Derdi büyük olanların ufku da umudu da büyük olur. Dertlenmek, çileye talip olup kafa konforunu bozma pahasına çaba göstermektir. Derdimiz ve davamız insandır diyoruz. Gayemiz insanın birbirini ayrıştırıp ötekileştiren, aşağılayıp hakaret eden veya ölçüsüzce yüceltip eleştirilmez kılan aşırı tutumfanna itiraz etmektir. İnsanı kimliksizleştirip hiçleştiren, değersizleştirip hurdaya dönüştüren tüm çarpık anlayışlara karşı çağrımız vicdana dönmeyedir. Eğer kaybetmezsek adaleti, barışı ve merhameti... Tüke

İmam Gazali, İslam kültürel mirasımızda önemli bir yeri olan başta tasavvuf, ahlak, ve daha bir çok alanda eser kaleme almış olan 11.yy âlimlerindendir. Ahlak alanında yazdığı İhyâ'ü 'ulûmi'd-dîn eseriyle başta tasavvuf olmak üzere fıkıh, kelâm gibi ilimlere farklı bakış açıları getiren Gazzâlî, aynı zamanda bu eserle âhiret yolunun unutulduğundan hareketle ümmetin ıslahını hedeflemiştir. O, eserlerinin çoğunda Müslümanların içine düştüğü dinî-ahlâkî ve kültürel yozlaşmanın ve bunların toplumsal ve siyasî y

İnsan bilmediğinin hem cahili hem de düşmanı idi. Dini eğitimde bir eksiklik vardı. Dini çok iyi bildiğini zannedenler de aslında çok şeyden habersizdi. Onların bildiği sadece kurallardı. Kuralları bilmek onları en iyi şekilde uygulamaya yetmiyordu çoğu zaman. Dinden soğutulan, din ile arasına mesafe sokulan toplum, önüne din adına ne servis edilse kabul ediyordu. Diğer bir kısım ise onu öcü görüyor ve hiç yanaşmıyordu yanına. Sonuçta din bezirganları,din tacirleri,din istismarcıları çıktığı gibi din düşman

Yusuf Erdem başını yukarı kaldırdı, tavanda asılı lamba ile göz göze geldi. Ne acayip bir dünyaydı bu. Şu ampul bile tepesi aşağı asıldığı halde ışığını vermekten geri durmuyordu. Oysa o ayakları üzerinde durduğu halde ışığı sönmüş bir durumdaydı. Bir enkaza dönmüştü. İçindeki kuyudan gökyüzünü seyretmeye çalışıyordu. Ancak gökyüzü ona sadece şu baş aşağı sallanmış ampul kadar göz kırpıyordu. Gerisi yoktu.

İşin esası şu, biz öze dönmeliyiz. Bugün Yunus çağrısı yaparak kardeşliğimizi, birlik ve dirliğimizi yeniden ihya etmek mecburiyetindeyiz. Siyasi tercihlerimizi, etnik kökenimizi, makam-mevkiimizi, sosyal aidiyetimizi, tarikat ve meşrebimizi bir kenara bırakıp Müminler ancak kardeştir (Hucurat Suresi,10) ayetinin fiile dönüştüğü, Müslümanları yeniden sarıp sarmaladığı bir anlayışı hayatımıza hâkim kılmak durumundayız. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi İslami ilimlerdeki tartışma alanlarını meselenin uzmanlar

Savaşlar, kavgalar, sömürgecilik, acımasızlık ve dünya hırsı soldurur insan çiçeğini. Bazılarının kişisel çıkarları malesef masum birçok insana bir son olabiliyor. İdealist insanlar ise çok yetenekli ama sayıları az. Bağdat şehri birçok kargaşa ve anarşi gördü. Bu kargaşalarda çok yara aldı. Bağdatın kadim kütüphane ve eserleri 21.yy da tekrar zarar gördü. İbrahim işi ile alakalı birdenbire ve büyük bir meselenin içine girecek. Gerçeğe uyarlanmış eserde, bakalım kahramanımız İbrahim'in başından neler geçece

'Ey Kral! Ben ticaretle uğraşan bir Arap kavmine mensubum. Eğer bana, kervanlarımızın güvenliğini sağlayacak, vergiden muaf tutacak bir emanname verirseniz, size Hicaz mamülü deriden yapılmış giysiler ve elbiseler getirir ve bunları sizin burada satarız. Hem de bu size çok ucuza mal olunur.'

Şüphesiz ki sözün en doğrusu Allah'ın sözüdür, hidayetin en hayırlısı Muhammed (sav)'in hidayetidir ve işlerin en kötüsü sonradan (dine) eklenenlerdir.Sonradan eklenen herşey bidattır, her bidat da sapıklıktır ve her sapıklık Cehenneme götürür.

Gökler (haşyetten) neredeyse üstlerinden çatlayacak. Melekler de Rablerinin yüceliğini hamd ile getiriyorlar ve yerdekilerin bağışlanmasını diliyorlar. İyi bilin ki bağışlama ve merhameti sınırsız olan ancak Allah'tır.( Şura:5)

Hayat vardır, bir karanlık içinde belirsiz şekilde yaşanıp bitmiştir. Zamanın üzerine örttüğü unutkanlıkla bırakın anılmayı ismi bile hatırlanmaz olmuştur. Hayat vardır, karanlıklarda bir ışık misali ısımış ve insanlara yollarını bulmalarında öncü olmuştur. Böylesi hayatları ne zaman unutturabilmiştir, ne de onları kendi kurulu düzenleri için bir tehlike sayan hakim güçlerin şişleme çabası zihinlerden silebilmiştir.

Aşk, ansızın başlayan yürek inkilabıdır. Günümüzde gerek modern anlamda ve gerekse de maddiyatta hemen hemen bütün ihtiyaçlarınını gideren insanların yalnızca bir şeye ihtiyacı olduklarını bilmeleri gerekir.

Dua kulun rabbine en yakın olduğu zamandır.Rabbiyle sohbet ettiği özel andır. Dil söyler, kalp onaylar duayı...Onun içindir ki Rabbîmiz Kur'an'da Duanız olmazsa ne kıymetiniz var (Furkan suresi, 77 Ayet) diyerek seslenmiştir.Dua kulun kendini kıymetlendirme, Yaradan nazarında kendisini hissettirme çabasıdır. Eller açılınca, dudaklar kıpırdanmaya başlayınca, kalp duanın heyecanı ile atmaya başlayınca kâinat susar dua konuşur, dünya dua üzerinde döner. Dualarımızın kabul

Müslümanlar geçmişte ve/veya gelenekte tarihin öznesiydiler. Modern çağın öznesi olmamalarının sebebi ise dünyevîleşmedir. Bu durumdan kurtulmak istiyorsak; yiğit düştüğü yerden kalkar misali, gafletten artık acilen uyanmalı ve Düşünüyorum, öyleyse vahye muhatabım! diyerek aslımıza dönmeliyiz. Kur'an ve Sünnet'in Gölgesinde yolumuza kaldığımız yerden devam ederek kendimizin, aziz milletimizin, ümmet-i Muhammed'in ve tüm insanlığın küresel bunalımdan kurtulup hem dünyada hem de ahirette huzura kavuşmasına ve

Bütün insanlar Âdem ve Havva'nın çocuklarıdır. İnsanlığın ikinci atası Nuh Peygamberdir. Bizler aynı zamanda İbrahim'in neslindeniz. Düşünün bir kere İsmail de, İshak da İbrahim'in çocukları, bizler de onların torunlarıyız. Soy ve nesep bakımından da kardeşiz, ibrahim atamızı bırakıp da Sare mi üstün, Hacer mi üstün davası gütmek ne kadar yanlıştır. İnsanlar azdıkça Allah peygamberler gönderdi. Musa'yı gönderdi sonra da İsa'yı gönderdi. Düşünün Yusufu gönderdiğinde kardeşleri kıskanıp onu yok etmeye kalkmad

Bu kitapta yapmaya çalıştığımız Allahın kitabında imanın tecelli etmesinin manası, iman kavramı, köklerinin ve unsurlarının açıklanması sonrasında ise netice ve sonuçlarını ele almaktır. Eşyalar zıtlarıyla ortaya çıkar kaidesine binaen küfür kavramını, küfrün hakikatini aydınlatmayı, fikri ve kalbi köklerine inmeyi, küfa oluşturan temel unsurları, netice ve sonuçlarını izah etmeye çalıştık Sonra her bir kavramın izahını yapmak ve onları daha da netleştirmek için, bir açıdan iman ile neticeleri diğer bir açı

Allah'ın Kitabındaki Gibi Tecelli Eden İslam Külliyat Birinci Kitap Üstad Ali Bapir 1961 yılında Süleymaniye iline bağli Peşder'de dünyaya geldi, tik öğrenimini bitirdikten sonra 1974 yılında İslam Enstitüsü'ne girdi. 1980 yılında enstitünün lise bölümünü bitirdi ve aynı sene Kur'an-ı Kerim hıfzını tamamladı ve İslam Şeriatı ve İlmi fakültesine girdi. Fakülte öğreniminin 2, Dönemi esnasında zalim Baas rejimi hakkında tutuklama kararı çıkardığı için 1981 tarihinde öğrenimini terk etmek zorunda kaldı ve hicre

İstiklal Marşının 100 Yılında Mehmet Akif Ersoy Hakikat ve Samimiyet Ekseninde Bir Karakter Osmanlı cihan devletinde kopan her bir devlet parçası Akif'in yüreğinden bir parça olarak kopup gitmişti. Hayatı boyunca gözü, kulağı, kalbi hep Osmanlı coğrafyasında oldu. Hicaz, Mısır, Irak, Filistin için samimi gözyaşları döktü. Balkanlar'dan gelecek her bir habere pür dikkat kesildi. Pakistan'dan, Bangladeş'ten sevindirici bir haber aldığında, inanın onlardan çok fazla Akif sevindi. Üstat Necip Fazıl'ın dediği

Tarih ilmi, insanın geçmişini yansıtan ve aydınlatan bir aynadır. Geçmişe nazar edildiği vakit orada meydana gelen hadisat ve maceralar, insan için hem kıymettar hem de ibret alınması gereken mahiyettedir. Tarih ilmi ile meşgul olmanın kıymeti ve önemini Ravzat el-Safa adlı eserin müellifi, Muhammed bin Han şah bin Mahmud şöyle ifade etmiştir: 1 insanları tanımak ve bilinmeyen konulan öğrenmekten duyulan zevk 2 Tarih sayesinde gerçek ve doğru ile yalanı olanı birbirinden ayırt edebilmek 3 Tarih okumanın in