Siyonizmin gerçek çehresi çok çirkin ve necistir. O, bu yüzden insanın karşısına olduğu gibi çıkma gücüne sahip değildir. Tıpkı şeytan gibidir. İnsan, haktan haberdar olmasa bile eğer fıtratını zulümle ve nifakla yitirmemişse şeytanı gördüğü anda onun kendisinin düşmanı olduğunu anlar ve hemen onu taşlamaya başlar. Siyonizm de böyledir. Yüzlerce yıldır şeytani yüzünü saklamak zorunda kalmıştır. Son asırda resmi olarak siyonist rejim şeklinde ortaya çıktığında ise doğudan batıya bütün “insanların” ve insan k

Geceye Karşı Tedbirli Olmak İyidir. Gece Her Türlü Kötülüğü Barındırabilir İçinde. Ama Gündüz Bazen Daha Tehlikelidir. Gündüz, Rahatlığı İle Seni Esir Alır Ve Tedbirini Elden Bırakmana Neden Olur. Gündüz, Senin Aynada Kendini Gördüğün Andır. Konuşanın, Anlatanın, Yol Gösterenin, Yolda Gidenin Sen Olduğunu Sandığın Andır. Seni Seraplar Dünyasına Hapseder Ve Sen Gördüklerini Gerçek Zannederken Elinde Olanı Alır Gider. Bu Yüzden Gizlenenden Korktuğun Kadar Gözünün Önünde Olup Gözüne Perde Çekenden De Kork. Ona

Devrim bir kökten dönüşüm ve değişim hareketidir. Bir yeniden doğuş, yeniden yapılanma, yeniden meydana inme çabasıdır. Gerilemenin durdurulması, savunma pozisyonundan (iyiye, güzele, hakka ulaşma amacıyla) saldırı pozisyonuna geçiş durumudur. Önceki hali tamamen ortadan kaldırış iradesidir. Bu hem bireysel hem de toplumsal anlamda geçerli bir durumdur. Devrim çoğu zaman yanlış anlaşıldığı biçimde sadece toplumsal geçerliliği olan bir olgu değildir. Bir toplumda eğer devrim gerçekleşmişse bu devrimin önceli

Devrim bir kökten dönüşüm ve değişim hareketidir. Bir yeniden doğuş, yeniden yapılanma, yeniden meydanainme çabasıdır. Gerilemenin durdurulması, savunma pozisyonundan (iyiye, güzele, hakka ulaşma amacıyla) saldırı pozisyonuna geçiş durumudur. Önceki hali tamamen ortadankaldırış iradesidir.Bu hem bireysel hem de toplumsal anlamda geçerli bir durumdur. Devrim çoğu zaman yanlış anlaşıldığı biçimde sadecetoplumsal geçerliliği olan bir olgu değildir. Bir toplumda eğerdevrim gerçekleşmişse bu devrimin öncelikle o

Devrim, asırların suskunluğuna karşı atılan bir çığlık,tehditlere karşı bir meydan okuma, yağmur gibi yağan zulmekarşı bir isyandır. “Yakında nasıl bir inkılapla yıkılacaklarınıgörecek olan” (Şuara 227) zalimlerin idam fermanı, mazlumların sırtları üzerinde yükselen sarayların yıkım kararıdır.Ve her eylem gibi devrim de bir faile ihtiyaç duymaktadır.“Dağlara yüklense onları paramparça edecek” (Haşr 21) buemaneti ise ancak kendi içinde kendileriyle olan savaşı kazananlar yüklenebilecektir ki bu “insanlar” va

“Yalnız Allah’a kulluk etsin diye yaratıldığının” (Zariyat56) bilincinde olan devrimci açısından ibadet çok farklı bir manataşır. O, “namazını, ibadetlerini, hayatını ve ölümünü âlemlerin Rabbi olan Allah’a” (Enâm 162) adadığı için elde ettiğikulluğu onu özgürleştirir. Hayatının bütününü ibadet ile ge-çirme bilinci ona şahsiyet kazandırır. Allah’tan c.c gayrısınıilah edinmeyi reddettiğinden dolayı ne kendi nefisine ne detoplumun nefsi olan zalimlere boyun eğmez. İlim veya bilimdahi onun nazarında araç olmak

Kendi Terim Ve Kavramlarına Sığınan Ve Bu KavramlarıKullanmaktan Çekinmeyen Devrimci, Düşmanın Onu İçineÇekmeye Çalışacağı Komplekslerden, Başkalarına BenzemeTehlikesinden, Zamanla Halka Yol Gösterici Olmasını SağlayanFarklılığını Yitirmekten Ve Köleleşmiş Aydın Olmaktan Muhafaza Olacaktır. Böyle Bir Devrimci İnancını O İnancın Terim VeKavramları İle Savunurken Bunların Gerektirdiği Eylemleri DeYerine Getireceğinden Veya Bu Terim Ve Kavramlar Ona Bu Sorumluluğu Yükleyeceğinden “Kitap Yüklü Merkep” (Cuma 5)O

Bugün insanların neden koyuna, kurda, yılana, domuza vs. dönüştüklerini anlamak için masallara bakmak gerekir. Hemen hemen her masalda cadı, büyücü veya zalim kral olarak tanımlanan bir kötü vardır. Ve o kötü, insanları efsunlar, insanlıklarından çıkarır. Ve her masalda insanlar ancak o cadı veya büyücüden kurtulduklarında “insanlıklarına” kavuşurlar. Bundan dolayı büyülenmiş olanlara masallarda çok fazla eleştiri olmaz. Onları büyüden kurtarmak için büyücü hedef alınır. Ama bu bilinç öyle bir verilir ki bi

Hacı Kasım en az on kez kuşatma altına alındı. 50 binden fazla Suriyeli halk gönüllüsünün savaştığı Halep operasyonunda, on, on iki gün sıkı bir kuşatma altındaydı. Daha sonra kuşatmadan kurtuldu. Nereye gitse, neticesi ilerleme ve zafer oluyordu. Yalnızca halk tehlike altındayken onun çehresinde endişe okunuyordu. Fua ve Kferya’da 20 binden fazla insan Işid tarafından kuşatma altına alınınca, defalarca ağladı. Onları kurtarmak için çok çaba harcadı ve neticede onları kurtarmayı başardı. Sadece sivil halkın

Ömür boyu ezadaram Eşgin ile baxdavaram O gün sene intizaram Öldüğümde gelsen Hüseyn Seni görüp ölsem Hüseyn Sen peygamber emaneti Eli Heyder şehameti Bibi kevser kerameti Eşg-i cana derman Hüseyn Ey Kur’an’a gurban Hüseyn

Ömrünü Ehl-i Beyt sevgisi üzerine kurmuş olan şair Merhum Kerbelai Hüseyin Yalçın’ın kalbinden mısralara dökülen Ehlibeyt konulu şiir ve mersiyelerin öğrencisi yasin Karaduman tarafından kitap haline getirilmesiyle Hz. Peygamber ve Evlatlarını sevenlerin istifadesine sunulmuştur.

Ehlibeyt (a.s) gibi zengin, şaibesiz, güvenilir, ilâhî ve Nebevî referanslara mazhar olan, ümmet Sorular ve Fetvalar için Nuh’un gemisi ve dalaletlerden korunma güvencesi olarak tanıtılan bir kanal ve kaynağa sahip olmalarıdır. Rabb’ül-Âlemin’e bu eşsiz lütuf ve nimetinden dolayı sonsuz hamdüsenalar olsun. Bu nurlu mektebin zamanımızda yetiştirdiği büyük müçtehit ve mercilerden birisi de “ Seyyid Ali Hameneî’dir. Ayetullah Hameneî, fıkhî meseleler, özellikle çağımızın öne çıkardığı soru ve sorunlar hakkında

Bu kitap aslen “şehadeteynden” sonra söylenen “eşhedu enne Aliyyen Veliyullah” sözünün dinde, ezan ve kametteki yerini ortaya koymaktadır. Bu sayede İmam Ali’nin (a.s) ve Ehl-i Beyt’in makamının ve faziletinin anlaşılmasına yardımcı olduğu gibi Ehlisünnet ile Şiilik arasındaki meşhur farklardan birine de delilleri ve kaynakları ile ışık tutmaktadır. Bununla beraber İmam Ali’nin (a.s) hayatı, usul-u din, füru-u din, toprağa edilen secde vs. gibi önemli bahislerde de kaynaklara dayanarak kısa bilgiler ver

"Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." Ahzab Suresi 33. Ayet "Ben size iki emanet bırakıyorum. Bunlardan her biri diğerinden büyük olup bereket ve etkisi gökten yere bir ip gibi uzanan ilahi nizam olan Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beyttim'dir. Bu iki şey kıyamet günü havuz başında bana gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır. Bu iki şey hakkında bana nasıl uyacağınıza dikkat edin. Resulullah (s.a.a.)

Emperyalistlerin "yaratıcı kaos" çıkarımının ürünü tekfirci hareket deneysel gelişme süreçlerinden geçerek her defasında farklı görünümler aldı ve kullanıldıkları ülkelerde kaotik ortamın yaratılmasına hizmet etti. Onları kullanan batılı emperyalistlerin ajandalarına dayalı olarak eylemli gelişim gösterdikleri somut bir gerçek. Güncelde Suriye, Irak ve Yemen'deki örgütsel varlıkları emperyalistlere rağmen değil, onların teşviki ve yönlendirmesiyle oldu. Suriye krizinin yoğunluk kazandığı verili dönem içinde

Hayatın kırağında umuda çiçek açmaktır, bütün mesele...

Bu kitaptaki sözler ilim sahibi bir kimsenin sözleri değildir. Bu kitap bir alimin veya alanında uzman bir kişinin kaleminden cari olmamıştır. Asla kendimi herhangi bir ilmi mecrada yeterli görmemekteyim. Kitabımın da okurlara ilmi açıdan bir artı sunacağını zerre düşünmemekteyim. Peki o halde bunları neden yazdım? Ne sıfatla ve hangi cüretle karşınızdayım? Yalnızca tek bir sıfatla karşınızda bulunuyorum. O da sizin de teveccühünüz olduğu takdirde "kardeş" sıfatıdır. Kitabın içeriğine gelecek olursam; iç

Geldim yoktun, kapın kapalı penceren boştu Geldim yoktun, camdaki buğu kelebekcesine uçmuştu Geldim yoktun, eşikteki anahtar belli ki, kaybolmuştu Geldim yoktun, döndüm gecenin koynuna