Direniş Üçlemesi, insanoğlunun baskılara karşı direniş serüvenini anlatıyor. Bu direniş üçlemesinde söylencenin söylencesi kurgulanmıştır. Ateşle Oynayan, insanın doğasındaki bilinmezi aramasını, bilinmezi bilinir kılma çabasını, ateşle oynayanların atası olan Prometeus ekseninde anlatıyor. Rab Şeytan'a Dedi ki, Eyüp, Sisyphos ve Şeytan arasında geçen uğraşı konu ediniyor. Söylenceye göre, her ikisi de korkunç cezalara çarptırılmış. Oyun, bu cezalara karşı sabrın ve direnişin öyküsünü anlatıyor. Yunus Diye

Diz boyu karlı geçen 1982 kışında, üstelik İstanbulluların ayaklarının pek alışık olmadığı bir salonda - Hodri Meydan Sanat Merkezi'nde- perde açtığında Kaldırım Serçesi'ne uzun bir ömür biçen pek yoktu. Edith Piaf rolünde Gülriz Sururi'nin virtüözce başını çektiği, bir bölümü İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki 1402 uygulamasının kaçkını 18 oyuncu, Esin Engin'in yetkin müzik desteği ve yazar Başar Sabuncu'nun yönetiminde, 70'e yakın oyun kişisini canlandırarak gerçekleştirdikleri özverili çalışma ile seyirci

Diz boyu karlı geçen 1982 kışında, üstelik İstanbulluların ayaklarının pek alışık olmadığı bir salonda - Hodri Meydan Sanat Merkezi'nde- perde açtığında Kaldırım Serçesi'ne uzun bir ömür biçen pek yoktu. Edith Piaf rolünde Gülriz Sururi'nin virtüözce başını çektiği, bir bölümü İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki 1402 uygulamasının kaçkını 18 oyuncu, Esin Engin'in yetkin müzik desteği ve yazar Başar Sabuncu'nun yönetiminde, 70'e yakın oyun kişisini canlandırarak gerçekleştirdikleri özverili çalışma ile seyirci

Kitaptaki tek perdelik oyunlar gölge tiyatrosu ağırlıklıdır. Gölge tiyatrosu kendi koşulları içinde işlevsel, özgün bir tiyatro türüdür. İşlevselliği: Tiyatro sahnesinin gerektireceği sahne / giysi tasarımları sorunları bulunmaz. Usta bir ressamın elinden çıkacak tasvirler, göstermelikler (gölge tiyatrosunun dekorları, sahne gereçleri) bu güçlüğün üstesinden gelir. Yol, Girit masalları (Boğa Aşkları-Dolangaç- İkarus), Hezarfen Ahmet Efendi, Karagözün Filozofluğu adlı oyunlar, ancak gölge tiyatrosu tekniği v

Usta oyun yazarı Orhan Asenanın oyunları, bugün hâlâ eksikliğini duyduğumuz toplumcu-gerçekçi oyun ihtiyacına en iyi yanıt veren nitelikler taşır. Fadik Kız, babası tarafından satılmak istenen genç bir kızın sevdiğine kaçışını ve onun tarafından da sömürüldükten sonra kötü yola düşmesini konu edinir. Kocaoğlan, yarım akıllı, iri kıyım bir adamın, içinde yaşadığı koşulları kendince yorumlayarak çocuksu yüreğini bir kadına kaptırmasını ve onu korumak adına yol açtığı trajik olayı anlatıyor. Ölümü Yaşamak, k

Çağdaş İngiliz tiyatrosunun kurucularından, 2005 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, yaşamı boyunca insan hakları ve düşünce özgürlüğünden ödün vermemiş, baskıcı rejimlerdeki işbirlikçi aydınlara acımasızca karşı tavırları ile ünlü Harold Pinter (1930 -2008), son oyunu Kutlama' da Londra'nın sosyetik-aristokrat kesiminin, sıradan insanların yaşam ve sıkıntılarından kopuk, sadece zevkleri için yaşayan, güçlerini kötüye kullanan, ensest ilişkilerden zevk alan, kokuşmuş bir üst tabaka oluşturduğunu, bir lokantad

Talip Apaydın'ın romanından sahneye uyarlanan Ortakçılar, köy enstitüsünde okumaya giden Sefer'in, yaz tatilinde babasının ortakçılık yaptığı köye geri dönmesiyle başlayan olayları konu ediniyor. Oyun, efendilik ile köylülük arasındaki uçurumu gözler önüne sererken, o dönemde belli bir kesimin köy enstitülülerine olan bakış açısını ve kapanma aşamasına nasıl geldiğini de anlatıyor. Oyuncular: 12 er., 4 kad.

Kadın oyunları yazmayı sürdüren Tülin Tankut, bu kitaptaki iki oyununda da, kadınların, kendilerine dayatılan cinsel kimliğin sınırlamalarından kurtulma çabalarını dile getiriyor. Yaz Kızım, küreselleşme karşısında kentli, eğitimli kesimden bir anne-kızın yaşadıkları düş kırıklıklarını anlatıyor. Kız Doğulmaz, genç bir hemşirenin, aşk kırgınlığı gibi başlayıp sorgulama, yüzleşme süreçleri ile gelişerek bir iç yolculuğa dönüşen serüvenini yansıtıyor.

Yalnızlık Odaları, kuralları olan bir pansiyonda, gerçek kimliklerini saklayarak kalan birtakım insanların sıra dışı hikâyelerini, Ziggurat ya da Piçler, toplum dışına itilmiş ve durmaksızın suç işleyen karanlık insanların, kendi dünyalarında var olmak için verdiği mücadeleyi, Biyografik Oyun olarak kaleme alınan Zamaro Binası Soruşturması, 20. yüzyılın en iyi fotoğrafçılarından biri olan Tina Modottinin yaşamını anlatıyor. Bu Böceği Kim Öldürdü, tersane işçilerinin, gözü paradan başka bir şey görmeyen eli

Profesör Nebulus, yalan söylemekten vazgeçmeyen insanoğlunun bu sorununa bir çözüm bulmak adına, yalan söylemeyi engelleyecek bir formül bulur. Formül devlet tarafından ele geçirilecekken, Nebulus elindeki bütün sıvıyı yok eder. Buluşunun kötü amaçla kullanılacağını öğrenen mucit, bir yandan yaptığı işin doğru olup olmadığını düşünürken diğer taraftan politik güçlerle karşı karşıya gelir. Profesör Nebulus ya da Bilimin Tehlikesi toplum eleştirisi yapan bir kara komedi örneği.

Yüzleşme Oyunu, farklı perspektiften bakan iki insanın birbirini sorgulaması üzerine kurulu, hüzünlü bir yalnızlık öyküsü... Erteleme Oyunu, zamanın farkmdalığı, geçip gidenlere yazıklanmalar, yitirmeler, yeniden kazanmalar... Bireyin yaşama karşı olgunlaştırmaya çalıştığı belli belirsiz telaşlarının toplamı... Entelektüel bir hesaplaşmaya tanıklık çağrısı aynı zamanda. Kaçma Oyunu, bireyin yaşam boyunca içten içe yanı sıra gezdirdiği kaçma duygusunu alegorik bir öyküye yerleştirerek sorgulayan ve izleyi

Boris Vian (1920-1959), bu defa 'savaş'm 'pür neşe' halini sergiliyor. Generallerin Beş Çayı, Vian'm kahkahalarıyla inleyecek bir savaş dünyasıdı Fransız hükümeti paraya sıkışmıştır, ekonomi krizdedir, acilen para bulunması lazımdır. Çözümse bildik bir çözümdür: Savaş. O halde bir çay partisinin tam zamanıdır. Fransız, Amerikalı, Rus, Çinli generaller, bürokratlar, piskoposlar, huysuz bir anne, savaşın adının bile yasak olduğu tuhaf bir cephe... Vian, her anı ilginçliklerle dolu bir savaş oyunu sunuyor; biz

Anlamlar alanına giden yol, zaman ve mekânın kapısından geçer. Bu kapıyı Türk tiyatrosunda açarsak kültürel yapıların birbiri üzerine eklenmiş algılarını görürüz. Zaman ve mekâna ilişkin kültürel ve estetik tasarımlarımız,sadece geleneksel tiyatromuzda değil, batılılaşma sonrası oyunlarımızda da geçerliliğini koruyor, melez formlarda var olmaya devam ediyor. Daha önce Türk Tiyatrosunun Antropolojisini yazanAslıhan Ünlü, bu incelemesinde, tiyatromuzun kendine özgü yapısını, bu yapının direnme ve kırılma nokt

Toplumun dönemsel sorunları ile ilgilenip, bunları cesaretle sorgulayan, gerçekçi-toplumcu bir yazarımız Cücenoğlu, bu üç oyununda, ülkemizin üç ayrı döneminin sorunlarını yansıtmakta. Çıkmaz Sokak, politik bir oyun. Oyunda, baskı rejimlerinin giderek bir polis devleti haline gelişi ile işkenceci bir polisin, işkence ettiği bir kadın tarafından sorgulanışı, gerilimli ve inandırıcı bir biçimde anlatılıyor. Yazar, işkence görenin işkenceciye işkence uygulaması insani bir davranış mıdır sorusuna, izleyiciden y

Yarım Bardak Su, eski başbakanlardan Adnan Menderes ile eski opera sanatçısı Ayhan Aydan´m yasak aşklarını kurmaca bir öykü ile sahneye getiriyor. Bu öykü ile birlikte, on yıl sürebilmiş Demokrat Parti iktidarının demokrasiden uzaklaşma süreci anlatılıyor; ayrıca, farklı dünya görüşlerine sahip Aydan - Menderes ikilisinin sürekli çatışan diyaloglarıyla devlet adamı Menderes´in iç dünyası, siyaset dışı karakteri, gönül zenginliği ortaya konuyor.

Carlo Goldoni (1707-1793), İtalya´da yazılı olmayan halk tiyatrosu komedyalarına (Commedia dell´Arte) hem edebi bir derinlik kazandırmış hem de bunları yazılı tiyatro metinleri haline getirerek Aydınlanma Dönemi´de burjuva tiyatrosunun kurulmasına onay ak olmuş önemli bir tiyatro yazarıdır. iki Efendinin Uşağı, zengin sevgililerin duygulu, romantik yaşamlarının karşısında, iki taraftan da para kazanıp güç yaşam koşullarını sürdürmek zorunda olan bir uşağın, doğaçlama yalanlarla durumu kurtarmaya çalışırke

(Epik Çocuk Oyunu) ...Hasan Erkek´in Boğaç Han oyunu, hem kendi kültürümüzün bir ürünü olan Dede Korkut Hikâyeleri´nden birini seçmiş olması bakımından ilginçtir, hem de kısa bir hikâyenin bir çocuk oyununa nasıl dönüşebileceğini görmek bakımından da ilginç bir örnektir. ...Yazarın şiddete dayanan sahnelerdeki barışçıl yaklaşımı, pedagojik açıdan çocuklara yönelen bir oyunda olumlu bir model oluşturuyor. ...Dövüş sahnelerini, kılıç-kalkan oyunu estetiği içinde ele alması, samah, dans, türkü ile de sahn

Yakın dönemde Bosna´da yaşananlardan yola çıkılarak yazılan Bosna Şarkısı, insanların birbirine düşman olmaması, barış ve dostluk içinde bir arada yaşaması için sanatın ne denli önemli olduğunu vurgularken, müzik sanatı ile etnik dinsel ayrımcılığı yıkımı karşı karşıya getiriyor. Bosna Şarkısı, dünyada savaşların insanlık üzerindeki vahşi etkisini, günümüzde halen sürmekte olan savaşlara da göndermeler yaparak anlatıyor.

Bir kadın, yaşamının ortasına gelmiş bir adamın evine, açık kalmış daire kapısından giriverir. Görünürde biraz geniş, gamsız bir kadındır. Ne istediği, ne aradığı bilinmez. Yaşamını düzenle sürdüren, titiz, dakik, kurallara bağlı bir erkek, diğeri ise yaşamını düş gücüyle sürdüren, savruk bir kadın… İki ayrı insan… Ayrı karakterlerdeki bu kadın erkek çatışmasından beklendiği üzere, bir aşk hikâyesi doğar. Sahnede iki gece,üç gün gibi kısa bir sürede yaşanan,tiyatro gerçeği dışında belki ancak üç ay ya d