Ben Zeki. Bir gün yağmur yağarken Bu yağmur yeterince ıslak mı? diye çıkıp bakayım dedim. Şemsiyemi açıp keşfe çıktım. Bir de ne göreyim? Kedinin biri yolun kenarına sinmiş. Bir kedi düşünün sıska, nazik ve cömert. Kafa karıştırıcı değil mi? Hikâyeyi okuduğunuzda siz de bana hak vereceksiniz.

1. Zehra's Diary - Self Confidence 2. Zehra's Diary - Patience 3. Zehra's Diary - Self Control 4. Zehra's Diary - Responsibility 5. Zehra's Diary - Leadership 6. Zehra's Diary - Respect 7. Zehra's Diary - Compassion 8. Zehra's Diary - Friendship 9. Zehra's Diary - Justice 10. Zehra's Diary - Honestly

Deniz düştü aklıma. Babama söyledim: Denize çıkalım. Oltaları alıp açılalım, dedim. Olmaz, dedi babam. Hava soğuk, üşütürsün. Üşütmem, sıkı giyinirim, dedim. Olmaz, dedi babam.

Bir gün yaramaz bir küçük çocuk yakalamış gölde bir kurbağacık Kurbağa bağırmış: Vırak da vırak! Lütfen beni yuvama geri bırak!

Koyun saymadan uyuyamayanların şehrinde sıradan bir sabahtı. Nefis görünüyor! dedi yaşlı adam içinden. Fırının önünde sergilenen ekmekleri seyrediyordu. Mis gibi kokuyorlardı. Karnı guruldadı. Günlerdir açtı. Midesindeki ağrıyı dindirebilmek için karnına bastırdı. Tek kuruşu yoktu. Ekmekler sadece parası olanlar için mi sergilenirdi?

Fantastik gezgin kahraman Batuta, uçan kaykayıyla Çanakkale'de! Geçmişten uzanan bir el, Batuta'yı kendine çekiyor. Batuta o elin sahibiyle omuz omuza bir macere yaşıyor. Çanakkale'de yaşananlara hiç bu kadar yakından şahit olmamıştınız. Bu öykü, Çanakkale'yi yaşayanlarla birlikte onu yine, yeniden yaşatıyor. Ve hep bu duyguyu canlı tutmayı hedefliyor.

Mervan'ın Yolculuğu vatanından uzaklarda bir çocuğun hatıraları ile dolu bir cesaret öyküsü...Mervan, savaştan ve açlıktan kaçan milyonlarca insanla beraber denizleri ve çölleri aşıyor, yaşayacak bir yer arıyor. Bir adım ve bir adım daha... Bir sınır... Bir anne sesi... İşte Mervan'ın yolculuğu!Okurken biz de onun adımlarını takip ediyoruz. Birlikte, el ele, özgürlüğe doğru yürüyoruz.

Bilge, Kerem, Mine, Mesut ve Semih... Kahramanlarımız zamanın sınırlarını aşan, sıra dışı bir macerada dostluğun, dayanışmanın ve öğrenmenin tadına varıyorlar. Onlara bu macerada esrarengiz bir kedi, ucu yüzyıllar öncesine çıkan bir tünel ve Ayasofya eşlik ediyor. Sen de katılmaya ne dersin?

Ormanın derinliklerinde, bir bataklıkta çok kalabalık bir kurbağa ailesi yaşarmış. Bu kurbağalar bütün gün bataklıkta miskin miskin vakit öldürürlermiş. Bu durumlarından aslında hiç de memnun değillermiş. Tembellik kadar yorucu bir şey yokmuş dünyada. Hem yararlı bir iş yapmamaktan dolayı içleri kararırmış hem de hareketsizlikten vücutları uyuşurmuş.

1. Sara and Adam - Leadership 2. Sara and Adam - Justice 3. Sara and Adam - Honesty 4. Sara and Adam - Friendship 5. Sara and Adam - Self Confidence 6. Sara and Adam - Self Control 7. Sara And Adam - Patience 8. Sara And Adam - Respect 9. Sara And Adam - Responsibility 10. Sara And Adam - Compassion

Mahalledeki bu yeni olay hepimizi heyecanlan­dırmıştı. Tuhaf olan şu ki bu bina zaten yıkılmış sayılırdı. Bina o kadar eskiydi ki babamların ço­cukluğunda bile bu bina yıkık bir hâldeymiş. Daha tuhafı kimse bu binanın kime ait olduğunu bilmiyor. Dedem konuya ilişkin birtakım efsane­leri paylaştı bizimle. Söylentiye göre bu bina taaa 1800'lü yıllarda yapılmış bir konakmış. Konağın yerini bir tek padişah bilirmiş. Çok gizli mesele­ler burada görüşülürmüş. Ne var ki Ömer Seyfi amca bu söylentiyi çürüttü.

Sorumluluk, yardımseverlik, adalet, öz güven, liderlik, dostluk, doğruluk, sabır, saygı, öz denetim değerleriyle ilişkili, birbirinden keyifli, renkli, resimli, capcanlı 10 öykü...

Bir zamanlar küçük bir lokomotif varmış. Çocuk olduğundan, kimse ona iş vermezmiş. O da hep raylarda gezip oynarmış. Annesi bir yolcu treninin lokomotifiymiş. Bazı günler trene çok insan binermiş. Annesi, alnından ter damlaları süzülürken gülümsermiş. Çünkü sorumluluğunu yerine getirmek onu mutlu edermiş.

Küçük robot yıllar boyunca uyumuştu. Derken birileri onu uyandırdı. Kendisini hiç bilmediği bir zamanda ve hiç tanımadığı bir yerde buldu. Ormanın ortasında, harikulade bir yerdeydi ve korkunç bir tehlike ormanı tehdit ediyordu. Ormandaki hayvanların elinden hiçbir şey gelmiyordu. Onları sadece küçük robotun sahip olduğu yetenekler kurtarabilirdi. Hayvanlar, küçük robota muhtaçlardı ama ondan korkuyorlardı da. Sence, herkesin birbirine benzediği bir yerde herkesten farklı ve yabancı olmak nasıl bir şey? Tas

Dünyanın her yerinde birbirinden çok farklı sesler dolaşıyor. Her bir sesin kendi şehri, evi barkı var. Sesler beraber yaşamayı seviyor, bir araya gelip kelime ve cümleleri oluşturuyorlar. Bazen bir dilden başka bir dile çevriliyorlar. Bazıları da müziğe dönüşüyor. Bütün bunlarla ilgili keşfetmen gereken dört sır var. Şimdiden sana iyi eğlenceler!

İnanıyoruz ki ailece sofra başında geçirilen zamanlar eğlenceli olmalıdır. Bütün aile fertlerinin hep beraber keyifle yiyebileceği, heyecan verici pek çok yemek çeşidi var. Bu kitap, dünyanın dört bir yanından enfes yiyeceklerle ilgili bilgiler ve ziyaret ettiğimiz her ülkeden bir yemek tarifi içeriyor. Çocukların, önlerine konan her yemeği sevmelerini beklemiyoruz. Ama inanıyoruz ki onlara yiyeceklerin tarihinden ve kültüründen bahsederseniz yeni lezzetleri denemeleri için onları yüreklendirebilirsiniz.

Benim adım Mahmut... Fikret, Naci ve ben 12 yıl­dır aynı mahallede oturuyoruz. Yani yaşımız kadar zamandır buradayız. Bizim grubun adı Sakinler. Bu ismi bize yıllar önce mahalle muhtarımız Ömer Seyfi amca verdi. Sakinler deyince aklınıza uslu uslu duran, söz dinleyen çocuklar gelmesin sakın! Çün­kü bu lakabın bize verilmesinin çok başka bir sebebi var. Burada anlatması uzun sürer. Merak ettiyseniz kitabı sonuna kadar okuyun bizahmet.

Şu sıra acayip bir savaşın ortasındayız. Her teneffüs 7-C'den bir grupla türlü oyunlar ve yarışlarda kapışıyoruz. Önceleri fena sayılmazdı. Hangi dersten en yüksek notu kim alacak? En çok kim hoplayacak, en çok kim zıplayacak? Falan filan... Fakat sonra işin rengi değişti. Sabah okulun önünden servise binerken Salim, Kerem ve Erol'la birbirimize gözlerimizi kısıp Bu yarış bizim! bakışı fırlattık. Fatma ve Zehra ise aynı bakışmayı Betül ve Vildan'la yaşamışlar. İşte böylece bir maceraya atılmış olduk.

Kapının önüne çıktığımızda manzara inanılma­dı. Portakal Çıkmazı'nda kim var kim yoksa hep­si bahçeye toplanmıştı. Halılar üst üste yığılmış, herkes paçaları sıvamıştı. Çoluk çocuk herkes, elinde fırçalar, az sonra başlayacak olan büyük kapışmaya hazırdı. Ben değildim. Bu işe yeni başlayan ufaklıklar heyecanlı gözlerle bakıyorlar­dı etrafa. İlk seferde tüm çocuklar böyledir. Fakat işin gerçek yüzünü zamanla görürsün. Önce sa­bun, su, fırça gibi çekici şeyler seni alıp götürür. İçindeki ses, özgürce köpükle

İşte tam o an büyülü bir şey oldu. Artık müzede değildim. Çanakkale Harbi'nde silah arkadaşına ulaşmaya çalışırken mermilerden kaçan genç bir askerdim. Naci bana elini uzatıyor, ben de onu tutmaya çalışıyordum. Bu sırada az daha geride buğulu bir görüntü belirdi. Birileri bize doğru yak­laşıyordu. Kimdi bunlar? Neden bize doğru ge­liyorlardı? Kulağımın tam ucundan bir merminin geçtiğini hissettim. Sonra derinlerden bir ses...