Çocukken evimiz şehrin dışında, yamaçta, tüm şehri yukarıdan gören bir tepenin yamacında, ufacık bir gecekonduydu.

Tüm tepede üç beş tane ev vardı, kaderleri bize benzeyen. O evlerin çocukları mahalle arkadaşımızdı. O tepelerde boyumuzu aşan çimenlerin içinde kaybolurduk bahar aylarında. Kış geldi mi karda kayardık tepeyi boydan boya, uçardık, donardık, yanardık soğuktan, yara bere içinde kalırdık ama gün batmadan girmezdik eve.
Yaz yağmurlarında tepemizin arkasında gökkuşağı çıkardı, yağmurdan sonra, göğü boydan boya sarar, uzansak tutacak kadar yakın sanırdık maviyi, yeşili, sarıyı.

Anam, gökkuşağının altından geçen cennete gider demişti bir seferinde. Sonrasında ilk gökkuşağında altından geçmek için koşmuştuk, çocukluk işte. Tepeye vardığımızda bir adamla karşılaşmıştık, adam sırılsıklam ıslanmış, tüm yağmuru içine çekmiş gibiydi, burnundan soluyordu, yorulmuştu, belki acıkmıştı da, yorgundu da.

Adamı görünce çok heyecanlanmıştık, adam yağmurun ülkesinden geliyor sanmıştık, gökkuşağının doğduğu yerden, cennetten. Gökkuşağının sahibi gibi görünüyordu uzaktan, sanki onu oraya o adam dizmiş, elceğizleriyle yerleştirmişti.

Devamı
Format :Kitap
Barkod :9786056722967
Yayın Tarihi :2017-09-01
Yayın Dili :Türkçe
Baskı Sayısı :1.Baskı
Sayfa Sayısı :157
Kapak :Karton
Kağıt :2.Hamur
Boyut :135 X 210
Emeği Geçenler :
Yazar   : Haydar Ersöz
Yazarın Diğer Eserleri
İlgili Eserler