Ortalama insan; görmeden bakıyor, duymadan dinliyor, hissetmeden dokunuyor, tat almadan yiyor, bedenini duyumsamadan hareket ediyor, koku bilincine erişmeden nefes alıyor ve düşünmeden konuşuyor.

Arzu Başkan Türkiye'de bir ilk olan bu kitabıyla yıllar süren, ağır Tip1 diyabetine eşlik eden ve ne yazık ki geç tanı konan, çok geç tedaviye başlanan 'anoreksiya nervoza' sının zorlu tedavisini anlatıyor. Geçtiği sıkıntılı yolları, defalarca düşüp, her seferinde yılmadan kalkışını, vazgeçmeyişini, zorluklar karşısındaki direncini, iç dünyasındaki ikilemlere karşın, tedavi sürecine olan güvenini, o güvene dayanan dürüstlüğünü ve onu iyileşmeye götüren pek çok başka deneyimi içtenlikle ve cesurca paylaşıyor

Tahta Kuşlar' da zaman çizgisi alışık olduğumuz doğrultuda ilerlemiyor. İlk sayfadan itibaren, kendimizi bir perdenin arkasında saklananı ararken buluyoruz. Tehlikeli bir oyun oynar gibi çeviriyoruz sayfaları, her bir sayfada bir parçasını yerleştiriyoruz yapbozun. Tahta Kuşlar, apar topar yaşanmış bir hikayenin durup soluklanarak anlatılan kalıntıları. Göz önünde olup biterken fark edilmeyenlerin, dünyaya maskesinin ardından bakanların, cansız bir tahta kuşun tüylerinin havada süzülüşünün hikayesi. Şimdi,

Cumbadaki Deli Kadın'daki olayların, 1900'lü yılların başlarında gerçekleşen ve bu dönemi oldukça iyi yansıtan yanı için özellikle belirtilmesi gereken husus; kuvvetli bir gözlem gücü. Satıç, bu konudaki çalışmasını kurguyu zora sokmadan, olayların akışını teknik açıdan olumsuz bir biçimde etkilemeden gerçekleştiriyor. Okurun beklediği ve şaşkınlık ile karşılayacağı noktaları dikkatle belirlediğini gözlemlemek de gayet mümkün. Satıç için bu gibi hikayeleri oluşturmak, en önemlisi başarılı bir şekilde ortaya

Dünyanın yorduğu bu vücudu kurtaracağım, uğursuz yıldızların esaretinden. Sonsuz sevgi hep girer taze aşk kılığına, umursamaz zamanla tozlanıp yıpranmayı... Keder, yalnızca cenaze törenlerine yakışır.

Düşünceni söylemeye hazır ol daima, böylece alçak kişi sakınır senden. İnanılası her şey, hakikatin imgesidir. Deneyim, yitirdiğimiz masumiyetimizdir.