Bir isteğin var mı evladım? Askerin görmekten başka ne isteği olabilirdi. O da, komutanından istekte bulundu: Gözlerimi istiyorum Komutanım... Komutansan telsizden iki kelime duyarsın. Mayına bastık veya sıcak temas var. Aradan yıllar gibi uzun süren, ömründen neleri aldığını bilemediğin 20-30 saniye sonra Yaralımız var sesini duyduğun zaman, şehidimiz yok diye sevinirsin. Yaralıyı almak için helikopter hazır olsun dersin. Bu ilk hareketin başlangıç cümlesidir. Bizim toplumsal belleğimiz zayıftır. Çoğu

Sömürgeci devletler, Birinci Dünya Savaşı´nın mutlak galibiydi. Savaşın sonunda Osmanlı İmparatorluğu topraklarını paylaşma telaşına düştüler. Arka arkaya düzenlenen konferanslarda Türk milletinin yaşam hakkını ve itibarını hiçe sayan teklifler ortaya atıldı. Hiç beklemedikleri anda, Türk milletinin azimli direnişiyle karşılaştılar, gizli toplantılarda aldıkları kararları değiştirmek zorunda kaldılar. Türkiye´yle yapılacak barış anlaşmasında asıl görüşülmek istenen konu neydi? Anlaşma şartlarını kimler

27 Mayıs 1960 Darbesi´ nin ilk gününden itibaren, Demokrat parti yılları, Yassı ada duruşmaları ve infazlara kadarki dönem üzerine kalın bir örtü örtülmüştü. Bu örtü zaman zaman aralanmaya çalışıldı, ama çabalar yetersiz kaldı. Bu yolda en ileri adımlar yazar Hulûsi Turgut tarafından atıldı. Bu kitap Yassıada´ da gerçekten neler yaşandığını gözler önüne seriyor. Yaptırılmayan Savunmalar, Yassıada mahkemelerinin sadece bir yönünün değil, tümünün anlaşılmasını sağlayacaktır. -Aydın Menderes

Türkiye´de son yıllarda fırtına gibi olaylar yaşandı. Siyasetteki çalkantılar, terör, suikastlar, toplumsal olaylar, iş ve medya dünyasını sarsan operasyonlarda bazı aktörler hep ön plana çıktı. Bu kişiler, ya olayların tam göbeğindeki insanlardı ya da meydana gelen gelişmelerin en önemli aktörleriydi. Kamuoyu her zaman onların ne diyeceğini merak etti. (...) İşte bu kitap, son yılların çok önemli 100 civarında aktörüyle yapılan konuşmalardan etrafında yapılan araştırmalardan oluşuyor.

Gerek ülkemizde gerekse dünyada Ermeni meselesi hakkında çok şey yazıldı, söylendi, birçok iddia ortaya atıldı. Neydi bu iddialar? Bugün Türkleri soykırımla suçlayanlar, bir zamanlar Osmanlı´yı parçalama planları yapanlar mıydı? Ne olmuştu "milleti sadıka" olarak adlandırılan, darphanenin, baruthanenin emanet edildiği Ermenilere? Çarlık Rusyası´nın, İngiltere´nin ve Fransa´nın bu trajedideki rolü neydi? Başrol oyuncuları bu büyük sömürgeci devletler miydi? Rumlar gibi Ermeniler de piyon muydu? Ermeni ayrılı

Şeker, çay, pamuk, patates, kinin ve koka... İnsanlık tarihine bu altı tohum nasıl yön verdi? Bu tohumların işlenmesiyle ulaşılan sonuçlar, tarihin önemli olaylarıyla bağdaştırılabilir mi? Tohumların dünya tarihi üzerinde en az insan faktörü kadar etkili olduğu düşüncesi ne kadar doğrudur? Hobhouse bize tohumların birer ürün, yiyecek ve ilaç kaynağı olarak insanlığın ve ulusların kaderini defalarca nasıl değiştirebildiğini ve çoğu zaman öngörülemeyen sonuçlar doğurabildiğini anlatıyor. Değişim Tohumları, in

ABD Irak´ı, Saddam Hüseyin´i devirmek, ülkeye demokrasi getirmek ve Ortadoğu´yu değiştirmek için işgal etti. Ama Irak tam tersine üçe bölündü; kuzeyde Kürt bölgesi, güneyde İran kontrolünde Şii birliği, merkezde Sünni Araplar. Ve ardından yıkıcı bir iş savaşın temellerini hazırlayan ayaklanmalar başladı. ABD nerede hata yaptı? Irak´taki etnik ve dini ayrılıkları hesaba katmamış olabilir mi? İşlerin kötüye gitmesinin nedeni, ABD´nin ortaya koyduğu tutarsız ve uyumsuz stratejiler mi, yeniden inşa için

Sayın Başbakanım, size çok acı bir haber vermek zorundayım. Maalesef Abdi İpekçi´yi vurdular.´ Dönemin İçişleri Bakanı, bu acı olayı Başbakan Bülent Ecevit´e bu cümlelerle bildiriyordu. Ecevit´in cevabı, ´Yapmayın... Vah vah... Katilleri hemen bulun. Bunun için ne yapmak gerekiyorsa yapalım´ oldu. İpekçilerin evindeyse büyük bir sessizlik vardı. Milletin malı olan büyük bir gazeteci haince öldürülmüştü. Katilleri ise Ecevit´in dediği gibi yakalandı, ancak hemen değil. Ve bu olayın ardındaki sır perdesi

Taliban, El Kaide ya da Filistin - İsrail çatışması hakkında çok şey söylendi, yazıldı. "Medeniyetler Çatışması" dendi, "yeni haçlı seferi" dendi, "Saddam´ı devirmek için nükleer silahlar bahane dendi, "amaç petrolü ele geçirmek" dendi, "terörizm bir kılıf" dendi. Peki Ortadoğu´nun kaynamasının gerçek sebebi neydi? Müslüman-Hristiyan-Yahudi çatışması kutsal topraklar üzerinde ne zaman başladı? islamcı terör örgütleri nasıl bu kadar güçlendi? ABD Afganistan´da Sovyet Kızıl Ordusu´nu alt edebilmek için Taliba

AB yolunda, Türkiye´den doğacak bir hata ya da Avrupa Birliği içinde beklenmeyen olumsuz bir gelişme olmazsa, tam üyelik için gerekli adımlar tek tek atılıyor. Ama, doğaldır ki, bu aşamada karşılıklı pek çok sürtüşme, restleşme ortaya çıkabilecektir. Sonuç olarak Türkiye AB standartlarına ulaştığında ise, yalnızca kendisi için değil, tüm Avrupa için küresel düzende önemli bir güç kaynağı olacaktır. Kültürel, akademik, sivil toplum alanlarındaki hızlı gelişim ve özel sektörün pek çok konuda dünya çapında baş

Türkiye’nin 11 Eylülü olarak adlandırılan 2003 yılının kasım ayında İstanbul’da gerçekleşen bombalı saldırıların perde arkasını anlatmayı hedefleyen bir araştırma kitabı var karşımızda: Savaşçının Dönüşü. Doğan Kitap okurlarının daha önce Susurluk Prensleri ve Apolet, Kılıç ve İktidar adlı çalışmalarıyla yakından tanıdığı Faruk Mercan’ın imzasını taşıyan kitap, 11 Eylül saldırısı da dahil birçok terör olayına dair gizleri açığa çıkarıyor. Ve hepsinden önemlisi gerek İstanbul bombalamaları, gerek 11 Eylül gi

Nazım Hikmet ne bir siyasal lider ne de bir ideologdur.O, çağımızın en önemli şairlerinden biridir.Dolayısıyla şiirini salt siyasal bir yaklaşımla yorumlamak indirgemeci bir tutum olur.Sanat, eğer evrensel bir öz taşıyorsa, günceli, siyasal görüş ve ideolojileri aşmalıdır.Bu anlamda Nazım Hikmet'in yapıtı elbette insancıl ve evrenseldir.Ama onun şiirini, yaşadığı dönemden ve siyasal savaşımından da ayrı düşünemeyiz.

Orgeneral Hilmi Özkök´e, Paşam Genelkurmay başkanı olmanızı engelliyorlar haberini veren kimdi? Orgeneral Hilmi Özkök´ü tasfiye planı nasıl başarısızlıkla sonuçlandı? Özkök´ü tasfiye planı gerçekleşse, 3 Kasım 2002 seçimleri yapılabilir miydi? 28 Şubat süreci bir askeri darbeyle sonuçlansaydı, cumhurbaşkanı yapılacak olan komutan kimdi? Muhtıra ve darbe ihbarında bulunan Genelkurmay istihbaratında görevli üsteğmene ne oldu? Üsteğmen hangi komutanların ismini vermişti? Suikasta uğrayan yedi komutandan bi

Altan Öymen anılı kitaplarına devam ediyor... Ancak sıradaki kitap, beklendiği gibi 1960'larla, 1970'lerle ilgili değil... Bu kitabın konusu, daha yakın bir zamanın 2015 yazının olayları... Öymen ?kendi deyimiyle? bir takdim-tehir yapıyor... 1960'larla 70'leri bir sonraki kitabına bırakıyor. Altan Öymen neden Kayıp Yaz dediğini şöyle anlatıyor: Buna 'kayıp yaz' yerine 'kaybolan yaz veya 'kaybedilen yaz' da denilebilirdi. Çünkü 2015 yılının yaz aylarında, hep birlikte kaybettiğimiz büyük bir fırsat vardı: '

Craig Venter, tıbbi araştırmalar üzerine bir şirket kurarken bir tek amacı vardı: hayatın temel anahtarına sahip olmak. Genler hakkında herkesin hemfikir olduğu bir tek görüş vardı: genin şifresini çözen geleceğin de şifresine sahip olacaktı. Genetik şifre özelleştirilebilir miydi? İnsanlığın anahtarı bir şirketin tekeline terk edilebilir miydi? James Shreeve bilim adamlarıyla birlikte geçirdiği iki yılın sonunda, son yılların en çok tartışılan konusu hakkında çarpıcı bir kitap hazırladı. Tarihi yazanların

Bir enformatör olarak Egemen Bağış. Traktör sürücüsü olarak Yaşar Kemal. Bir modern tıp sanatı üstadı: Tevfik Ecder. Yeni dalgasını geçen tarihçi: Cemal Kafadar. Paramparça Teoman. Uzak görüşlü bir vaşak: Nilüfer Göle. Esrarengiz bir bankacı olarak Taner Akçam. Tarihçinin mutant olarak portresi: Ali Birinci. Sıkıyönetim altında doğru söz: Yıldırım Türker. Bir özgürlük felsefesi: Kürşat Bumin. Bir adı Antep olan Ülkü Tamer ve daha niceleri... Levent Yılmaz neredeyse 2000 yıl önce yaşamış olan Yunan tarihç

"Dumlupınar´ın batışı, gazeteci olarak izlediğim ilk büyük faciaydı. Gazeteden oraya özel uçakla gönderilmiştik. Rıhtımdaki kadının haykırışlarını unutamıyorum: ´Oğlumu kurtarın, o evlenecekti´ diyordu... Motorla kaza yerine yaklaşmaya çalışıyorduk. Oradaki durum daha da umutsuzdu... O zamandan biliyorum, olayın içinde birçok olay var. Öğrenilmelerinde de büyük fayda var. Bülent Çaplı´yı konuyla ilgili değerli çalışması için kutlarım."

Kobra II, Amerika´nın Irak´ı işgalinin gizli tarihçesidir. Bu kitap ABD gizli istihbarat belgelerine, savaş alanındaki en üst rütbeli komutanlarla söyleşilere ve operasyon raporlarına dayanmaktadır. Kobra II´de, Pentagon´dan Beyaz Saray´a, oradan Irak´taki çatışma noktalarına kadar savaşın nasıl planlandığını ve nasıl yürütüldüğünü, savaşa karşı görünen ülkelerin işgali kolaylaştıran espiyonaj faaliyetlerini, ABD istihbaratının düştüğü trajikomik durumları, Kuzey Irak´taki Kürt-Türkmen çatışmasını, Kürtler

Bu kitap, merkezi Brüksel´de bulunan Centre for European Policy Studies (CEPS) ile merkezi İstanbul´da bulunan Ekonomi ve Dış Politika Forumu (EDPF) tarafından yürütülen bir araştırma projesinin sonuçlarını sunmaktadır. "Üyelik Öncesi Dönemde AB´nin ve Türkiye´nin Stratejisi" başlıklı bu çalışmada amaç, Türkiye´nin Avrupa Birliği´ne tam üyeliğinin yaratacağı zorlukları ve fırsatları ayrıntılı olarak incelemekti. Bu kitap, Türkiye´nin üyeliğinin, ortak dış ve güvenlik politikası, adalet ve içişleri, iç yön

XX. yüzyılın son çeyreğine, hiç beklenmedik çarpıcı bir olgu olarak, İslamcı hareketlerin uç verip yükselmesi, sonra da gerilemesi damgasını vurdu. dinin özel yaşam sınırları içine çekilmiş olması modern dünya için bir kazanç gibi görünürken, 1970´li yıllarda, yalnızca Kuran´la amel etmek isteyen, Allah yolunda cihat emreden ve İslam devletini kurmak için savaşan birtakım siyasi gruplar ortaya çıktı. 1979´da İran İslam Devrimi´yle doruğa ulaşan ilk dalgadan sonra, sosyalist özlemlerin gerilemesinden de cesa