Tarihî kaynaklar, günümüzdeki anlamı ve kullanımıyla komando birliklerinin İkinci Dünya Savaşı ile ortaya çıktığından söz etmektedir. Bu açıklama, komando birliklerine neden ihtiyaç duyulduğundan zaman içinde bu ihtiyacın nasıl karşılandığına kadar pek çok soruyu akla getirmektedir. Bu soruların doğru cevaplarının bulunabileceği bir kaynağın olmaması, tasnife tabi tutulmayan ve referansları genelde duyuma dayalı internet açıklamaları, meraklıların kafasını büsbütün karıştırmaktadır. Bu karışıklıkların önüne

Hayatımdan Parçalar (Çanakkale`den İstiklal Harbi`ne Harp Hatıralarım)

AZİZEM Çanakkale Şehidinden Hanımına Mektuplar

Jeopolitik vizyon geliştirmek, jeostratejik plan yapmak ve uygulamak için mutlaka, ekonomik, finansal, teknolojik ve askerî güçle desteklenen kurumsal “jeopolitik akla” ihtiyaç vardır. Günümüzde, ABD’nin korumaya çalıştığı kurallara dayalı dünya düzeni yerine yeni bir düzen kurulması gündemdedir. Bu nedenle, küresel coğrafyada Atlantik, Asya- Pasifik ve Avrasya güç merkezleri arasında, küresel dengeleri değiştirebilecek ve tarihin yönünü belirleyebilecek mücadele gerçekleşmektedir. Batı’da, “büyük gü

Tarihte ilk olan şeyler ve bunların emektarı insanlar her zaman hatırlanmayı hak ederler ve asla unutulmamalıdırlar. Bununla beraber, konu ‘ilkler’ olunca kişi, kurum ve milletlerin ilk oldukları iddiası, bunların hangisinin doğru olduğunu ya da olayın tarihini belirlemeyi güçleştirebiliyor. Aynı olaydan değişik kaynaklarda, farklı özne veya tarih olarak bahsedilmesi de hiç şüphesiz ayrı bir zorluk. Öte yandan gözden kaçan, dağınık, eksik ya da tek yönlü ele alınmış tarihî gerçeklere ulaşmak kadar eld

Cephelerdeki üstünlüğü kaybetmeye başlayan Osmanlı Devleti, askerî teşkilatının çağın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kaldığının farkına vararak askerî teşkilat ve eğitim sistemi üzerinde birtakım düzenlemelere gitmiştir. Dikkatini çevirdiği Batı askerî teşkilatı esas aldığı bu düzenlemelerde Sultan Abdulmecit’in iradesi ile 1845 yılında “erkânıharp” subayı yetiştirilmesine karar verildiği bilinmektedir. Osmanlı askerî teşkilatında “erkânıharp” sınıfının ortaya çıkmasına vesile olan bu hamlenin arkas

Günümüz İran’ındaki Fars eyaletinin bulunduğu coğrafyadan doğarak genişleyen devletin adı Batılı komşuları olan Yunanlar tarafından “Persia/Persis” olarak anılmış, burada yaşayan halka da “Persialı/Pers” denilmiştir. Bugünkü İran coğrafyasından çok daha geniş bir alana yayılan ve içinde farklı etnik kimlikleri barındıran Pers İmparatorluğu’nun genişlemesinde ve bir arada kalmasındaki en önemli unsurlarından biri hiç şüphesiz askerî teşkilatıdır. Geçmişte kurulan büyük medeniyetlerin askerî teşkilatını

Zamanla orduların asker sayılarında görülen artış, birliklerin sevk ve idaresinde birtakım düzenlemeleri zorunlu hâle getiriyordu. Yaşanılan çağın değişimine ayak uyduramayan, ihtiyaçlarına karşılık veremeyen bir ordunun ayakta kalabilmesi mümkün görünmüyordu. Tehlikenin farkına varılmış ve birtakım tedbirler alınmışsa da yapılanlar yeterli olmamıştı. Yeni bir yapıya ihtiyaç olduğu aşikârdı. Gözler Batı’ya çevrilmiş, dikkatler yeni modeller üzerine yoğunlaşmıştı. Böyle bir ortamda bugün adına “kurmay subay”

Bu kitap, Osmanlı İmparatorluğunda neredeyse kimse uçağın icat olduğunu bilmezken pilot olma hayalinin peşinden Fransa, İngiltere ve Almanya`da pilot eğitimi alan Mehmet Ali Kurçer`in gerçek yaşam öyküsüdür. Ülkemize yeni uçaklar kazandırmak için defalarca Almanya`dan uçuş yapmış, bu uğurda Bulgarlar`a esir düşmüş olan bu kahraman Pilotumuz Balkan Savaşlarından, Çanakkale`ye, Kut ül Amare`ye kadar bir çok savaşta ülkemizi savunmak için verdiği mücadelede iki büyük uçak kazasında bir çok yetisini yitirmesin

`Denizi kokla, havayı hisset... Bırak ruhun ve canın uçsun sırlara...` Van MORRISON Okyanuslara Doğru, denize ve gökyüzüne yani İki Mavi`ye, gönül vermiş, 15 yaşından itibaren denizin tuzunu, havanın nemini ve rüzgârın her hâlini hem denizde hem havada hissetmiş bir Bahriyeli ve Deniz Havacı`nın, denizcilik ve bahriye tarihine dair konuları ele aldığı bir kitap. Kitabı okurken denizin insan ve medeniyet hamurunu nasıl yoğurduğu üzerine düşünecek, dünya ve Türk denizciliğinin geçmişten günümüze olan seyrüsef