İslam tarihinde tıpkı Hıristiyanlık ve öbür dinlerde olduğu gibi din adına cinayet işleme ve katliam yapmak doğrudan doğruya kâfirleri Allah adına cezalandırma olarak görüldü. Bunu Allah’a ve onun dinine hizmet biçiminde gören dinbaz zalimler yaptıklarıyla Allah’ın hoşnutluğunu kazanıp sevaba girerek cennete gitmeyi hedefledi. Bu yolda nice canlara kıyıldı. Ebu Zer, Hz. Ali, Hucr, Hz. Hüseyin, Ebu Hanife gibi “Allah dostları” Allah adına katledildi. Cemel’de, Sıffın’da, Kerbela’da, Harre’de, Zenc başkald

Araştırmacı yazar Rıza Zelyut, geçmişten günümüze islamın kimler tarafından nasıl yozlaştırılıp istismar edildiğini irdeliyor. Din ve siyaset konularının çok boyutlu ve karmaşık tartışmalarına açıklamalar getiriyor. Türkiye'ye gerçek İslam diye dayatılan Arap islamının gerçek yüzünü gösterip bunun sorumlularını açıklıyor. Bu eser, dinin siyasallaştırılması sürecinin derin tarihini ve günümüzdeki yansımalarını gözler önüne seriyor. Eserin sonunda, ünlü düşünürlere ait siyasi metinler yer alıyor. İslam d

Selçuk Arslan, zora soyunmuş. Önce medyanın görev sorumluluklarını, evrensel anlamda araştırıp, ortaya koymuş sonra da doğru olanı yaparak, belli alanlara ve konulara odaklanmış. Abbas Güçlü Kimi zaman güdümlü medya, kimi zaman baskı altındaki medya ve kimi zaman taraflı medya olarak adlandırılan medya sektörünün toplumu ve bu toplumu oluşturan bireyleri siyasal iktidarın güdümünde etkileyebildiği gerçektir. Ayrıca medya siyasal iktidarın faaliyetlerinin halk ve bireyler nezdinde meşruluk kazanmasını sağlam

"Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir." "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenıneye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." "Dünyada hiçbir nıilletin kadını 'Ben Anadolu Kadmından fazla çalıştım. Milletiııü kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim!' diyemez..."

Mustafa Mıstıkta birçok oyun, masal, doğa ve dil tekerlemesi bulacaksınız. Çocuğun anadil bilincinin gelişmesinde, okumayı ve belleği yetkinleştirmede önemli bir işlevi olduğuna inandığımız bu tekerlemeler, hiç kuşku yok ki çocuğun arkadaşlarıyla ve doğayla ilişkisini şiirsel yansımaları olarak da önemli birer folklor ürünüdür. Türkçemizde ilk kez böyle bir kitapta toplanan bu tekerlemeleri ilginç bulacağınız kanısındayız.

Yeryüzünde kaç dil vardır ki bin yıldır yasaklı olsun ama yine de dimdik ayakta kalabilsin! Yeryüzünde kaç dil vardır ki bin yıl devlet dili yapılmasın; okula, ibadethaneye sokulmasın ama yine de dimdik ayakta kalabilsin! Yeryüzünde kaç dil vardır ki doğrudan doğruya konuşanların bir bölümünce bile dışlanmaya çalışılıp yetersiz ve yoksul sayılsın ama yine de dimdik ayakta kalabilsin! Yeryüzünde kaç dil vardır ki kutsal sanılan bir başka dilin saldırısına uğrasın ve bu saldırıdan ağır yaralar alsa da dimdik

Osmanlı’da Oğlancılık adlı bu kitap, Osmanlı tarihinde şimdiye kadar gizlenen çok önemli bir sapmayı irdeliyor: Esircilik ve devşirmecilik üzerinde yükselen oğlancılık (gulamparelik/lutilik)… Araştırmacı Rıza Zelyut yeni arşiv belgeleri ışığında bu konuyu bütün yönleriyle ele alıyor.  Oğlancılığın tarihi ve kültürel kökenleri nelerdir?  Kutsal kitapların oğlancılığa yaklaşımı nasıldır?  Oğlancılık ile kadının değersizleştirilmesi arasındaki ilişki nedir?  Hangi Osmanlı padişahları oğlanlar içi

Bugün Türkiye’yi, seçilmişler değil Nakşibendi-Halidi tarikatlar yönetiyor. İskenderpaşacı, İsmailağacı, Menzilci, Süleymancı, Işıkçı, Nurcu vb. değişik adlar altında boy gösterseler de aslında tek örgütler. Bu örgütlenmenin tek şeyhi ve o şeyhin de tek halifesi var: Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan… Halidiler 1925’te Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan etti, 1930’da Menemen’de başkaldırıldı. 1945’ten sonra yavaş yavaş iktidara taşındı. 2002’de kurulan AKP hükümetindeki 25 bakandan 19’u tarikattandı. Ne

Beyin, kalp Göz, kulak, burun, ağız Eller, ayaklar, kemikler Mide, ciğerler, bağırsaklar… Dışkı! Kıyamet kopacak derler ya! İşte asıl kıyamet “insanın” yaradılışı ile başlar… Doğanın “kanunu” kendini hâkim kılar… Doğacaksın, Büyüyeceksin, Öleceksin… Tüm bunlar için “üremek, çoğalmak” gerekir. Üreyip üretildikçe Çoğalmak, azalmaya üstünlük sağlar… Çoğaldıkça; Sosyoloji, Felsefe, Psikoloji kendine yer bulur. Sonrasında da; İlim, Bilim, Sanat mecburiyeti doğar...