Üç yanı denizle kuçaklaşan, etrafı görkemli surlarla çevrili yedi tepeli bir yarımadanın üzerinde kurulan İstanbul, her köşesinde farklı bir tarihin soluk aldığı, Şarkın büyülü, görkemli, eşsiz bir beldesidir. Üç Kıtayı yönetmiş tarihsel yarımadanın kalbi Sultanahmet, dünya kültür mirasının şahaserlerinden Ayasofya, Hipodrom ve anıtları, şehri çepçevre saran surlar ve burçları, mozaik ve freskleriyle Bizans´ın son dönem görkemini yansıtan Kariye, çağlar boyunca her gelenin belleğini derinden etkilemiş İstanbul tablosundaki Osmanlı öncesine ait eşsiz öğeleridir.

Bu değerleriyle İstanbul 19. yüzyıl gezginlerinin görmek istediği en gözde şehirlerinden birisi olmuştur. İstanbul´un fotoğrafları da, panaromaları da, kartpostalları da bu dönemde gelen gezginler tarafından büyük bir ilgi ile alınmış ve gönderilmiştir. Kartpostal editörleri şehrin adeta tam bir kültürel ve etnolojik envanterini çıkarmış ve bir araştırma enstitüsü gibi titizlikle bir belgesel niteliğinde kart dizileri yayımlamışlardır. Bu albümde örneklerine yer verdiğimiz eski kartpostallar İstanbul´a gelen gezginlerin o dönemde büyük bir ilgi ile dolaştıkları Bizans anıtlarını konu almaktadır. Bu kartlar sayesinde adeta bir monografinin görsel bölümü gibi kentin Osmanlı öncesi anıtlarının 19.yüzyıl sonundaki tam bir belgelenmesini görmek mümkündür.