Bir tutkuyudu bağlandıkları Zamana inat Zamandakilere inat Herkesin hikayesi vardı Yaşadıkça değişen Onların hikayesi Bir anıttı dimdik ayakta Tıpkı Akropol gibi Yüz yıllardır değişmeyen Ve hep aynı gerçeği inatla söyleyen Bazen Galileo oldular Bazen Pir Sultan Tarihin isimsiz Spartacüs'üydüler Ve kazançları bir tutam onur Açık bir alın Ve kararmamış bir enseydi Bir tutkuydu bağlandıkları Umutları yeniden yeşerten Güray Ardık

Ah yaralarım! Markalaştırmalıydım sizi Post-modern çağa uyarlamalıydım Hız miadını doldurdu Çağlar kudurmuşluğunu İnsan kalbin kafiyesine tutunmalı

O KADINA HAYKU az zaman geçti uz zaman geçti öyle bir kadın sevdim ki çok zaman içimden geçti MÜSTAKBEL YÂR İÇİN HAYKU Karanlıktan kar geçiyor İnsanın kör yanından Müstakbel yâr geçiyor Kara bahtım kör talihim böyle bir şey herhalde İLK VE SON KADINA HAYKU Çok eski dünlere gittim Kapı aralığından baktım Bir imgeyi emziriyordu annem

Sevgili Ben Sana diyorum ki daha ne kadar gece varsa uykulanacak... uyu ki büyü... büyülen... büyüle... Çünkü geriye baktığımda... Sonra birden, ileriye baktığımda diyorum ki mtükettiğim yol kadar aşındırmayacak tabanlarımı gelecek... Hayat, yaşandıkça kısalan, öğrendikçe çocuklaşıp kırılganlaşan, sonra birden buharlaşan... Kimsenin kimseye yeterince anlatamadığı bir öyküdür... Sırlı bir dilde yazılmıştır...

Kırmızı sözcüğü renk imidir. Papağanlar, özellikle bir yerden ayrılacakları zaman kuyruk tüylerinden en renkli olanı seçip yolduktan sonra oraya bırakırlarmış. Bu tüy kırmızı renklidir. Gün çekilirken gökyüzü kimi zaman kıpkırmızıdır. Kırmızı renkli elma albenisi en yüksek olandır. Elma yanaklı, al dudaklı nitelemesinde odaktaki sözcük kırmızıdır. Ten kırmızısı ne ola ki? Aklınıza mutlak gelmiştir. Teni kırmızı yapan tenin içinde dolaşan kan ya da tenin kanamasıdır. Bir de beden de akan, tene bulaşmış b

Çekilen bunca acı, bunca çile neden ağartmasın gecemizi? Şiir, umuda kapı açan en güçlü silahımız değil mi? Arzu K. Ayçiçek umudun dostu olan ozan: Kara gözlerinde ışıldayan, bizi güneşli yarınlara kavuşturacak olan umudun! Üstümüze çekelim umudun örtüsünü. Umudun şiirini kuşanıp yarınlara doğru yürüyelim. -Mustafa Şerif Onaran- Haziran kokulu bir sabah imge/dizesini sevdim doğrusu. Arzu Ayçiçek şiiri böyle olmalı: ne bir fazla ne bir eksik. Bu kadarla yetinmeli demiyorum kuşkusuz. Bu işte: mükemmeli bu

İçinde debelendiğimiz düzeni bir masa gibi düşünürseniz, masanın ayaklarından biri sanatçı bana göre. ruhsallık, duygu, manevi değerler ne derseniz bu olmadan, buna yaslanmadan kötülük masası da, iyilik masası da tam yere basmaz. Reklam, sanat, televizyon, gazete, internet; toplamı olarak medya yani kötülüğün, kapitalizmin baş propaganda araçları sanatçısız yapamaz. Yoksa, masa sallanır durur. Biz sanat uğraşısı içinde olanların, duygu insanlarının ne işe yaradığımızın farkında olmamız o kadar önemli ki

İbrahim Akyürek, 1950 Zonguldak doğumlu. 1968'de Zonguldak Çelikel, 1974'te İstanbul Orman Fakültesi'ni bitirdi. 1974'de fotoğrafa başladı ve İFSAK'a (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) üye oldu. 15 yıl İFSAK çalışmalarının aktif katılımcısı oldu. İlk sergisini 1975 yılında iki İFSAK üyesiyle birlikte Halktan Yansıma başlığı altında Zonguldak Soğuksu'da boş bir dükkânda açtı. Birol Üzmez ile Madenciler, Saffet Can ile Kömürden Sonra Zonguldak, Sevil Üzrek ile Maga'da 24 Saat sergilerini hazırla

Az sonra okumaya başlayacağınız satırlar, Denizin iç konuşmalarıdır, Denizin iç yolculuğu da diyebiliriz buna Zaman ve mekândan azade yolculuktur onunkisi.... O kendi yolculuğuna eşlik etmek isteyenlere de bilet taşır sol cebinde Gidişler ve geri dönüşlerin öyküsüdür aslında anlattıkları Yolu yarılamanın verdiği bilgelikle ve yolu yürümenin getirdiği tatlı yorgunluklarla anlatır olanı biteni.. Bin yıllardır yanıbaşınızdaki milyarlarca insan Odur. O milyarlarcadır Anlatılan senin hikayendir diyen bilge gibid

1970 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Yüksek Lisans ve Doktorasını Indiana Üniversitesi, Columbia Üniversitesi ve New York Üniversitesinde Siyaset Bilimi dalında yaptı. 1982 yılında Floransaya giderek heykel ve kuyumculuk eğitimi aldı ve iki yıl hocalık yaptı. Türkiyeye döndüğünde yirmi küsür yıl sanat atelyesi işletti. 2000li yılların başında Almanyaya giderek orada sanatını icra etti. 2010 yılından beri Ankarada Atılım Üniversitesinde Siyaset Bilimi öğretmenliği yapı

İçindekiler; Işık Almak, Işık Vermek Pes Etmeden Beş Maymun Yaklaşan Gün? Anlar, Sofralar Zonguldak Dişi? midir, Erkek? midir?.. Grizunun Dul Kadınları ve Çocukları Sahil Kafe?de Mektup Arayan Martılar?ı İzlemek Kanındaki ve Vicdanındaki Cevher-i Asli Körlük / 46 Seçime Doğru Görmek Spot Bakışlarla Türk Erkeklerine Sorular Her Kadına Dört Erkek! Aaahh Ah! Acumasuz Hayat Hayat Geçerken Şiire Sızan Female? Kendimi Ele Verdim! Kaknüs Ebru?nun Dilem?i Dumansız Sigara, Nane Şekeri Kemal Özer?in Ardından Te

Değerli Alp Bey, Geleceğe güvenle bakabilmemizin iki teminatı var. Birincisi eksikliğine hiç katlanamayacağımız değerli yazarlarımız. Onlar bize hayatın niteliklerini verecekler, hayatı anlatıp tanıtacaklar ki, biz okurlar o değerli varlıklarımızın eserlerini okuyup anlayabilmemiz yolunda bizleri aydınlatacak öğretmenlerimiz. Her ikisinin de yokluğu karanlık gelecek demektir. Siz kaleminizle yolumuzu aydınlattıkça, bizim güvenli yükselişimiz sürecektir. Bir öğretmen için en büyük mutluluk ise, sizin gibi ç

yorgunum, bir de kızgıN. bırakıp gitmelerinE. AğlamalarımA. eksilmelerimE. dünümE. bugünümE. yarınımA. kaybolmalarımA. yaralanmalarımA. fena halde kızgınıM. zaman geçmiyoR... niye geçmiyoR.? yanıma gölgemden başka hiçbir şeyi katık etmeden bir yolculuğa çıkmalıyıM. herkes neden düşman uzun gölgeme böylE?