19 yüzyılın sonlarına doğru, hakkında “üstün yetenekli Türk”, “piyano virtüözleri arasında esen en yeni fırtına”, “büyük Türk piyanist”, “çağımızın en zarif ve parlak piyanisti”, “önemli bir yetenek”, “büyük virtüöz”, “hassasiyeti, ince zevki ve zarafeti ile dikkat çekiyor”, “piyanonun harika ustaları arasına yer aldığını ispatlayan üstün nitelikleri gözler önüne serdi” gibi övgü dolu sözler edilmiş; 15 Haziran 1895’te Londra’daki Princes Hall’da ilk kez sahneye çıktığında icrası “İstanbullu piy ...