Uluslararası sistemde büyük değişiklikler yaşanıyor. İç ve dış dengeler yeniden tanımlandığından önemli sarsıntılar ve mücadeleler gündeme geliyor. Avrupa Soğuk Savaş'ın başlarında olduğu gibi şimdiki dönüşüm sürecinde de merkezi bir konumda, Soğuk Savaş'ın bitimiyle Avrupa'nın bölünmüşlüğünün ortadan kaldırılması ve birleşik bir Avrupa'nın yaratılmasının sancıları ve mücadeleleri yaşanıyor. Bu süreçte Avrupalılığın ne olup olmadığı üzerinde tartışmalar yoğunlaşırken, Avrupa'nın yeni sınırları da çizilmeye çalışılıyor. Türkiye oluşan yeni Avrupa'nın içinde yerini alacak mıdır yoksa, Avrupa'nın sınırları çizilirken yeni dengeler Türkiye'yi Avrupa'nın dışına mı taşıyacaktır?

Türkiye ve Avrupa kimlikleri nasıl oluştu?
Türkiye-Avrupa Topluluğu ilişkileri nasıl gelişti? Türkiye'nin üç önemli projesi olan Batılılaşma, kalkınma ve demokrasi arasındaki uyum nasıl? Son yıllarda büyük ağırlık kazanan insan hakları ve demokratikleşme konuları, Türkiye ile Topluluk ilişkilerinde nasıl merkezi bir konuma geldi?

Yunanistan ve İspanya ile birlikte başladığımız süreçte zamanla yollarımız nasıl ayrıldı?

Türk-Yunan sorunları iki taraftan birinin diğerinden daha saldırgan olmasından veya iyi niyet eksikliğinden mi kaynaklanıyor? Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle, en güçlü ülkeler arasına yerleşen Almanya ile yaşadığımız gerginlik nasıl aşılabilir?

Türkiye'nin her bakımdan damgasını taşıyan Balkan devletleri ile kurulan fakat kalıcı olmayan ikili ve çoklu siyasi-askeri ittifaklar, sorunlara kalıcı çözüm getirebiliyor mu?

Türkiye, "Akdenizli" kimliğiyle Topluluk´un Akdeniz politikasında yer alsa da neden hiçbir zaman önemli ülkelerden biri olamadı ve ilişkilerini daha çok ikili düzeyde ve özel bir biçimde sürdürdü? ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinin ortak ürünü olan bu çalışmada tüm bu sorulara yanıt aranıyor, kitabın, uluslararası ilişkiler alanında Türkçe kaynak boşluğunu doldurmada önemli bir adım olacağına inanıyoruz.