: Danışma, adalet, ulü’l-emre itaat. Danışmasız hükûmet gayrimeşrudur. Adaletin lüzumunda ittifak doğaldır. Emir sahibine itaat ise toplumsaldır. Ona ve onun işleri yürütürken görevlendireceği ve vekil tayin edeceği kişilere itaat lâzımdır.” Mustafa Kemal Atatürk, halifelik ve hilâfet meselesini Nutuk’ta ayrıntılı olarak ele almıştır. Türk ve İslâm tarihine ilişkin değerlendirmeler

Sabahattin Ali, çevirileriyle tanınan bir yazar değildir. Oysa onun çevirileri de son derece önemlidir. Hikâye, roman ve yazılarında anlattığı dünyayı Türkçeye çevirdiği eserlerle de anlatmaya devam etti. Dünya edebiyatına ve çağının yazarlarına hep bu gözle baktı. Hikâye ve romanda oluşturmak istediği toplumcu gerçekçi anlayışa ve tarza uygun veya dünya görüşüne yakın kişi ve eserleri seçip çevirdi. Yazarın ününe veya eserin edebî değerine bakmadı. Kendi anlayış, tarz ve görüşüne uygunluğu esas aldı. Ezile