Durmuş'la süper ikili olmuştuk. Amacımız kötü insanları yakalamaktı. Durmuş gözlerini kıstı. Yavaşça etrafa baktı. Ardından kulağıma fısıldadı: - Suçlu garson. Onu yere çöp atarken gördüm. - İnsan çöp atıyor diye suçlanmaz. Daha büyük bir suçu olmalı. Kaşlarını çattı ve şöyle dedi: - Bak şimdi! Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir süvariyi kurtarır. Bir süvari bir haberi ulaştırır. Bir haber de savaşın sonucunu değiştirir. Mantıklıydı. Hemen bir plan yaptım. Amacım garson hakkında daha fazla

Bayram harçlığı için komşuları geziyorduk. Mahallemizde çok zengin bir aile var. Fazilet Teyzeler... Minik'le beraber Fazilet Teyzelerin evine doğru yürüdük. Kapıya vurduk, açan olmadı. Ben kapının demirleri arasından elimi sokup kilidi aradım. Ama ne yazık ki bulamadım. Siz deyin on dakika, ben diyeyim yirmi dakika kapıyı açmaya uğraştık. - Ben duvardan atlayacağım, dedi Minik. Duvardan önce o atladı, sonra ben. Bahçenin içinde bakınırken bir de ne görelim? Kulübesinde uyuyan bir köpek! Kalbim yerinde

Şiir yarışması düzenleniyordu. Buna katılmayı çok istiyordum. Ama iyi şiir nasıl yazılır bilmiyordum. Geveze Refik geldi yanıma. - Benim dayım şair. O her gece yatmadan önce ballı ayran içer. Bu yüzden müthiş şiirler yazıyor, dedi. Sonunda bulmuştum aradığımı. Ballı ayran içmek berbat bir iş, ama ünlü ve başarılı bir şair olmak için içmeliydim. O gece yatmadan önce ballı ayran içtim. Tadını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Berbattı. Hemen odama geçtim ve kaleme sarıldım. Ortaya bir şiir çıktı. Ama be

Özel yetenekli öğrenciler için sınav vardı. Öğretmenim beni katmadı. Daha doğrusu ilk başta katmadı. Ona çok etkileyici bir mektup yazıp sınıf defterinin arasına koydum. Mektubun sonunda da iki seçenek sundum: Yetenek sınavına gireceksin. EVET Yetenek sınavına elbette gireceksin. EVET Öğretmenim tercih konusunda fazla zorlanmadı. Seçeneklerden birini kabul etti. Ama sınav yaklaştıkça pişmanlık duymaya başladım. Keşke öğretmenimize o mektubu yazmasaydım. Ne güzel yaşayıp gidiyordum işte. Hem özel ye

Süper Selim dünyada taıyabileceğiniz en ilginç insanlardan biridir. Kendisi süper kahramandır ancak süper güçleri yoktur. Yanlış duymadınız , o doğaüstü güçlere sahip değildir. Peki , kötülerle nasıl mücadele ediyor dersiniz ? Tabi ki birbirinden harika icatlarıyla! Süper Selim , bilişim suçları uzamnı bir avukat olmasının yanı sıra aynı zamnada bir mucit. Yazıhanesinden gizli bir geçitle girilebilen teknoloji üssünde insanlığın iyiliği için çalışıyor. Ürettiği süper icatlarla suçlulara karşı var gücüy

Süper Selim dünyada taıyabileceğiniz en ilginç insanlardan biridir. Kendisi süper kahramandır ancak süper güçleri yoktur. Yanlış duymadınız , o doğaüstü güçlere sahip değildir. Peki , kötülerle nasıl mücadele ediyor dersiniz ? Tabi ki birbirinden harika icatlarıyla! Süper Selim , bilişim suçları uzamnı bir avukat olmasının yanı sıra aynı zamnada bir mucit. Yazıhanesinden gizli bir geçitle girilebilen teknoloji üssünde insanlığın iyiliği için çalışıyor. Ürettiği süper icatlarla suçlulara karşı var gücüy

Süper Selim dünyada taıyabileceğiniz en ilginç insanlardan biridir. Kendisi süper kahramandır ancak süper güçleri yoktur. Yanlış duymadınız , o doğaüstü güçlere sahip değildir. Peki , kötülerle nasıl mücadele ediyor dersiniz ? Tabi ki birbirinden harika icatlarıyla! Süper Selim , bilişim suçları uzamnı bir avukat olmasının yanı sıra aynı zamnada bir mucit. Yazıhanesinden gizli bir geçitle girilebilen teknoloji üssünde insanlığın iyiliği için çalışıyor. Ürettiği süper icatlarla suçlulara karşı var gücüy

Kitap hakkında: Dünyanın en ilginç süper kahramanı! Süper Selim dünyada tanıyabileceğiniz en ilginç insanlardan biridir. Kendisi bir süper kahramandır ancak süper güçleri yoktur. Yanlış duymadınız, o doğaüstü güçlere sahip değildir. Peki, kötülerle nasıl mücadele ediyor dersiniz? Tabii ki birbirinden harika icatlarıyla! Süper Selim, bilişim suçları uzmanı bir avukat olmasının yanı sıra aynı zamanda bir mucit. Yazıhanesinden gizli bir geçitle girilebilen teknoloji üssünde insanlığın iyiliği için çalışı

- Onunla tanışmaya hazır mısınız, diye sordu Bayan Ram. Onu açmak için tek yapmam gereken ismini söylemek. - Evet, diye bağırdı bütün Mucitler Takımı. Caleb hariç. O bir adım geri gitti. Bayan Ram robota döndü. - Hey Dost, Hubble Ortaokulu'na hoş geldin! - Dost, der demez, robotun büyük gözleri açıldı ve sağa sola giderek odayı taramaya başladı. Kulakları öne doğru eğildi. Gözlerini kırptı. Göz kapaklarından hafif bir tik sesi geldi. - Sizi tekrar görmek güzel Bayan Ram, dedi. Caleb yutkundu ve geriye

- Uzaylı istilası, diye bağırdı Caleb, masanın altına girerek. Dylan çantasından bisiklet kaskını çıkarıp kafasına taktı. - Bize silah lazım, dedi Sonja ve yakınındaki ahşap cetveli eline aldı. - Zikzak yaparak koşun! Işınla sizi yakalayıp uzay mekiğine almaları zorlaşır, diye bağırdı Antonio. En yakındaki kitaplığa yöneldi. Sonra sola doğru savrulup odanın arkasına koştu. - Kaçma zamanı değil, diye bağırdı Zoe. Resim çekmemiz lazım. Ayağa kalkıp çantasından telefonunu çıkardı. - Doğru söylüyor, dedi J

Bilim Merkezi'nden tiz bir çığlık sesi geldi. - Bu Bayan Ram'in sesine benziyor, diye bağırdı Zoe. Öğretmenin çığlığı onu panikletmişti. Kitap raflarının arasından hızla geçerek Bilim Merkezi'nin önünde durdular. Okulun kütüphanecisi ve öğretmenleri içeride ayakta duruyorlardı. İki öğrencinin aniden kapıda belirmelerinden ürkmüş gibiydiler. Bir adım geri çekilerek çocuklara masanın üzerinde duran şeyi gösterdiler. Zoe'nin kahverengi gözleri kocaman açıldı. - Bu bir... - Bu 3D yazıcı, diye araya girdi Ca

Size bir sürprizim var, dedi Bayan Ram öğrencilerine. Mucitler Takımı'ndaki on bir çocuk öğretmenlerine döndü. Bu çocuklar, öğretmenleriyle birlikte, okulun arka tarafındaki Bilim Merkezi'nde toplanıp bilim ve teknoloji konularında çalışmalar yapıyorlardı. Birbirlerine heyecanla baktılar. Bir sürprizden daha iyi ne olabilirdi ki? Masanın üzerindeki örtüyü kaldırdıklarında sürpriz ortaya çıktı. Bir sürü teknoloji malzemesi, bağlantı kabloları, uzaktan kumandalar, metal ray parçaları, dişli parçaları ve da

Anaokulundan beri aynı okula gidiyorlardı. Ama Mucitler Takımı'na katılana kadar o kadar çok ortak noktalarının olduğunu bilmiyorlardı. Yani bilime, teknolojiye ve yeni icatlara olan tutkularını... Ama bütün olayları bir dedektif gibi çözmeyi de başardılar. Nasıl mı? Tabii ki zekâlarıyla ve birbirinden ilginç icatlarıyla... Heyecan dozu yüksek, kafa çalıştırıcı, yürek hoplatıcı, sürükleyici olaylar, gizemler, keşifler bu seride...

Durmuş bazı zamanlar saçmalasa da çoğu zaman beni destekler. - Sence ben başarılı biri miyim, diye sordum. - Elbette başarılısın, dedi. Sen koskoca KAFADAN YUMURTA gazetesinin yayın yönetmenisin. Senin çıkardığın gazete cumhurbaşkanına bile gidiyor. Durmuş'tan aldığım gazla mahallede dolaşmaya karar verdim. Beş-on dakika gezindikten sonra parka girdim. Birden iki çocuğun, bir çocuğu dövmek üzere olduklarını gördüm. Yalan yok, önce korktum. - Hey bırakın onu, diye bağırdım. Birden durup bana döndüler.

Evde inek beslemeyi düşünecek kadar sütobur arkadaşım Minik, Sürekli bana gaz veren ama çoğu fikri fos çıkan Durmuş, Şakalarını derin dondurucudan çıkaran Geveze Refik, Dükkânı ünlü fotoğraflarıyla dolu ama kendisi ünsüz Berber Said Abi ... ... Kutuplardaki buzların erimesine sebep olan Garson Abuzer, Sürekli yanında balkabağı taşıyan esrarengiz adam, Bayramda sadece 1 lira harçlık veren Ömer Amca, Daha kimler kimler! Ve ne maceralar! Okudukça gülmekten yamulacaksınız.

Nasreddin Hoca; bir kadı, bir hoca, bir imam. Gerçekleri mecazlarla, nüktelerle söylemiş bir âlim. Heyhat! Mecazdan hakikate nüfuz edemeyenler, onu bir komedyen haline getirmişler. Tarihçiler, Nasreddin Hoca'ya isnat edilen pek çok fıkranın sonradan uydurulduğunda hemfikirdir. Elinizdeki kitaplar: En sağlam kaynaklardan hassasiyetle seçilmiş, Nasreddin Hoca'nın, bir medrese hocası olarak ilmî şahsiyetine, bir cami imamı olarak manevî şahsiyetine, bir kadı olarak hâkim ve âdil şahsiyetine uygun; fıkraların n

Nasreddin Hoca; bir kadı, bir hoca, bir imam. Gerçekleri mecazlarla, nüktelerle söylemiş bir âlim. Heyhat! Mecazdan hakikate nüfuz edemeyenler, Onu bir komedyen haline getirmişler. Tarihçiler, Nasreddin Hoca'ya isnat edilen pek çok fıkranın sonradan uydurulduğunda hemfikirdir. Elinizdeki kitaplar: En sağlam kaynaklardan hassasiyetle seçilmiş, Nasreddin Hocanın, biı medrese hocası olarak ilmî şahsiyetine, biı cami imamı olarak manevî şahsiyetine, biı kadı olarak hâkim ve âdil şahsiyetine uygun; fıkraların nü

Nasreddin Hoca; bir kadı, bir hoca, bir imam. Gerçekleri mecazlarla, nüktelerle söylemiş bir âlim. Heyhat! Mecazdan hakikate nüfuz edemeyenler, onu bir komedyen haline getirmişler. Tarihçiler, Nasreddin Hoca'ya isnat edilen pek çok fıkranın sonradan uydurulduğunda hemfikirdir. Elinizdeki kitaplar: En sağlam kaynaklardan hassasiyetle seçilmiş, Nasreddin Hoca'nın, bir medrese hocası olarak ilmî şahsiyetine, bir cami imamı olarak manevî şahsiyetine, bir kadı olarak hâkim ve âdil şahsiyetine uygun; fıkraların n

Nasreddin Hoca; bir kadı, bir hoca, bir imam. Gerçekleri mecazlarla, nüktelerle söylemiş bir âlim. Heyhat! Mecazdan hakikate nüfuz edemeyenler, onu bir komedyen haline getirmişler. Tarihçiler, Nasreddin Hoca'ya isnat edilen pek çok fıkranın sonradan uydurulduğunda hemfikirdir. Elinizdeki kitaplar: En sağlam kaynaklardan hassasiyetle seçilmiş, Nasreddin Hoca'nın, bir medrese hocası olarak ilmî şahsiyetine, bir cami imamı olarak manevî şahsiyetine, bir kadı olarak hâkim ve âdil şahsiyetine uygun; fıkraların n