18. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA İSTANBUL Osmanlı İmparatorluğu 18. yüzyıla, savaşlarda alınan mağlubiyetler neticesinde imzalanan anlaşmalarla ilk kez büyük toprak kayıpları yaşayarak girmişti. Bu yüzyılda özellikle Osmanlı askerî teknolojisinin Batı karşısında gerilediği gözlemlenmektedir. Batı üzerindeki nüfuzunu ve üstünlüğünü kaybeden Osmanlı, gözünü Avrupa'ya özellikle de Fransa'ya çevirmiş, bu yüzyılda askerî eğitim ve sanat alanında yenileşme çabaları yaşanmıştır. Batılılaşma çabaları olarak da adlandı

XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun yenileşme hareketleri genel olarak "Batılılaşma" şeklinde tabir edilmektedir. Adı geçen yüzyıl içinde askerî alanda yapılan ıslahatların ve değişimlerin yönü genellikle Fransa olmuştur. Osmanlı mimarlığında Sultan I. Mahmud devrinden itibaren görülen değişimlerin ve yeniliklerin de Batı etkili olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada Osmanlı mimarlığında yaşanan Batılılaşma, mimarbaşı El-Hac Mustafa Ağa, Kara Ahmed Ağa ve Mehmed Tahir Ağa'nın Hassa Başmimarlığı yıllarında

Öyle borçlar vardır ki hiçbir maddi ve manevi karşılık bu borcu ödeyemez, ama ödemek için elinden geleni yaparsın! Ben de, vuku bulmuş ilk eserimde, tarih sayfalarında unutturulmak istenen Atatürk'ü yeniden hatırlatarak ona olan "Vefa Borcumu" ödemeye çalıştım. Bir başka hastalık daha yoktur ki önyargıdan büyük olsun. Öyle ki insan bilmediği şeye düşmandır. Türklerin tarihinde birçok kahraman ve yenilikçi lider oldu. Ancak hiçbiri onun kadar konuşulmadı. Gölgede kalmış Atatürk'ü tanımaya hazır olun. Din

Atatürk diyor ki!"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte himmet (yardım) ettim diyemez." Kadın, kadın olduğu için, kadın ana olduğu için, kadın yuvanın kurucusu ve koruyucusu olduğu için, doğanın da, cemiyetin de, erkeğin de koruyucusudur. Kadın, cemiyetin dayanağı ve erkeğin bütünlüğünü oluşturan cefakâr bir eştir. Kadın erkeğini tekamül ettirir ve geliştirir. Kadın, cemiyeti besler ve toplumun gıdasıdır. Kadın dış dünyada (doğad

A discussion on design and methodological issues with researching knowledge management in academic settings Understanding the complex role of innovativeness in the firm: interaction with capabilities, performance, and environment This book is composed of two conceptual papers. The first is about a specific facet of an important dimension of innovation process, namely knowledge management. It brings forth a discussion on design and methodological issues with researching knowledge management in academic setti

Bilgeye, ne biliyorsun? diye sormuşlar. -İlk olarak kendimi, ikinci olarak da kendimin dışında olanları biliyorum demiş. Sormaya devam etmişler; +Bunları nasıl biliyorsun? -Elbette ki bilinç ile! +Ne zaman biliyorsun bunları? -Sadece yaşadığım an içerisinde. +Peki, hem kendinin hem de kendinin dışında olanların varolduğundan nasıl emin olabiliyor sun? -Dönüşme ve dönüştürme kuvvetlerini gözlemleyerek. +Peki, bilgilerinin doğru olduğundan nasıl emin olabiliyorsun? -Bilgilerimin işe yarayıp yaramadığını takip

Kahramanmaraş doğumlu Dr. Ahmet Serdar Erayman, (1956) ilkokul, ortaokul ve liseyi Kahramanmaraş'ta okuduktan sonra 1984 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirmiştir. Sağlık Ocağı tabipliği, serbest muayenehane işletmeciliği, belediye başkanlığı ve fabrika yöneticiliği yapmıştır. Halen tam gün işyeri hekimi olarak çalışmaktadır. İnsan, İklim, Enerji, Su yazarın ilk kitabıdır.

Osmanlı Devleti, uzun süren hakimiyeti sonucu yaşadığımız toprakları ve yakın coğrafyayı mimari eserleriyle donatmıştır. Bu mimari eserleri günümüzde Tunus, Mısır, Suriye, Bulgaristan ve Yunanistan gibi birbirlerinden oldukça uzak ülkelerde izleyebilmek mümkündür. Sömürgecilikten uzak anlayışla, gittiği yerleri kendi toprağı olarak görüp vakıf eserlerini inşa ettirmesi hiç şüphesiz Osmanlıların kudretini göstermektedir. Bilimsel bir araştırmada konu belirlendikten sonra gerçekleştirilecek olan aşama konuyla

Korku, başlangıcından bu yana insanın hayatta kalmasının temel nedenlerinden biridir. Bu nedenle de geçmişten bugüne insanın bir parçası olarak onunla birlikte var olmuş ve gelişmiştir. Ancak günümüz modern toplumunda korku, bireysel bir sorun olmaktan çıkarak tüm toplumu sarmalayan "korku kültürü"ne dönüşmüştür. Bu kitap, korku kavramından korku kültürüne geçişte medyanın oynadığı rolü televizyon haberleri üzerinden analiz etmektedir. Bu amaçla, haber bültenlerinde sunulan konuları gerçeklik ile kurulan il

Genelde sesler için kullandığımız fiziksel temaslar genel prosedürde ağız, çene masajı diye geçer. Oysa masaj tesadüfi denkleşimlerdir. Bu yüzden birebir her sesi (harfi) ayrı ayrı çıkarma temasları sağlayarak çocukta bu süreci hızlandırırken aynı zamanda çocuğa gülme ifadesi, küsme, ağlama, kızma, şaşma, korkma ifadeleri gibi ifadeleri egzersizler halinde vererek seslerin sürekliliği ve kalıcılığı için alt yapıyı sağlamlaştırmış oluruz. Bir müzik aleti gibi düşünürsek flüt çaldığımızda nasıl ki üflediğimiz

Simgesel yapılar aracılığıyla kurulan söylemler en az diğer medya metinleri kadar etkilidir. İktidarın amaçladığı hegemonyanın ve ideolojinin inşası simgesel yapılara yüklenen söylemler ile mümkün olmaktadır. Rejim ve ideoloji değişiminde simgesel yapıların yok edilerek yerlerine yeni rejim ve ideolojilerin ikame edilmesi ise rızaya ve iknaya dayalı inşa sürecine işaret etmektedir. Bu kitap Roland Barthes ve Teun Van Dijk gibi düşünürlerin yaklaşımlarını merkeze koyarak, simgesel yapılar yoluyla kurulan heg

Dünya siyasetinde ve küresel ekonomide gücünü her geçen gün daha fazla hissettiren Çin Halk Cumhuriyeti, coğrafi uzaklık, Türkiye'nin Batı ülkelerine yakınlığı ve kültürel farklılıklar nedeniyle ülkemizde fazla tanınmayan bir medeniyet ve devlettir. Çin'le ilgili algılar, daha çok Çin Komünist Partisi'nin hâkim olduğu tek partili yönetim sistemi, Doğu Türkistan Türklerini ilgilendiren ve milliyetçi kesimde tepki yaratan Uygur Sorunu ve Çin'in devasa nüfusuyla sınırlıdır. Son yıllarda Çin malı ürünlerin Türk

Tüm ezberlerinizi bozduk mu?Uyandırdıysak özür dileriz!Uyuyarak düzelmiyor hiçbir şey.Artık gerçeklerle buluşma zamanı... Enerji, kâinat, evren, çekim yasaları, her şey ama her şey açıklanarak halledilmiş ve yanıbaşımızda dururken; hasta olduğumuz zamanlarda ise bizlere faydası olmayan bilgi yığınları haline dönüşmektedir. Diğer bilim dallarından alınan bilgi kırıntılarının harmanlanmasıyla ortaya konulan bu büyük felsefeler, sadece çaresizce seyreder olan biteni. Sevmek yetmez, olumlamalar bizi kurtarmaz,

1955 yılında doğan Mehmet Murat Taşkın ilk, orta, lise ve yükseköğrenimini Ankara'da tamamladı. 1978-1982 tarihleri arasında Danıştay 2. dairesinde tetkik hâkimi olarak görev yaptı. 1983 yılı başında Türkiye İş Bankası A.Ş.'de müfettiş yardımcısı olarak bankacılık kariyerine başladı. 1993 yılı sonuna kadar bu bankanın çeşitli şube ve genel müdürlük birimlerinde çalıştı. 1993 yılı sonunda I. Krediler Müdürlüğü'nde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken, İş Bankasından ayrılarak kurucuları arasında ye

Yapılan her bilimsel araştırma, tasarlanan her proje veya bilimsel metin, bilinmeyene karşı bir merak duygusu ile başlar ve konu ile ilgili kafalardaki soru işaretleri açıklığa kavuşup aydınlanıncaya kadar devam eder. Bu tarihi romanın yazarı Sayın Muammer Sarımehmet de, geçmişiyle ilgili haklı gerekçelerle merak ettiği, yüz binlerce askerin donarak öldüğü, tarihimizin kara ve karanlık sayfalarından birini oluşturan Sarıkamış faciasını bu nedenle araştırmak istemiştir. Her ailenin olduğu gibi Sayın Sarımehm

Bu eser, Tevrat ve İncil'in içsel çelişkileri ve Hz. Muhammed (sav) ile ilgili müjdeleri ekseninde ortaya çıkarılmış bulgular açısından zengin bir çalışmadır. Dolasıyla, Eski ve Yeni Ahit'in tahrif edildiği yönündeki kanıyı destekleyecek somut veriler sunmaktadır. Dr. Mert Aslan Derin araştırmaya gerek kalmadan, Din adamları tarafından İncil ve Tevrat'ın tahrifini ve kendi kendini çürüttüğünü göreceğiz. Hazırsanız başlayalım.

Günümüzün en ciddi toplumsal sorunlarından biri olan şiddet, geleceğin yetişkinleri olan çocuk ve gençlerin zamanlarının büyük kısmını geçirdikleri, sosyalleştikleri, şiddetten arınmış ve güvenli alanlar olması gereken okullarda da sıklıkla yaşanır hale gelmiştir. Okul şiddeti sadece eğitimcilerin değil aynı zamanda politika yapıcıların, velilerin ve toplumun diğer üyelerinin de üzerinde düşünmesi, çözümü için harekete geçmesi gereken olaylardır. Yapılan çalışmalarda genellikle kurbanın öğrenci olduğu şidde

The Israeli invasion in Lebanon in 1978 had serious consequences for peace and security in the Middle East. The Lebanon case in which UN was dragged untimely and unprepared in the direction of American interests in the Middle East in 1978 has been going on for 40 years. Despite all well- intentioned initiatives of the international community, the operation could not achieve the mandated tasks given by the Security Council yet. UNIFIL has been stuck to its area of operation, because the problems between Isra

GENÇLERDEN ÜMİTLİ OLMAK; OLMASI GEREKENLER YAPILMASI GEREKENLER Gençlerden ümitli olduğumu her zaman belirtmekte olup, önce ailede ve sonra da okullarımızda, firmalarımızda, hükümetimizde ve gelecek hükümetlerimizde başarılı olacaklarına inanıyorum. Gelecek neslimiz başları daha dik olarak yürüyeceklerdir. Neden gençlerden ümitli olacağız? Çalıştığı sürece ülkesine iyi hizmet eden ve emekli olduktan sonra da geleceğimiz olan gençlere örnek olabilen kişilerin gençlerden ümitli olmaya hakkı vardır. Ancak,

1970 yılında Kırşehir'de doğdu. İlk ve ortaokulu Toklumen köyünde, lise öğrenimini Kırşehir'de yaptı. Atatürk Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü'nden 1993 yılında mezun oldu. İlk görev yeri Diyarbakır ili Eğil ilçesine bağlı Selman köyü idi. Diğer görev yaptığı okullar ve aldığı görevler şunlardı: Yozgat ili Akdağmadeni ilçesine bağlı Temurşeyh İlköğretim Okulu'nda sınıf öğretmenliği, Sivas ili Koyulhisar ilçesi Çamlıyaka İlköğretim Okulu'nda yedek subay öğretmen olarak sosyal bilgiler öğretmenl