Roman, daha önce yayınlanmış olan “GÜNEYDEN KUZEYE DE’WÊ” ve “ARAS’TAN FIRAT’A KÖSEM” adlı iki romanın devamı olarak yazılmıştır. Kars-Erzurum arasındaki bölgede ve özellikle Sarıkamış’ın güneyinde yer alan Yoğunhasan (Karapınar), Başköy, Akkoz ve Karakurt köylerinde, 1828 sonrasından 1889 yılına kadarki günlük yaşam, tarihi hikâyeler formunda romanlaştırılmıştır. Romanda, Osmanlı döneminde öksüz ve yetim olan Halil’in, büyümesi, evlilikleri, sırasıyla ağa, tüccar ve hacı oluşu ve nihayetinde Rus idaresinde

İçeride Tadilat Var - Ece'nin Günlüğü Kitap Açıklaması Bütün yolculuklarım uzundur benim Ve görmek için çıktım yola Çoğu gerçek, azı hayal Hayal meyal çıktım yola Kâh Zeytindağı’na Kâh Lut Gölü’nün derinine İne ine çıktım yola Bütün yolculuklarım uzundur benim Petersburg’un ayazını yakaladım Tiril tiril titredim Puşkin Cafe’de ısındım Piyanonun eşliğinde Çar’ın sarayında gezdim Yazlık kışlık aynı günde

"Yaş yetmiş iş bitmiş" sözünü ilk kitabı "Sevginin Gün(sel)cesi"yle yerle bir etmişti Günsel Öğretmen. Bu kitabında yine taşıdığı sevgileri çeşitlendirdi, masal yaptı ve gelecek nesillere, çocuklarına, torunlarına masal gibi sevgiyi anlattı. Geçmişten geleceğe, yaşadıklarını örnekleyerek ışık tuttu. Özetle, yaşamak için zaman, mekân ve imkân olması gerektiğini ve mekânın da zamanın da imkânın da sevgiyle yaratıldığını her satırda vurguluyor. Şöyle ki; yaşamak bir zaman dilimine hayatı sığdırmaktır. Bu za

Türkler ve Kürtler: Birbirine Emanet İki Halk Kitap Açıklaması Çok sayıdaki siyasal gelişme teorilerinden biri de "bunalım" teorisidir. Bunalım kavramıyla, kuşkusuz sistemleri zorlayıcı birtakım tarihsel durumlar kast edilir. Siyaset bilimciler Joseph LaPalombara ve Myron Weiner`e göre üç bunalım söz konusudur. Bunlar "meşruluk", "bütünleşme" ve "katılma"dır. Bu açıdan değerlendirildiğinde Türkiye`nin, birçok yönüyle tarihsel kriz dönemlerinden birini yaşadığı söylenebilir. Diğer bir ifade ile siyaset bili

Örgütlü Bir Öğretmenin Arşivinden Kitap Açıklaması İnsanlar vardır ülkemizde, kendilerine teşekkür borçlu olduğumuz, minnetle anmamız gereken... Saliha Servetoğlu onlardan biridir. Öğretmen kimliğinin gerektirdiğinin en iyisini yapmak ona yetmez. Çalıştığı yerlerdeki TÖB-DER, Eğitim-Sen gibi öğretmen örgütlerinde yönetim kurulu üyelikleri yapar. Sağlığı pamuk ipliğine bağlı olsa bile, arkadaşlarına, topluma rol model olmak ister. Emekli olduğunda da boş duramaz o. Çünkü ülkemiz henüz Ata`mız

-Okuduğunuz ilk kitap "son kitap" olmalı! -Oku ki tap! -Beni Tanrı zehirledi! -Ruhum komünist, bedenim Müslüman! -Hepimiz "CEO"nun elemanlarıyız! -Kaç yaşında doğdunuz! -İnsansan karşındakini insan san! -Her yıldız bir ruhu temsil eder! -Tanrı "göz kırptığında" bak! -Yön belirlemeyen "kavşakta" bocalar! -Körler hariç her göz görmez! -Ancak eğitimli insanlar eğitilebilirler! -Sen ne isen görüştüğün kişi odur! -Tanrı istemeseydi hiçbir can ölmezdi! -Ölümü öldür! -Tek ateist Tanrı'dır! -Âlem bu ise "Kral" kim!

Bu kitap şu an elinizde ise siz de kendiniz için bir şeyler yapmak istiyorsunuz demektir. "İçimizdeki Hacker Sen Misin?" isimli bu kitabı yazarken amacım çok satsın ya da herkes bu kitabı alsın, değildi. Kendim için belirlediğim hedef, kitabı bir kişi mi satın aldı, yalnızca o bir kişinin hayatına kıyısından köşesinden dokunabilmekti. Kütüphane raflarında açılmayı bekleyen sayfalar yerine kendini hazır hisseden sen ve senin gibi okuyuculara erişmekti asıl niyetim. Bireysel bilgi birikim ve deneyimlerimi gir

İnsanın kişilik ve karakterindeki özelliklerinin gelişip şekillenmesindeki en önemli unsurlardan birisi de yaşadığı çevredir. Çevresel faktörlerdeki değişim onun da yaşamında değişikliklere yol açmaktadır. Önemli olan, insanlar için yararlı olanları koruyarak değişime ayak uydurmaktır. Kentlere olan göç, hızlı nüfus artışı, plansız çarpık kentleşme gibi faktörler kentlerin tarihi, sosyal ve kültürel değerlerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda Niğde ili hem dışarıya göç veren hem de kendi kırsal

"Kader... Her şey en başından yaşandı. Her şey tekrar tekrar yaşanacak. Her şey en başından tekrar yaşansın diye, en baştan en sona." Tek bir insan, iki farklı hayat. Şehrin birinde Sîna, diğerinde Turna. Yaşadığı hayatın yalanlarla dolu olduğunu, eski püskü bir hatıra defterinin sarı sayfalarından öğrenen Sîna ile ailesine yapılan haksızlıkların peşine düşen Yusuf`un yüreklere dokunan imkânsız aşkı... Tesadüfen tanışan insanların geçmişe dayanan plansız hesaplaşması... Kaderin çetrefilli ve sınavlarla dolu

Bu kitabı yazarken 17-25 Aralık olmuştu. Ama 15 Temmuz olmamıştı. O zamanki toplum psikolojisi başkaydı! Şimdi ise daha başka… İnsanlık ve hayat o kadar hızlı değişiyor ki, Kitabı yazdığımda ben de toplumun bir üyesi olarak o günkü şartlar içerisinde yazmıştım bu kitabı. Ama çekincelerim olmuştu ve yayınlatmamıştım. Keşke yayınlatsaymışım…

Bozkır - 1 Solan Güller Kısa Özet Kuyu başında başlayan bir kin. Yitip giden canlar ve bitmeyen acı. Yollara revan olan iki sevdalı, yürekleri dağlayan aşkın ölümü. Zâlim her yerde zâlimdir. Zâlimin işi ise zulümdür. Bu zulme dur diyen koca yürekli Ahmet Usta ve korkusuz Yakup. Yeni umutlara yelken açıp bozkırın tozlu yollarına düşen ve rastladığı Çoban Mehmet sayesinde, Hasan Emmi’den dinlediği hazin bir hikâyenin, Civan ile Mihriban’ın sevda yolunda çektiği zulmün hikâyesini dinleyen Önder Öğretmen, sır

Ve sen yazanı kendi olan Kitap gibi kadın! Bir kütüphanenin tozlu raflarında İçinde ayraç olup Unutulmak isterdim... Yıllandıkça yıllanmak Yıprandıkça yıpranmak Eskimek... Fakat Yıllar yıllar sonra İki acemi âşık tarafından bulunmak İsterdim. İzin Kokun Üzerimde.

Hele karşı kıyılara, Anadolu Yakası’na, Mudanya veya Bandırma’ya bir geçseler her şey tamamdır. Heves ve sevinçle kürek çekerlerken birden moralleri bozulur. Kayık, içeriye su almaktadır. Küçük bir sızıntıdır bu, ama gitgide çoğalmaktadır. “Ula bu kayığın altı delikmiş.” diye söylenir Nazif. “Vay kaderimize vay! Ne yapalım şimdi? Çattık valla. Yakında denizin dibini boylarız.” “Tövbe de ula Nazif!” diye atılır Mehmet Çavuş. “Arkadaşlar! Anafartalar’da ölmedik! Conkbayırı’nda ölmedik! Gelibolu’da da ölm

Ercan Birdal, ilkokul ve liseyi Kars'ta, yükseköğrenimini Ankara Gazi Üniversitesi'nde bitirdi. Birinci kitabı TEK BAŞINA, 2021'de yayımlandı. Edebiyat penceresinden; bir araştırmacı ve kurgucu gözüyle baktı. Güncel ve yalın bir dil kullanmayı şiar edinmiş, akıcı ve yormayan bir üslupla kendine mahsus tarzından ödün vermemeye çalışmıştır. Şu anda Batı Akdeniz'in şirin ilçesi Dalaman'da yaşamını sürdürmektedir.

Ercan Birdal, 1947, Kars/Subatan doğumlu. İlkokulu köyünde, liseyi Kars, Alparslan Lisesi'nde bitirdi. (Alparslan Lisesi'nin 1964/1965 dönemi ilk mezunlarındandır.) Üniversite eğitimini 1971 yılında, Ankara Gazi Üniversitesi'nde bitirdi. Öykülerinde görüldüğü gibi önemli kamu görevlerinde bulunmuştur. Maliyeci, eğitim yöneticisi, sağlık yöneticisi, asker, sanayici ve tarımcı... Kısaca devlet adamı... Büyük bir adanmışlık şuuru içinde kamuya ve özel sektöre önemli hizmetlerde bulunmuştur. Gönül işlerini

Hayatın akışında yaşarken, o akışın içinde yalnız yaşamın içinde bize sunulan gündelik koşuşturmalardan, yaşadıklarımıza dışarıdan bakarak, görülmeyenin aynasına doğru iç dünyanın keşif yolculuğuna edebi (felsefe & edebiyat & şiir) 100 paragraf ile çıkaracak Derinlerde 100; içerik olarak bilindik kitap kategorilerden farklı, okurken hem keyif veren hem de derinlik bırakarak bambaşka bakış açıları sağlayacak bir eseri sizlerle buluşturmanın heyecanı ve mutluluğu ile...

Bu kitapta bir polisin serüvenlerini okuyacak, bu mesleğin zorluklarını göreceksiniz. Nasıl polis olmuş, nasıl koruma olmuş?.. Sonrasında bir öğretmen olarak neler anlatmış öğrencilerine?.. Mesleğini sevmenin nasıl bir duygu yoğunluğu gerektirdiğini ve hayatın bazı gerçekleri ile yüzleşmenin kaçınılmaz tarafını, bu kitapta siz değerli okurlara anlatmaya çalıştım.

Fakir bir balıkçının oğlu olan Dimitri, para ve şöhrete kavuşmak için sadece cesaretli olması gerektiğini biliyordur. 1870'li yılların İzmir'inde başlayan Dimitri'nin hikâyesi, yoksul ve kimsesiz kalan bir çocuğun direniş ve hayata tutunma çabasını olduğu kadar aşk, sevgi, hırs ve nefretin birlikteliğini de anlatıyor.

Bu kitapta kimsesizler yurdunda kalan Küçük Serdar ve kardeşlerinin başlarından geçen olayları, bir aile yanına yerleştirilirken geçirdikleri sıkıntılı zamanları ve aile olmak için can atan Aytaç baba ve Bedia annenin neler yaşadığını, Serdar’ın ve diğer kardeşlerinin de nasıl bir süreç geçirip aile yanına yerleştirilmesi ile hayatlarında olan müthiş bir değişimi, hayata katılımlarının ve onlara rol model olan insanların hayatının nasıl değiştiğini ve bunlar olurken devletin ailelere katkılarını, evde y