Her şey hikâyenin konusu olabilir. Nihayetinde insan bir hikâyedir. İnsanın yaşamına dâhil olan her şey hikâyedir başka bir deyişle. Ayşe Ay, bunu iyi yapanlardan. Yazı olmasaydı, iyi bir hikâye anlatıcısı denilebilirdi onun için. Çünkü şiirden besleniyor. Okuyucusunu hikâyenin içine davet ederken fısıltı ile şiirler okur onun kulağına. Ama şiirselliğe kaçma kaygısı da duymuyor. Yaşamı canlandıran bütün zıtlıkları bir arada göstermeyi de ihmal etmez. Yaşamı bütün renkleriyle gösterir okuyucusuna. Anadolu’yu

İnsanın, toplumdaki izdüşümü ile arasındaki ilişkiyi her fırsatta okurların önüne sunan Muhammet Erdevir’den yepyeni bir kitap… Lav Denizindeki Ada’da diyaloglarla; Çoğul Soru’da imgelerle insanı insana hatırlatan Erdevir, Suların Aynası’nda bu sefer anlatının önündeki bütün engelleri kaldırıyor. İnsanın bağıntılı olduğu her mefhumu derinlemesine zikreden, bireyin zayıflığındaki kuvveti siz değerli okurlara sunan Suların Aynası, Muhammet Erdevir’in Mavi Gök Yayınları etiketli üçüncü kitabı olarak sizlerle b

Türk demokrasi tarihinin ilk tartışmalarından biri 111 yıl sonra ilk defa yayında. Değişmeyen tek sorunun, ‘‘Kime rey verelim?’’in ilk kez gündeme geldiği 1912 Seçimleri, özellikle Türk Demokrasi Tarihi nazarında bakıldığında günümüzdeki birçok sorunun ‘‘ilkler’’ini teşkil etmektedir. Pervasız propagandaların, kutuplaşmanın ve neticesinde ortaya çıkan fanatik tavrın ilk kez deneyimlendiği 1912, bugüne kadar mebusların gözünden ele alınmış ve bir kalıp içerisinde tutulmuştur: ‘‘İttihatçıların halkı bask

Özkan Kaya’nın şiir karakterindeki en baskın yanlardan ilki epik izlenimdir. Sözcük tercihleri ve imgeleriyle bunu belirginleştirir. İkincisi ise toplumsal duyarlıklarından doğan öfkedir. Bu doğrultudaki şiirlerinde anlamı açıyor ve sözü sivriltiyor.

Büyük Britanya İmparatorluğu 20 Yüzyıla çok büyük jeopolitik hırs içinde girdi. Yükselen Almanya, batıda Fransa doğuda Rusya ile iki cephede dizginlenmeli, Osmanlı parçalanmalı, Pax Britannica sürdürülmeliydi. Birinci Dünya Savaşı bu nedenle kaçınılmazdı. Ancak Türklerin bu savaşta direneceği ve savaşın planlanandan 2 yıl daha uzayacağını hesaplayamadılar. Türk cephelerinin Çanakkale ve Kut ül Amare’de güneşin batmadığı imparatorluğun askeri güçlerine attığı okkalı tokatlar sadece Anglosakson gururunu k

Hürriyet, Adalet, Müsavat: bir devrin parolası. Memleketini düştüğü vahim durumdan kurtarmak isteyen çalışkan, azimli ve serdengeçti “Genç Türkler”in bazen sürgün, bazen mahpus bazen idam cezası almaları ile sonuçlanan taleplerinin kısa ve öz listesi. Tıbbiye ise yalnızca kahraman Türk hekimlerinin yetiştiği bir mektep değil, sıralarında evrak-ı muzırraların, tehlikeli vatan ve hürriyet şiirlerinin, garba meydan okuyan şarkı ayağa kaldıran keskin mecmua makalelerinin eller ile çoğaltıp gizlice dağıtıldığ

" "annem aynaları perdeyle örterdi perdeleri camla camları zamanla… yanağımı benimle öperdi bazen yanağımdaki ruj izine bakın biraz da" Ödülsüz, tam da uzun süredir şiir işlerinin hem yeraltındaki hem yerüstündeki sahasında emek sarf eden bir şairin kitabı. Sapasağlam kontrastlar üzerine inşa edilmiş şiirleri eli kanlı bir katilin mi, ak sakallı bir bilgenin mi, yeni doğmuş bir bebeğin mi, yoksa bir matematikçinin mi kaleme aldığını fark edemeyecek, Uğur Ergün’ün bu ilk kitabında hiç beklemedeğiniz y

Yugoslavya’da yaşayan Türk ve Müslümanların milli ve manevi değerlerini korumak amacıyla Makedonya’da kurduğu Yücel Teşkilatı'ndan 4 genç; Şuayb Aziz, Ali Abdurrahman, Nazmi Ömer ve Adem Ali, sosyalist Yugoslavya yönetimi tarafından "casus ve terörist" olmakla suçlanarak 27 Şubat 1948'de kurşuna dizilirken, tutuklanan onlarca Yücelci ise ağır cezalara çarptırılarak Yugoslav hapishanelerine atılır. Yugoslavya'da Türklere yönelik baskılar neticesinde yüzbinlerce Türk, ata topraklarından anavatanlarına hic

“Ortada bir oyun var, birileri düğmeye bastı. Sonu pek de hayırlı olmayacak işler böyle başladı. Bizler de bilmeden oyunun kahramanı olduk. Her yaptığımız hareket bir anlam kazandı.” İki aynayı birbirlerine bakacakları şekilde tutarsanız sonsuza dek sürecek bir döngüyle karşılaşırsınız. Üç aynayı doğru açılarla karşı karşıya koyarsanız ise bu döngüde sonsuza dek kendinizi ararsınız. Geniş bir salon ve profesyonel bir organizasyon. 3 gruptan 6 adayın bulunduğu, Türkiye’yi temsil edecek 2 yazarın jüri

Bilimkurgu ve fantastik edebiyatın öncüsü H.G. Wells tarafından, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kısa bir süre kala kaleme alınan bir barış çağrısı: Yeni Dünya Düzeni. Parsellenmis ve hasta beyinlerin kontrolüne girmiş dünyada halklar için huzur ve barış tesis etmenin yegâne çaresini sunan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin hazırlandığı sıralarda sıklıkla başvurulan Yeni Dünya Düzeni’nde Wells; dünyanın, bütün dünya vatandaşlarının müşterek malı olması yolunda ifade özgürlüğün

Paşazâde, bey soylu ve üst tabakadan, aristokrat kesiminden onlarca bürokratın, ömürleri boyunca yüklendiği sorumluluğu ve faaliyetleri; Edirne’de ortalama altında gelire sahip bir ailenin çocuğu olarak doğduğu, bir suikast kurşunu ile gözlerini yumduğu kısacık hayatına sığdıran dev bir devlet adamı: Mehmet Talât Paşa. O içinde bulunduğu Cemiyetlerin, yerleştiği ideolojik ve sosyal mahfillerin, arkasını dayadığı Türk milliyetçiliğinin, içinden biri olarak asla kopmadığı ve farklılaşmadığı halkının, olaylar

"Adımlarını sayma çocuk, Hesapsız bir iyilik gibi düşünmeden attığın Düzensiz adımlarını sayma İnsan hep uygun adım koşar kalabalıklara Marşlara, kongrelere, ATM’lere, maçlara Oysa kendi kalbine doğru çıktığı yolculuğa Yalnız senin uygunsuz adımlarınla Bir gün bu fenâda yolculuğun bittiğinde O adımların taşıyacak seni Allah’a" Yirmibirinci yüzyılın bitmek üzere olan bu ilk çeyreğinde akla, vicdana ve ruha sahip bütün insanların yaptığı sorgulamaların bir kitapta vücut bulmuş hâli Uygunsuz Adım. M

Osmanlı devletinin son yılları, Millî Mücadele dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin erken yılları çok kıymetli fikir ve eylem insanları yetiştirdi. Bilhassa devrimden sonra yeni bir ülke kurma sürecinde bu kişilere önemli görevler düstü. Nitekim pratiğe dökülen politikaların hazırlanması kadar, uygulananlara meşruiyet kazandırılması da önemliydi. Türk modernleşmesinin ihtiyaç duyduğu fikirsel zemini Kemalizm adı verilen düsünce sistemi sağlamaktaydı. Bu bağlamda devrin müellifleri, büyük oranda, kendilerini bu

Hatice Kübra Öktem, şiirlerinde çocukluğa ve kadınlığa dair bütüncül bir bakış sunuyor. Bu bütüncül bakış; günlük ayrıntılardan, yaşanmışlıktan, duygularda iz bırakmış anılardan beslenerek kadını ve yaşamı kuşatan bir atmosfere dönüşüyor onun kaleminde. Bu şiirlerde vücut bulan anlatımcı tavır lirik sorgulamalar, özgün imge ve söyleyişlerle okuru şaşırtıyor. Toplumsal dayatmalara itiraz eden güçlü ve protest bir yönü var bu şiirlerin. Küçük ayrıntı ve duyarlılıklardan hareketle gelişen bu itiraz tonu Hatice

Kültür, sanat ve edebiyat dünyasına yeni bir soluk getirmek amacıyla yola çıkan Mavi Gök dergisi üçüncü sayısıyla okurlarını selamlıyor. Sanatı ve kaliteyi önceleyen ve daima bunu ilke edinecek olan Mavi Gök’ün üçüncü sayısı da yine dolu dolu. Bu sayımıza eserleriyle katkı sunan Füsun Menşure, Serhat Çıtak, Sumorsu, Aral Kontoğlu, Kala Medusa, Tesadüf Özlem Demir, Selen İpek, Mehmet Salih Manaz, Fadıl Oktay, Luset C. Besalel, Lanetlenmiş Adam, Sephrenia, Bülent Ekşi, Berna Ekinci, Güray Tezer, Juliette B

Kültür, sanat ve edebiyat dünyasına yeni bir soluk getirmek amacıyla yola çıkan Mavi Gök dergisi ilk sayısıyla okurlarını selamlıyor. Sanatı ve kaliteyi önceleyen ve daima bunu ilke edinecek olan Mavi Gök’ün ilk sayısına eserleriyle katkı sunan Arya Sarıkan, Berna Ekinci, Bülent Ekşi, Çiğdem Erben, Deniz Simay, Füsun Menşure, Gülhan Meriç, Güray Tezer, Hayati Sönmez, Juliette Baikoğlu, Kala Medusa, Luset C. Besalel, Mehmet Salih Manaz, Orhan Haşim Elmalı, Özgür Billur, Reyhan Kuvel, Robert Demirel, Selam

Kültür, sanat ve edebiyat dünyasına yeni bir soluk getirmek amacıyla yola çıkan Mavi Gök dergisi ikinci sayısıyla okurlarını selamlıyor. Sanatı ve kaliteyi önceleyen ve daima bunu ilke edinecek olan Mavi Gök’ün ikinci sayısı da yine dolu dolu. Bu sayımıza eserleriyle katkı sunan Arif Dülger, Berna Ekinci, Çiğdem Erben, Deniz Simay, Fadıl Oktay, Füsun Menşure, Gülhan Meriç, Güray Tezer, Halil Ayyıldız, Hande Gazey, Juliette Balkoğlu, Kala Medusa, Lanetlemiş Adam, Luset C. Belase, ,Mehmet Ali Kalkan, Mehme

Kendisine irade atfettiğimiz “millet” topluluğu organik bir bütün müdür? Bir insan topluluğunun ortak iradesinin ortaya çıkardığı sonuç nedir? Milletin iradesine dayanan bir iktidar, yalnızca bu sayede meşru olabilir mi? İnsanlık tarihini mukaddesatın tarihinden ayrı okuyabilmek pek mümkün değil. Zira kişilere, sembollere, metalara ve kavramlara binlerce yıldır kutsiyet nispet eden insan toplulukları, bu kutsal değerler adına binlerce kez birbiri ile savaşarak içinde bulunduğumuz zaman dilimine vardı. Ve ni