Arkamdan Bu çocuk çok akıllı galiba, öğretmeni tüm işlerini buna yaptırıyor. denildiğini duydum. O gün, bu gün hep doğru işler yapmaya çalışıyorum. O yaz en büyük kazancım patatesin ağaçta yetişmediğini öğrenmek olmuştu. Okuluma dönünce arkadaşlarıma hava atabilirdim. İstanbul'da en çok ne var diye arkadaşlar sorarlarsa Güzel kızlar, derim. Bizim köydeki Zeynel'in kızından bile güzeller. Her yeni kitaba başladığımda bu hikâyeyi hatırlarım: Ceviz kurdu, cevize gireceği kadar bir delik açar ve cevizin iç

Hayatın kendisine hep haksızlık yaptığını düşünenler, başına gelen tüm şanssızlıklara bir kahkaha bırakanlar, maşallah dediği üç gün yaşayan bahtsız bedeviler, hiçbir ilişkisi mutlu sonla bitmeyenler, oy verdiği partiler iktidara gelmeyenler, aradığı işi bulamayanlar, verin elinizi ve bırakın kendinizi, Bu Da Mı Gol Değil kitabının sayfalarına! Hayatın acılarına, şanssızlıklara bir de mizah penceresinden bakıp, Bu kadar da bahtsızlık olmaz derken kahkahalarla gülecek ve kitap bittiğinde bir boşlukta hissede

...Seversen tam sev, ver kendini. Ağlarsan katıla katıla, gülersen kahkahalarla... Hiçbir duygunu saklama, erteleme, kendini zorlama, bırak akışına gitsin. Sonra geç kalırsın, keşke dersin, şimdiki aklım olsaydı dersin. Islanmak için yeni yağmurlar beklerken anı kaçırma... Daha sonra mı? Bir varmış, bir yokmuş. Bu kadar doluluk sıkıyor beni. Yorgunum, durgunum, dalgınım... Boşaltmalıyım

Şiir karalayacak kadar şanslı çocuklardık, çocuklukları elinden alınanlara; Hangi renk olduğun önemli değil, neye inandığın ya da hangi bayrak altında yaşadığın. ...sen, benim çocuğum olabilme ihtimali olan milyarlarca çocuktan sadece birisin... Yalnızlığı anlattım ben - bölünmüş hecelerle Çamura saplanmış duygularımı çıkarıp astım İbret olsun diye - iplere Dünya duysun; haykırır bedenim çığlıklardan öte Karanlık alır götürür saflığı bilinmedik yerlere

Zaten ölü birini öldürmekle tehdit edebilir misin? Küçük çaplı bir çetenin lideri pozisyonundaki Cenk'in, çocukluğu adeta cehennemde geçmiştir. Çocukluğunun bir günü vardır ki o günden sonra tek bir amaç için yaşamaya başlamıştır. İntikam arzusu... Ölmeden önce yapmayı düşündüğü tek şey! Düşmanının mafya babası olması hatta karşısında bütün çevresinin, devlet kademesindeki birçok etkin konumdaki kişilerin bile korkuyla titremesi onu yolundan alıkoymayacaktır. Cenk sinsi ve zekice bir plan hazırlamıştır ve

Bu kitaba sadece bir Türkiye gerçeği, yaşanmış olaylardan esinlenilmiştir demek doğru olmaz... Çünkü hangi coğrafyada olursa olsun her kültüründe babalar ailesini, evlatlarını hep korumak kollamak isteğindedir... Hatta herşeylerini bu uğurda harcarlar da... Elinizdeki kitapta yaşadıkları şehirde saygın bir hayat sürerken büyük şehre göç etmek zorunda kalan bir ailenin hikâyesini okuyacaksınız... O aile içinde gençliğinin ilkbaharındaki Nazlı'nın vazgeçişlerini, hayatın zorluklarını küçük yaşta omuzlayışını

Ne kadar istediysem de bile bugün uzatıp elimi koparmaya kıyamadım kırda açan çiçeği. Geldim eve, açtım gazeteyi baktım bir de ne göreyim çöplüğe atmamışlar mı yeni doğmuş bebeği. Haşim Elkaya'nın kaleminden hayatın ve huzurun kaynağı doğadan ilhamla kaleme alınmış şiirler...

Öznesi insan olmayan balık hikâyeleri... Oltanın diğer tarafındasın şimdi! Tertemiz suların, lağıma dönüşürken, âşık olduğun tatlı su kefali ne zamandır görünmüyor. Balıkların şehrinde arıyorsun çareyi... Zıpkıncılar, oltacılar hepsi peşinde. Sabah akşam demeden yokluyorlar mahalleyi. Kiminizi yakalayıp geri atıyorlar, kiminizi hiç yakalayamıyorlar. Çiftlikten kaçan yavru balığın hikâyesine karışıyor hikâyen. Denizine yabancı dalgalar tehdit ediyor mahalleni. Tatlı ve tuzlu su balıklarının gölünden, dün

Kendimi bildim bileli yakınıldığını duyarım hep tüyü bitmemiş yetim hakkı yenilmesinden. Yiyenler bıraksalar tüyü bitmedik yetim hakkını yemeyi sanki bir şey değişecek inanın bu kez de yetim tüylendiğinde yiyeceklerdir hakkını üstüne üstlük bir de tüyünü iplik yapıp değerlendireceklerdir.

Pişman olma sonra Dönüşü olmaz gidişlerin Solar yediveren gülleri Kış olur baharların Uykusuzlaşır gecelerin Günü geçer sevdaların Düşlerde kalır Pişman olma sonra Dönüşü olmaz gidişlerin

Coşkun bir nehirdir adın, Her gün içimde çağlayan. En güzel sesidir baharın, Kulaklarımda çınlayan...

Nuh Tufanı'ndan, İlk yerleşim yerlerinden biri olan Şanlıurfa Göbekli Tepe'ye, Osmanlı padişahının Mısır Seferi'nden İstanbul'daki bir Yeniçeri ayaklanmasına, Bilgelik Taşı peşinde koşan kalenderi deervişleri ve ardından gelen esrarengiz ölümler... Küçük bir ilçede toplanan bir felsefe kulübü, alanında uzman bir din bilimleri profesörü, işine tutkun meraklı bir gazeteci ve Komiser Orhan, binlerce yıllık ezoterik ve okült bilginin karanlık dehlizlerinde macera dolu bir yolculukta kendilerini bulurlar.

20. yüzyılın başlarıdır. Osmanlı'nın Balkanlardan atılmasının ardından onların uzantısı olarak görülen Türkler, koşulların zorlanması ve katliamlarla Türkiye'ye sürgün edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün iki yııl eğitim gördüğü askeri idadi'nin de araların da bulunduğu Manastır şehri de sürgün kıyımlarından nasibini almıştır. O yıllarda Kurtuluş Savaşı'nda etkinliği tartışmasız olan İttihatçı üretme vazifesi görmüş bir şehirdir Manastır. Sessiz, sakin ve üretgen insanların

Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, Bu öyle olmayabilirdi! düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.... Sabahattin Ali'nin doyumsuz tasvirlerle, insanı tanıma ve tanımlama gücüne hayran bıraktıran ölümsüz eseri Kürk Mantolu Madonna, Raif Efendi ve Maria Puder'in düş gibi başlayan ve hiç küllenmey

Oturaklı bisiklet ile karşılaştıktan sonra, bunun benim için yaşama nedenim olacağını tahmin bile edemezdim. Ticari bir oyunun içerisindeyken, kızımdan uzaklaştığımı yine bir iş toplantısındayken, onun kaza yaptığı haberini aldığımda anladım. Tesadüf mü? Kader mi? Yoksa birileri mi talimat verdi böyle olsun diye? Dokuzluk yasası! Bununla mı zengin olacaksın? Bırak gelsin ve bizi yönettiğini zannetsin, içimize girdikçe mağlubiyetini izlememiz daha keyifli olacak. Günümüz dünyasında anlam arayışımızı ve

Yaşadıklarımız yalnızca cılız bir tesadüf kelimesi ile açıklanabilir mi? Radika yalnızca sarı bir çiçek midir, vakti dolunca tüy tüy uçuşan? Peki, periler yalnızca efsanelerde midir? On iki insanı aynı yerde buluşturan bir peri var bu sayfalarda. Kaderin yollarını on iki yıl önce her bir elinde altışar parmağı olan bir peri vasıtasıyla birleştirdiği insanlar var. Aşk kadar nefret, huzur kadar gerilim var. Düştüğü yerde bomba etkisi yaratacak şiirler, hüzünlü hayat öyküleri var. Bir peri var, bir de R

Önce dünya küçüldü, ardından her şey! Bir anda beklenmeyen şeyler oldu. Siyahlar İçinde Gelen birinin kapıyı çalmasıyla hayat bilinmezliğe yelken açtı. Kapı, ardına kadar aralandı. Kum saati tersine döndü. Hiç görülmemiş bir savaş, bütün şiddet ve gizliliğiyle başladı. Sahne; en sıradışı olanların, en iyilerindi. Sıradışı insanların içerisinde sıradan bir hayat beklenemezdi artık. Ama o yoktu ve yeterince ıhlamur kokmuyordu.

Kitap; iyiyle kötünün, sevgiyle nefretin, çaresizlikle umudun perçinlendiği bir hayat hikâyesini anlatıyor. Günümüz toplumunda ağdalaşmış zihinlerin arasından sıyrılarak kendini ortaya çıkaran sevgi ve aile kavramının önemini vurguluyor. Emine Tanırgan, toplumun değer yargılarını iki kutupta inceliyor. İyi ve kötüyü bir ruhun içinde barındırarak galibiyetin nihaî sonuçlarını gözler önüne seriyor. Aşkları, nefreti, aile sevgisini, dostluğu, hırsları ve günümüz toplumunun sorunlarını ele alan yazar; akıcı bi

Batıyoruz; ensestin her geçen gün çığ gibi büyüdüğü bu dünyada daha da derine batıyoruz. Bayramda çocuklarımızı şeker toplamaya gönderemediğimiz ve çocuk pornosu izleme rekorunu elimizde tuttuğumuz için batıyoruz. Sosyal medyada köpeğe tecavüze kalkışan 80'lik sapıkları izlerken tepki vermek yerine güldüğümüz için batıyoruz. Yaşanan iğrenç olayları ekranda dizi, film seyreder gibi çekirdek çitleyerek izlediğimiz için batıyoruz... Ve böyle giderse, tanımsız bir pisliğin içinde boğulacağız... Görüyor ve su

Sadece bir kitap okuyacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Spritüal yaşam danışmanı ve metafizik, biyoenerji uzmanı Emrah Pirdaloğlu bu çalışması ile insanlığın şifa kaynaklarını, dua ve insan ilişkilerini uygulamalı bir şekilde okurlarına sunuyor. Çalışma, insan ruhu ve bedeni ile ilgili bilgileri içermesi yanında, interaktif olarak tasarlandı. Dolayısıyla kitabı okurken sizin de yapmanız gereken bazı görevleriniz olacak. Amaç; sadece bilgi vermenin ötesine geçmek ve kitabı bitirdikten sonra her türlü sı