Georg Simmel 1 Mart 1858´de Berlin´de doğdu. Leipziger ve Friedrich caddelerinin kesiştiği köşede bulunan doğduğu evin üstünde, Beytüllahim´in çocuklar yurdunun üstünde barış vaad eden kutsal ester gibi parıldayan hiçbir şey yoktu. Hayır! Binaların üstündeki abartılı ışıklı reklamlar, kirli bir dünyada, büyük kentin avizeleri olarak parıldıyorlardı. Trenler raylar üstünde takır tukur gidip geliyorlar, otobüsler homurdana homurdana geçip gidiyorlardı. Ve kamyonlar dörtyol ağızlarında üst üste birikiyorlar, y

Bu kitap, durumlar hakkında nasıl düşünüleceğini gösteriyor. Sekiz bölüm başlığı altında biraraya getirilmiş toplam 110 İnci içeriyor. Danışmanlığı ve danışanları daha iyi anlamaya yardımcı olacak düşünceler paylaşıyor. Uygulamacının danışmanlığa ve danışana nasıl baktığını anlama fırsatı sağlıyor. Danışanlar, onların ve kişinin kendisi hakkında temel düşünme yollarını ortaya koyuyor. Danışman eğitimcisi ve gözetmeninin kullandığı temel kavramları yansıtıyor. Kavramların uygulamaya geçirilmesine yardımcı ol

Bu kitap dünyanın en korkunç gizli servisinin gerçek öyküsüdür. Yazan da İngiliz Gizli servislerinde yıllarca çalışmış olan Richard Deacon. Yalnız yazarı değil yaşayan da biri. Kitapta anlattığı birçok konu, yazarın Ortadoğu´da görevli olduğu döneme rastlıyor ve olayların içinde yaşıyor. (Arka Kapak)

Bu kitapta Ertuğrul Faciası, Osmanlı resmi deniz ve Japon gazete arşivlerinin Türkiye´de ilk kez karşılaştırılarak yazılması yanında, bu olayla ilgili, bugüne kadar sorgulanmayan bir çok soruya da açıklık getirilmektedir. Bu olayın dışında, 2. Abdülhamid´in denizcilik ve dış politikasını; Japon kalkınma mucizesini ve bu mucizenin Türkiye´ye model gösterilişini; 1890 yılında Ertuğrul ile başlayan Türk-Japon dostluğunun 21. yüzyılda ulaşabileceği boyutların olasılıklarını da tartışmaktadır. (Arka Kapak)

Rusya Müslümanlarında Oluşan Hareketler, Sovyetler Birliği´nde İslam, 1920 Öncesinde Rusya Müslümanlarında Ulusal Hareket ve Basın gibi bir dizi esere imzasını atmış olan Chicago Üniversitesi Tarih eski Profesörü Alexandre A. Benningsen, Orta Asya´ya dair incelemeler yapan S. Enders Wimbush ile birlikte hazırladığı bu ayrıntılı kitabında 1917 Ekim Devrimi´nin uzun süre meçhul kalmış bir cephesine eğilmekte; Müslüman (milli) komünizm.. Sözcüsü Sultan Galiyev´in adıyla anılan bu teorinin oluşumu ve açığa çıka

Marcos ve EZLN (Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu) ya da popüler adıyla Zapatistalar, dünya kamuoyunun ilgi odağı olmayı sürdürüyor. Bu ilginin çeşitli nedenleri ve gerekçeleri var. İlkin, Zapatistalar Yeni Dünya Düzen(sizliğ)i koşullarına karşı ilk başkaldırının başlatıcısı oldular ve insanlığa, (YDDnin, alelacele Tarihinin Sonunu ilan eden post-modernist ideologlarının tellalığına karşın) son sözün henüz söylenmediğini, umudun hala (başkaldıran, direnen) İnsan´da olduğunu anımsattılar. YDDnin, küreselleşm

Ayin, özünde, insanın yaşam kaynakları üzerinde denetim sağlama çabası olan, inssanlığın tarihi kadar eski bir olgudur.İlk kez Ön Asya'da gerçekleşen, neolitik sorunlarda siyasal iktidarların biçimlenmesi ve kurumsallaşması süreci içinde, ayinler, biçimsel özelliklerini sürdürmekle birlikte, iktidar kurumunun meşruluğunu sağlayacak ideolijik bir unsura dönüşledir. Bu evreden itibaren, 'tören' tanımını kullanmak daha doğru olacaktır.Çağdaş ulus-devlet de törenlerin bu işlevinden yararlanmazlık etmemektedir.

Ortodoksların ülkemiz için neden özel bir yeri olduğunu öğrenebilmemiz için tarihimize kısaca bir göz atmak yeterli olacaktır. İlk Hıristiyanlıkla ve kilise babalarıyla derin bir bağlılığı sürüdüregelen bu inanç, Osmanlı´da İstanbul´un fethiyle başlayan ve Kurtuluş Savaşı´na oradan günümüze kadar süren önemini hep korumuştur. XI.yy.´daki ayrılıktan bu yana İstanbul patriği onursal önceliğe sahiptir. Ülkemiz içinde bir kurum olarak varlığını sürdüren Fener Patrikhanesi^ne genelde, ya Yunanistan´la yaşanan k

İstikrar programları ve bunların neticeleri ülkelere göre çeşitli farklılıklar göstermektedir. İstikrar programlarının temel amacı ödemeler dengesi açığının kapatılması yani ülkenin kendi dövizini yaratabilir durumda olması ve enflasyonun kontrol altına alınmasıdır. Kitapta stabilizasyon politikalarının etkileri açısından teorik bir çerçeve çizilmiş ve daha sonra ülkeler bazında analizler yapılmıştır. Gelişmişlik düzeyi ve istikrar politikaları uygulamasının parellellik gösterdiği 4 ülke (Arjantin, Meksika,

Yeni bir Dünya Düzeni kurmayı hedefleyen ve savlayan emperyalist bir gücün gölgesinde yaşıyoruz. Önümüzdeki onyılların neler getireceğini kestirerek yaşamımızı ona göre yönlendirmemiz gerekir. Kanımca, Türkiye´de kendilerini Feminist ya da Sosyalist Feminist vb. adlarla tanımlayanlar hiç vakit kaybetmeden önce Türkiye ´deki çarpık Laisizm ile ki ben buna Devlet(ci) Laisizm diyorum- hesaplaşmayı göze almalıdırlar. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, önümüzdeki on yıl, Avrupa ve ABD´de Secular/Laik güçlerle artı