Yetkililer yaşanması muhtemel olan depremler öncesinde şehirlerin deprem risklerini azaltmak zorundadır. Topyekûn bu çalışmalara hız verilerek riskli yapıların belirlenmesi ve dönüşümü sağlanmalıdır. Bu dönüşüm bina bazında değil, devlet yetkisi ile ada veya mahalle bazında planlanmalıdır. Böylece depremler neticesinde hasar alan veya göçen bina sayısı, can ve mal kayıpları azalacak ve ortaya çıkması muhtemel olan fatura makul seviyelerde kalacaktır. Bu yüzden ülkemiz için bir beka sorunu olan depremlere karşı devlet iradesi ile tüm şehirlerimizde çalışmalar başlatılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Böylece depremler sonrasında afet yönetiminin daha kolay bir şekilde uygulanabilirliği sağlanmalıdır. Böylelikle depremin ekonomik ve sosyal yansımalarıyla farklı alanlara etkilerini ele alan ve alanında rehber olabilecek farklı bölümlerden oluşan böyle bir eserle akademik yazına katkı sağlayan yazarlara teşekkür eder, kitabın hayırlara vesile olmasını dileriz.