.el-Bera bin âzib (r.a)şöyle demiştir: Ben Ahzab Harbinde Hendek kazarken , Peygamber'imizi (s.a.s.) gördüm ki, O da bizimle beraber toprak taşıyor ve şu beyitleri söylüyordu: Vallahi levla'llahu ma'htedeynâ Velâ sumnâ velâ salleynâ Fe enzilen sekîneten aleynâ Ve sebbit'il-akdâme in lekaynâ Ve'l-müşrikûne kad bağav aleynâ İzâ erâdu fitneten ebeynâ (Vallahi eğer Allah hidayet etmeseydi, Biz kendiliğimizden doğru yolu bulamazdık. Oruç da tutmaz, namaz da kılmazdık. Düşmanlarla karşılaşırsak Sen bizim üzerimiz

Bu eserde yayımlanan yazılar iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sünnetin anayasal niteliği konusunda benimle Dr. Abdulvedud arasında yapılan yazışmaların tümü yer almaktadır. İkinci bölümde ise Pakistan Yüksek Mahkemesi üyesi Hâkim Muhammed Şefinin 21 Temmuz 1960ta Reşide Begüm davasında Şihabüddin ve arkadaşları adına verdiği kararın metni ve onunla ilgili ayrıntılı eleştirim yer almaktadır. Bu her iki bölümde okurlar, bir yandan sünnet inkârcılarının tüm meselelerini ve delillerini kendi ifadeler

Kur'an'da geçen kelimelerin anlam alanlarının tespitine ilişkin çalışmalar ehemmiyetine binaen erken dönemlerde başlamıştır. Zamanla Tefsir İlmi içerisinde müstakil bir disiplin haline gelen Garibu'l- Kur'an alanında pekçok kitap telif edilmiştir. Ancak hem kapsamı itibarıyla ve hem de derinliği itibarıyla Ragıp el-İsfahânî'nin telif ettiği Müfredâtu Elfazi'l-Kur'an özel bir öneme sahiptir. Daha önce bu alanda telif edilen kitaplar genellikle Kur'an surelerinin dizimini esas alan ve bu surelerdeki az say

Allah'ın âyetlerini daha doğru anlama çabasının sonucu olarak yapılan Sahte Dindarlık Eleştirisi: Cuma Sûresi Tefsiri isimli bu çalışma da, Allah'ın kelimelerinin oluşturduğu denizlerden elde edilen küçük bir damlacık mesabesindedir. Cuma sûresinin çalışma konusu olarak tercih edilmesinin en önemli sebebi, sûrenin sadece Cuma Namazı ile ilişkilendirilmesi, sûrenin ağırlıklı konusunu oluşturan Yahudilerin Kitab ve Peygamber tasavvurları ile dünya-ahiret, ticaret-ibadet dengesini koruyamama yanlışlığına yöne

Nikâh, dini (İslami) bir hüküm olması itibarı ile; onun akdedilmesinin de Kur'an'a ve Sünnet'e uygun yapılması gerektiğini; bunun da bir ibadet olduğunu; Allah'ın (c.c.) emri,Peygamberin (s.a.v.) sünneti üzere diyerek nikâh kıyanların sevap kazanacaklarını;ancak bu şekilde kıyılan nikâhların bir haramı helal yapacağını; Allah'ın (c.c.) adı anılmadan, O'nun rızasına müracaat edilmeden yapılan bir nikâhın nikâh sayılmayacağını anlatmaya çalışıyoruz.

Hz. Ali,İslam'ın son nebisi Hz. Muhammed (sav) ?in kurduğu devletin beşinci başkanı, dördüncü halifesi... Hz. Muhammed'e ilk inananlardan... Çocuk yaşta İslam'a teslim olan ilk kişi... Cennetle müjdelendi...Hz. Peygamber'in yakın dostu, amcası oğlu ve damadı... ilmin kapısı... Allah'ın arslanı... Lakabı Murteza;beğenilmiş,seçilmiş,makul,razı olunmuş manalarına gelir. Emrü'l-müminin ve imamü'l-muttakin,tanınmış lakaplardandır. Ayrıca Hz. Ali'nin isimlerinden biri de Haydar'dır.Arslan,gazenfer,yiğit,cesur, ka

Resulullah'ın bağlısı ve Ehl-i suffe'den olan Ebu Firas Rebia İbni Ka'b el-Eslemi radiyallahu anh şöyle dedi:'Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte gecelerdim. Abdest suyunu ve öteki ihtiyaçlarını ona getirirdim. Buna karşılık bir keresinde bana: -'İste (benden ne dilersen )' buyurdu. Ben: -Cennette seninle beraber olmayı isterim, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: -'Başka bir şey istemez misin?' buyurdu. Ben: -Benim dileğim bundan ibarettir, dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve s

Namaz,oruç, zekat ve hac ibadetleri,sembolik/harici rükunlarının yanında içsel dini tecrübe boyutlarına da sahip olup allah ile insan arasındaki manevi iletişim vasıtalarıdır. Bu raştırma söz konusu ibadetlerden haccın sembol ve din tecrübe boyutları arasındaki ilişki,haccın mümin bireylerin kişilik yapıları ve sosyal yaşantıları üzerindeki tesirleri, ilgili ayetlerin delaletleri ve tefsirlerdeki yorumları çerçevesince incelenmiştir. Hac, dini semboller bakımından en zengin ibadetir. Hac ibadetindeki sembol

Yol uzun fakat hayat kısa...Her hayat, sonunda, yarınlar için ibret dolu bir kıssa...Yazılan her eser hayata bir not düşer, kendince...Ve her hayat, kaç yıl sürmüş olursa olsun, uzun bir yürüyüştür...Uzun yol yürüyüşünde, insanın, emeklediği, hızlı adımlarla yürüdüğü, koştuğu ve takılıp düştüğü sahnelere şahit olmuşuzdur.Düşen bir insanın, kalkıp avuçlarını temizlemesi, üstünü başını topraktan arındırması ise bilinen bir manzara... Ve bu insanın, içinden, neden düştüm, dediğini de tahmin ederiz. Yani sorgul

İslam olmak,hayatı Allah'a has kılmaktır. Allah için, Allah adına, Allah'a doğru Allah ile beraber ve resulün önderliğinde yürümektir. Bütün iddalardan vazgeçmektir. Kendimizden vazgeçip Allah'ın istediği kendimiz olmaktır. İslam Olmak,Muvahhid,Mü'min ve Müslim olarak hayatı garantiye almaktır. Herşeyin bittiği yerde O'nun için hayatı yaşamaktır. Evet,İslam olmak; Yürüyen Kur'an olup yaşayan hayatın içinden örnek ve önder bir şahsiyetin sahibi olmaktır.

Bu kitap insanın doğası, ruh-beden ve iyilik-kötülük meselesini psikolojik açıdan ele almakta ve yeni bir ?psikoloji felsefesinin imkânlarını araştırmaktadır. Genellikle filozoflar ve ilahiyatçılar tarafından incelenmiş olan mesele, insanlık tarihi boyunca araştırılan, üzerinde düşünülen ve tartışılan bir konu olmuştur. Mevzu insanlık tarihi kadar eski olduğu için genel anlamda insanlığın düşünsel birikiminden faydalanılmış, ancak özel olarak İslam dini ve düşüncesi bağlamında mesele değerlendirilerek, ?

'İnsanın Mükellefiyeti:Erdem Medeniyeti'' isimli çalışmamız,insanın yeryüzünde varlık sebebi olan kulluk ve imtihan sürecinde Allahın kendisine yüklediği hilafet görevi kapsamında inşa etmesi gereken medeniyet ile ilgilidir. Allah, insanı tapraktan ve en güzel suretten yaratmış,ona ruh vermiş, akıl, ilim sahibi yapmıştır.İnsanın fıtratına Rabbini tanıma kabiliyeti vermiş,onu irade sahibi bir varlık kılmıştır.Yeryüzünde yaşaması, orayı imar etmesi,medeni bir hayat kurması için insana yerde ve gökte her ne v

Allah'ın verdiği haberler sadece geçmişi değil, şu andaki hali ve geleceği ilgilendiren haberlerdir. Bu haberler sadece bir toplumu, bir kavmi ya da sadece Müslümanları ilgilendirmez, bütün insanlığı ve hatta bütün mahlûkatı ilgilendirir. Bir haber dinlenirken şu üç şeye dikkat edilmelidir: Haberin kaynağına, haberin kendisine ve haberin bizi ne kadar alakadar edip etmediğine. Bu ölçüler dâhilinde bütün haberlere bakın bir haber ki kaynağı âlemlerin rabbi, bir haber ki içerisinde zerre kadar şüphe ihtima

Kuranı Anlamaya Giriş her ne kadar Tefsir Usulünün temel meselelerini ele alan makalelerden oluşsa da bilinen anlamıyla bir Tefir Usulü kitabı değildir. Bilakis, okuyucunun nasıl bir kitapla karşı karşıya olduğunu, bu kitabı anlamak için ne tür problemlerle yüzleşeceğini görmesini sağlayan metinlerden oluşuyor. Bu metinler -öncelikli olarak- formel bir tefsir ve usul eğitimi almamış, daha ziyade kişisel çabaları ile Kuranı anlamaya çalışan kimseler için kaleme alındı. Bununla birlikte bu çalışmanın, İla

İnsanı insan yapan deriden ambalajı değil, onun iman etmesi, sorumluluk duygusunu harekete geçirerek aklını doğru yönde çalıştırması, hayatına anlam kazandırmasıdır. Cansızlar, hayvanlar ve bitkiler irade ve akıl sahibi olmadıkları için sorumluluk duygusu taşımazlar. Onlar yaratılış gayelerinin dışında hareket de edemezler. Ama insan böyle değildir. Akıl ve irade taşıdığı için sorumludur ve hayatının bir gayesi vardır, o da Yalnızca Allahı razı etmek çabası, yani Allaha ibadet insan yalnızca Allaha karşı so

İnsanı insan yapan deriden ambalajı değil, onun iman etmesi, sorumluluk duygusunu harekete geçirerek aklını doğru yönde çalıştırması, hayatına anlam kazandırmasıdır. Cansızlar, hayvanlar ve bitkiler irade ve akıl sahibi olmadıkları için sorumluluk duygusu taşımazlar. Onlar yaratılış gayelerinin dışında hareket de edemezler. Ama insan böyle değildir. Akıl ve irade taşıdığı için sorumludur ve hayatının bir gayesi vardır, o da Yalnızca Allahı razı etmek çabası, yani Allaha ibadet insan yalnızca Allaha karşı so

Mahşeri kalabalığın arasındayım. Anladım ki bu kalabalık bu güne kadar gördüğüm hiçbir kalabalığa benzemiyor. Çok yön yok, tek yön var ve herkes oraya yöneliyor. Allah diyorsun birden ve daha onu görmeden oracıkta oturup kesilen nefesini tazelemek istiyorsun. Gözyaşların kesilen nefesin imdadına yetişiyor. Kâbeyi ilk gördüğünde ne istersen Allah onu kabul eder. Akıl buna takılmış. Ne istesem acaba? Dünyaya dair bir şey istemekten en çok orada utandım. Dünyalık ne istenebilirdi ki, misafirdik burada. Misafir

Müslümanlar için Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci öncelikli kaynak olan Resulullahın (a.s) sözlerinden derlediğimiz ve şerh ettiğimiz altmış civarında hadis-i şerif üç bölümde gruplandı. Tasnif olan bu hadis-i şerifleri ezberleyip, şerhlerini dikkatlice okumak ve okuduğunu anlayarak yaşamak bu kitabı eline alanın amacı olmalıdır. Seçilen bu hadisler günümüz bakış açısı çerçevesinde yorumlanıp değerlendirilmiştir. Her biri Müslümanlar için oldukça önemli mesaj ve ışıklar ihtiva eden bu hadislerin okuyucunun

İslam akidesinin temel taşları olan kavramlar tam anlaşılma¬dan, saf ve katışıksız akideye ulaşmak mümkün olmaz. İnsanın, kâinatın ve içinde bulunan her şeyin doğru olarak izahı, mana ve anlamlarının yerli yerine oturtulması, ancak sahih İslam anlayışıyla müm¬kün olacaktır. Yüce Allah'ın in¬sanlığa gönderdiği hak din, bütün sahihliğiyle anlaşılmayınca, hayat yozlaşacak, hak ayakta tutulamayacak ve adalet sağlanamayacaktır. Düşünce dünyamız yenilenmeli, yanlış anlatılanlar tashih edilmeli, İslami kavramlar y