Sayın okur! Elinizdeki bu eser birçok araştırmacı yazarlar tarafından kaleme alınmış olsada içerik bakımından birbirine benzerlik taşımamaktadır. Bu eserin tercümesini yapan Zat-ı muhterem Seyyid Kemal Durmuş’tur. Seyyid Kemal Durmuş ise Seyyid Hüseyin Gazi Sultan neslindendir. Bu nedenle bu el yazma eser Seyyid Hüseyin Gazi Sultan’ın oğlu Battal Gazi’den kalmadır. Bu eser babadan oğula devredilerek bugüne kadar erişmiş olduğunu Seyyid Kemal Durmuş beyan etmiştir. Şöyleki kendisinde bulunan Battal Gazi’de

Kişilerin doğru anlama yetisini kazanmasına engel olan nice nedenler bulunmaktadır. İnsanın, öncesine dönme ihtiyacı sonucunda alt benini bilmek ve açığa çıkartmak insanın ihtiyacı olmaktadır. Ruhsal manada sıkıntılara sebep olan, sorunların çözümü regresyon terapisi ile tespit edilmektedir. Vücut da sıkışan enerji kişinin zihinsel ve bedensel aktivitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi için kişinin geçmişine yapılan zihinsel yolculukların açığa çıkarılması ile ortadan

Çiçek satan salaş bacılar benim masama uğramayınca yalnızlığımın farkına varıyorum. Bu bu kadar zor olmamalı. Kendime başka kanıtlar aramalıyım. Traş olmak için bir sebebim olmalı. Biraz da ütüsüz gömlek giymeye son vermeye ihtiyacım var. Popüler olmayan yakışıksız müzikler dinlemeyi acilen bırakmam gerek. Ama ben; ne traş oluyor, ne gömlek ütülüyor, ne de popüler müzik dinliyorum. Bu bir yalnızlık tanıtımıtır. Anlatmak istediklerimin çok dahası var...

Kirman Meliki Kavurd, Sultan’a karşı isyan etti. Sultan Alparslan isyanı bastırmak için ordu topluyor. Bu karışıklıktan Bizans’ın bir medet umup topraklarımıza saldıracakları malûmatına ulaştık. Kont Justinyen, sadık köpeği Simon’u küçük bir ordu ile üzerimize gönderiyor. Eğer Altay’ı geçip şehre ulaşabilirse bu kez Kont Justinyen tüm ordusuyla üzerimize gelecektir. Akbay, benim iradem ordunun başına senin geçmendir. Isfahan’dan ayrılırken sen istemedikçe görev vermeyeceğime dair sana söz verdim. Bu yüzden

“…Her alanda kendinin en iyi versiyonuna ulaşabilirsin, ancak hepsini bir sistem içinde hedef belirleyerek yapmalısın. Eğer fiziksel olarak kendinin en iyi hâlinde olmayı seçersen o senin fiziksel en iyi olma hâlindir. Ya da şu an sahip olduğun işinde kendinin en iyi olma hâlini seçtiğinde o alandaki en iyisi olursun. Aslında bu ayrımı fark ettiğinde kişi kendisini baskı altında hissetmeden kendinin en iyi olma hâline geçiş yapabilir.” “… Duygular dönüştürülmeden kişinin bir konu hakkında gerçekten pozitif

Dinamik bir güneş sistemindeki doğal serilerin her sayısı, içinde yaşadığımız güneş sisteminin gezegenlerinin enerjileri ve elementlerin işlevleriyle ilişkilidir. Yaşam yolu numaranız, muhtemelen göz önünde bulundurulması gereken en etkili numerlojik özelliktir. Bu sayı dığum tarihinize göre belirlenir ve şu anda kim olduğunuzu gösterir. Mevcut ve muhtelemen yaşamınız boyunca aktif ve etkili olacağına dair özellikleri gösterir.Evrende her şey özel bir frekansla titrer. Bu frekans bireyseldir. Bu titraşimi b

“Cara, cara rehmel deyu bave guhdara.”(Bu, Kürtçede bir hikâyeye ya da uzun bir konuşmaya başlama tekerlemesidir.)Diyelim ve başlayalım söze…Hepimiz çok iyi biliyoruz ki toplumları ayakta tutan yegâne güç tarihleri ve kültürleridir. Ben de Hoçvan’ın geçmişten günümüze akıp gelen tarihi değerlerini, zengin kültürünü derleyip toparlayarak gelecek kuşaklara bir miras olarak kalsın istedim.Bugüne kadar ne yazık ki Hoçvan’ın bu anlamda yazılı bir tarihi olmadı. Yada varsa da ben bilmiyorum.Ancak sözlü tarihi geç

Bu kitapta çocukların Ata’mızın bilinen fotoğraflarından haraketle sınıfça ortaya çıkardıkları yorumların öykülerini göreceksiniz. Eminim güzel bir Atatürk yolculuğu yapacaksınız. Bu okuma yolculuğunda sizlerle birlikte ona yeniden şükran ve minnetlerimizi göndereceğiz. İyi ki yaşamış ve bizim Atatürk’ümüz olmuş diyeceğiz.

Sakatlanarak beli kırılan sevimli bir atın çocuklarla macerasını merak edenler için güzel bir öykü. Hayvan sevgisinin zirve yaptığı, onların da bir canlı olarak duygularının var olabileceği düşüncesiyle kurulmuş olaylar zinciri olan bu kitabı çok seveceksiniz. Karlı, fırtınalı günlerde bir atın kahramanlığıyla yol arkadaşlığı yapacaksınız. Çok seveceğiniz bir maceraya hazır olun.

Bu eser bir Valâyet tezkeresidir. Velâyetnâme demeklik, sadece Evliya tezkeresi anlamına gelmez. Velâyet demek anlam itibariyle sahib yada sahiblik demektir. Name takısında Velâyete eklediğimizde bu bileşen kelime Velâyetnâme olacaktır. ‘‘Veli sahib’’ demek yani ol bizim Velimizdir demeklikten ibarettir, bundan maada yani yani ol bizim ıssımız demek manasınada gelmektir. Dolayısıyla bu kitabın içeriğini teşkil eden insani değerler muhakkakane hakikatlerden ibarettir, işbu Velâyetnâme adlı eserin insanlığa ç

Yunan General Rodas "Ege'nin zeybekleri olmasaydı, Türk nizami ordusu karşımıza çıkıncaya kadar Ankara yolunu açar, şimendifer hattının sonuna erişir, Kemalistleri kağnıya mahkum eder, ciddi bir mücadele ordusu kurulmasına mani olurduk." diyor . İşte Ayvalık cephesi ve bu cephenin merkezi Gömeç te Kuvayı milliyeciler Yunan ordusuna dimdik karşı durmuş ve onların Anadolu içlerine yürüyüşünü uzun süre engellemiştir. Bu süreçte Mustafa Kemal Samsun'a çıkmış Anadolu'da kongreleri gerçekleştirip Ankara'ya gelere

Kitap hakkında: Şunu belirtmek gerekir ki, doğa ve toplum gibi devasa konularda, sınırlı ama gelişimsel zihnimizle mutlak doğrulara ulaşma arayışı beyhude bir arayıştır. Çünkü milyarlarca yıldır sürekli değişim halinde olan bu evrenin küçük bir parçası olan insanın mutlak doğrulara ulaşması şimdilik imkân dâhilinde değildir. Keza bu konularda yeni yeni veriler keşfetmek ve yorum yapmak, derinlikli ve yıllarca emeği gerektiren araştırmalarla mümkündür. Uzmanlaşarak bunu yapanlara şükran ve minnet borçluyuz

Pisliğe üşüşen sinekler gibi petrole üşüşse de sinekler, bir arı anlatamaz bir sineğe, neden pislik yerine çiçeği koşturduğunu. Arının kraliçesi bile var ama sinek dediğinde olsa olsa at sineği. Neyden beslendiğinize bağlı olarak sıfatlarınızı yaratırsınız. İşte pisliğe üşüşen sinekler gibi petrole üşüşüldüğünden beri bir fırtınadır kopuyor bu ahir zamanda. İnsanlık elden gidiyor ve insanlık adına endişe duyuyorum. Her iyi şeye ‘‘sen’’ diye seslenesim geliyor, son kalanlara verilen değerden. Ama her

Aradan (bunca) yıl geçti… Abartma değil ama biz çocuk tiyatrosu konusunda bir arpa boyu yol gitmedik; bugün de masal dünyasının tekerlemelerini aşamadık. Biz hükümetin tiyatroya önem vermesini, Maarif Nezareti’nin benimsemesini istiyorduk. Ancak o zaman tiyatro bir eğitim kurumu olarak toplum yaşamındaki gerçek yerini alacaktı. Ben o kanıdayım ki her mahallede bir çocuk tiyatrosu, her ilde bir gençlik tiyatrosu kurulmadıkça siz isterseniz bin bir kalkınma planı yapın, o planları uygulayacak aydın genç bul

Bu kitapta aşkın ve sevginin psikolojik analizini, gücünü bunun yanında güven, aldatma, kıskançlığın analizini yazdım. Aşk duyguların temelidir. Duyguların en güzeli ve en yücesidir aşk. İnsanı insan seviyesine çeker. Âşık olan insan korkunun her çeşidini unutur. Âşık insan kötülük düşünemez, plan kuramaz, hainlik yapamaz, baktığı her yerde ve olayda sevdiğini görür. Duyduğu her seste, her kıpırtıda aşkı kanıtlanır. Dünyayla bütünleşir.. Kadın ile erkek arasında yaşanan bir duygudur aşk ve kökleri çok

Ve yine derler ki... Dünyanın unutulmuş o tarihinin önemli bir bölümünde, bugünkü Pasifik Okyanusu’yla Atlas Okyanus’unun üzerinde birbirinden verimli, birbirinden güzel iki büyük kıta vardı. Bunlardan biri Lemurya (MU), diğeri de Atlantis’ti. İkisi de günümüz bilim ve teknolojisinin çok ilerisindeydiler. Ve dünya egemenliğini tek başlarına ele geçirmek için birbirleriyle çılgınca, tehlikeli bir yarış içindeydiler. Bir de ikisinin karasularının tam kesiştiği yerde, yine onlar kadar güzel ve verimli m

‘‘Ceza dedim de okuduklarımdan beni en çok etkileyen Medusa Tanrıçası idi. Apollon tarafından tecavüze uğradığı yetmiyormuş gibi kötü bir kadına evrilir hemcinsi Athena tarafından. Saçları yılana dönüşür, gözleri bakanı öldürür. Lilith’den bile masumdur oysa Medusa. Yılan başlı olmadan önce de güzeller güzeli bir kızdır. Gördünüz mü bizim romantik bulup eğlenerek okuduğumuz mitolojinin zalimliğini. Durun durun! Soğutmayayım hemen sizi bu söylencelerden. Bu efsanelerden bir tanesi var ki pes dedirtiyor

Yaşamını değiştiren -kendi deyimiyle berbat eden- olayların başladığı o güne değin hep korktu Haşmet, korkarak yaşadı... Herkesten, her şeyden korktu. Canlı cansız, büyük küçük, güçlü güçsüz her şeyden ve herkesten... Çağlayanın sesinden, gök gürültüsünden bile. Rüzgârın uğultusundan, ateş üstündeki çaydanlığın homurtusundan bile. Ta uzaklardan gelen vapur kampanasının sesinden, tren lokomotifinin kalkış çığlığından bile. Komşu ninenin horultusundan, nezleli ablanın hapşırığından bile... Her şeyden, he

Bu kitabı rafta gördünüz. Elinize aldınız. Şu anda merak ederek arka kapağa bakmaya başladınız. ‘‘Ben bu kitabı neden almalıyım?’’ sorusuna cevap arıyorsunuz, değil mi? Ben size yardımcı olayım: Üzülerek söylüyorum. Bu kitapta, cafcaflı yemek ve meze fotoğrafları bulamayacaksınız. 100 gram ondan, 50 gram bundan gibi reçetelerle de pek fazla karşılaşmayacaksınız. Şimdi bu satırları okuduktan sonra; o zaman ben bu kitabı almasam da olur, diye mi düşündünüz?

Hikâye, kısmen Andromeda Galaksi’sinde yer alan Pozytrone isimli gezegende, kısmen de Dünya’da cereyan eder. Pozytrone gezegeninde yaşayan ırk, beşinci boyut varlıklarıdır. Pozytronelular, daha önceki tüm yaşamlarını hatırladıkları gibi, kıyametin kopacağı tarihi de kesin olarak bilmektedirler. Son zamanlarda bu durum en büyük gündemleridir; zira tüm evrende ve tüm boyutlarda kopacak olan kıyametin başlamasına sayılı günler vardır. Bilgilerine göre, kıyamet esnasında Zoldar isimli altıncı boyut varlığı