Yaşanılan onca zorluğa rağmen kahkaha atabilmek bir sanat ise eğer tanıyabileceğiniz en büyük sanatkârlardan biri Işık Zülal TUNALI idi.Yasını sadece gözyaşları değil;Yarım kalan kahkahaları da tutuyor o yüzden şimdi…Yansıdığı her yeri görünür kılıp, eksildiğimiz yerden bize varlık olacak ışığına daima minnetle... Canım Annemiz Semih Öngün

Biri 19. Yüzyılın sonlarına doğru, diğeri 21. Yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti’nin sona ermesi ile çağdaş dünyanın yaşanmakta olduğu zamanlarda, ilk bakışta farklı görünen iki ayrı hikâye yaşanmaktadır.İşine bağlı bir dedektif olan Kamila Calal, rahmetli eşinin ölüm nedenini araştırıp aydınlatmak amacıyla İstanbul’u âdeta karış karış dolaşacak, araştırılmayan tek bir semt, tek bir yer bırakmayacaktır.Kamila Calal yine, hayatında meydana gelen sayısız olumsuz olay neticesinde İstanbul Yıldız Sarayında Os

Çalışma masasında defter. Bordo kapaklı. Üstünde kurşun kalem. Yanında beyaz silgi. Tanıdık bir kitap. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı. Arasında ayracı. Dokunmak istiyor önce. Görmek istiyor. Bu son okuyucunun nerede kaldığını bilmek istiyor.Ayraca bağlı sarı anahtar. Kitabın ucundan sarkıyor.“Bir anlam aramamalı. Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur.”***Salgın günlerinin hüznüyle başa çıkma çabamın ürünü olan bu kitaptaki öyküleri yazarken iyileştiğimi paylaşmak isterim. Okumak kadar yaz

Hikâyelerle büyür, olgunlaşır, yetişiriz. Hikâyelerle öğreniriz hayatı. Her insan kendi hikâyesini yaşar bu hayatta. Kiminin hikâyesi sıradan, kiminin farklı, kiminin acayiptir. Öyle olsa da her hikâye değerlidir. Bazı kimselerin ise ibret alınan, ders çıkarılan, yol gösteren, ilham veren hikâyeleri vardır. İşte âriflerin, zâhidlerin, velîlerin, hikâyeleri böyledir. Tam da böyle, birbirinden güzel hikâyelerden oluşan, maneviyat yüklü bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Elinizdeki kitap sizi, onların ruhumuz

Kâinatın yaratılması bilimsel; tesadüfi oluşması iddiası felsefi midir? *** Kâinat ya da evren daha küçük olamaz mıydı? Devasa bir yapının olmasının sebebi ne olabilir? *** Kâinattaki her şeyde bir mucize aramak ne anlama gelmektedir? Evren ve içindekiler gerçekten olağan dışı bir durum mu arz ediyor? *** İnsan nereden, nasıl gelmiştir ve nereye gitmektedir? Ölümle birlikte bütün mazinin de sayfası kapanacak mıdır? Hayat sadece görünenden ibaret midir?

Devrim Simav Uysal, ses getiren ilk kitabı “Saraydan Kaçış”ın ardından devam kitabı olan, “Sarayın Alevleri" ile tekrar okurlarıyla buluşuyor. “Limandaki kadırga! Aliana, yüreğinin sıkıştığını hissetti. İşte oradaydı! İki buçuk yıl önce onu zorla kaçıranların gemisi. Üç gün boyunca aç bir şekilde, soğuktan kaskatı yolculuk yaptığı gemi. İşte, Ahmed, pişmiş armut gibi, kendiliğinden eline düşmüştü. İçindeki öfke selinin yükseldiğini hissetti. İntikam saati gelmişti. Ama önce, öğrenmeleri gereken şeyleri öğre

“Hadi bana yalan söyle!.. Bak, onu nasıl bulacağım. Zira zararsız yalan yoktur. Söyleyene de, söyletene de bir gün geri döner ve bedelini ödetir.” Komşusunun ani ölümü, mütevazi nişanını evi yerine bir otelde yapmak zorunda kalan Yasemin için beklenmedik sonuçlara yol açacaktır. Çünkü belayı da davet etmiştir. Farkında olmadan birisini fena kızdırmış ve bir paratoner gibi üzerine çekmiştir. Şimdi, hayatta kalmak için tüm becerilerini kullanmak zorundadır.

Dünya gurbetinde ne yaşarsan yaşa, Hüzün geçici, keder geçici, Mutluluk geçici, ömür geçici. Kâinat da sessiz sedasız, Kendi kaderini yaşamakta, Dünya dediğin belirsiz nokta. Var oluş sebebin ilimdir, sevgidir, Nedir bu kin, nefret ve kavga? Her şey burada kalır sanma!

Ya bu aşk burada son bulacak Ve öykümüz yarım kalacak Ya da bu aşk sonsuz olacak Ve biz bir ömür bir olacağız *** Either this love will come to an end here And our story will remain unfinished Or this love will be eternal And we'll be together as one for a lifetime

İnsanlığa Not: Hak vaki olup toprağa kavuşunca bedenimiz, bizden önce, bizden sonra, toprak altında ne kadar canlı var ise, bir deprem, sel, heyelan, tsunami sonrası, kemiğimiz farklı bir inançtan, kanımız bir hayvan kanı ile, iliğimiz farklı bir renkten, etnisiteden, saçımız, tırnağımız belki de farklı, aykırı yaşam tarzı tercih etmiş başka bir mevta-kadavra-leş ile karışacak, aynı toprakta buluşacak, karışacaktır. İstediğiniz kadar diplomanız, etkili, yetkili mevki makamlarınız olabilir. İnsanları dili, d

Bu çalışma, 1910’lu yıllara kadar Antalya Kalesi'nin büyük bölümünün ayakta olduğundan yola çıkarak araştırmaya başladığım Kale'nin antik bir liman kapı yapısına dair bulguyu içermektedir. Can Onur Demiralp, 19 Ocak 2023 “Zamanın tahrip edici dişleri ile her gün kemirilip silinmekte ve yok edilmekte olan taş eserlerin bazıları, bilahare aranıp bulunamayacaktır. Nitekim tarihte pek de uzun olmayan bir devirde, Evliya Çelebi’nin gördüklerinden bazılarının bugün nişanesini dahi bulamıyoruz. Bu kitaplarımız ka

Karanlık, rutubetli odasında, siyah pencerelerin aralığından keşfettiği dünya, sadece bir sokaktan ibaret olmuş, kendince anlamlandırdığı nesneler, insanlar, davranışlar hep masum olmuştu. Ta ki o güne kadar. Lidya, o gün geldiğinde, asıl farklı olanın başkaları olduğunu, insanların her birinin aldatan ve köleleşen bireyler olduğunu anlayacaktı. Herkesin toplu bir şekilde gündelik yaşamın intiharına sürüklendiği fark edecek, yaşamın kurallarını koyanların tüm aldatmacalarını görecekti. Bu deneyimi boyunca a

Dünyamızda fazlasıyla sıradan bir hayat yaşayan iki kardeş, birlikte büyüdükleri yetimhanedeki dostları ile bir limanda çalışmaktadır ve başlarına gelen bir talihsizlik sonrası işsiz kalırlar. İşleri ile birlikte kalacak yerlerini de kaybeden kahramanlarımız ne yapacaklarını düşünürken, yolları garson bir kız ile kesişir ve bu kız, grubun en genci olan adama âşık olur. Aşk ve başka hisler sonucunda da durumunu öğrendiği bu insanlara evini açan kadının hayatı da böylece bu üç adam ile birlikte tamamen değişm

Kadın, tarihte yerini aldığı andan beri, yani insanlığın varoluşundan beri, insanlık iki cinsin birleşik bir bütününden var olmuştur. Yani kadın erkeğin yarısı, erkek kadının yarısı olmuştur. Ne kadın erkeksiz ne erkek kadınsız varlığını sürdürebilmiştir. Yazar Ali Tortumlu, bu eserinde tarih öncesi ve sonrası dönemde kadın ve erkeğin konumu hakkında sürdürdüğü kapsamlı çalışmayı okurla buluşturuyor

Öyle Az Buz Sanmayın Babamdan Miras Bana. Gördüğünüze Aldanmayın Babamdan Miras Bana. Kendi Garip İdi, İsmi Arif Her İşi Bilirdi, Sanmayın Naif Bu Kafiyeler, Bunca Redıf Babamdan Miras Bana. Bu Eserler, Bu Kitap, Heybeli’de Bir Mehtap, Arifoğlu Diye Lakap Babamdan Miras Bana

Ankaralı, zengin bir ailenin tek çocuğuydu Umut. ABD’nin önemli bir üniversitesinde öğrenim görüyordu. Başarılı bir öğrenciydi. Üçüncü sınıfın bittiği yılın yaz tatili için Türkiye’ye dönmüştü. Bir akşam anne ve babasıyla yaptığı bir konuşma, bütün dünyasını altüst etti. Öfkeyle aldığı bir karar sonucu eğitimini terk ederek askere gitti. Ülkenin acılı topraklarında keskin nişancı olarak görev yapmayı seçti. Cudi Dağı’nın ıssızlığında tek dostu, uzun menzilli avcı silahıydı. Bu silah aynı zamanda en büyük dü

Em. J. Plt. Kd. Alb. A. Özcan GÜNAY, 1982 Yılında Kara Harp Okulu’ndan Jandarma Teğmeni olarak mezun olmuştur. 1986 yılında Kara Havacılık Okulu Helikopter Pilot kursunu bitirmiş ve beş ayrı helikopter tipinde, toplam 25 yıl süreyle, 4985 saat uçmuştur. Bu süre içinde S-70 Helikopter Öğretmen Pilot kursunu ABD'de Sikorsky tesislerinde, MI-17 Eğitimini Rusya Federasyonu Kazan Helikopter tesislerinde tamamlamış, 14 yıl Bakım ve Test Pilotluğu, J. Havacılık Bakım Komutanlığı, Filo Komutanlıkları, Destek Grup K

“Eğer bir ismin yoksa, herkes kendi vicdanında isimlendirir seni. Bazen yazdığın bir romanın adına bürünürsün, bazen de yaşadıklarınla anılan olursun. Sonunda seçemediğin her şeyin mahkûmusun.” O, isimsiz bir yazar. Sonbahar vedalarından doğan hikâyesinde, gerçek olduğunu sandığı tüm yanılgılar, çarpıcı yüzleşmelerle açığa çıkıyor. Onunla şehirden şehre çıktığınız zaman yolculuğunun eşlikçisi, hiç duyulmamış güfteler ve kendi kaleminden dökülmüş romanlar olacak.

1974'te Çanakkale'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimlerini Çanakkale'de tamamladıktan sonra, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlük Yabancı Diller Bölümü'nde İngilizce Okutmanı olarak görev yaptığı sürede, Hazırlık Sınıfları Birim Başkanlığı, Rektörlük Yabancı Diller Bölümü Bölüm Başkan Yardımcılığı ve Rektörlük Dış İlişkiler Birimi'nde görev aldı. Sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı'na İngilizce Öğretmeni olarak atandı ve

"Elimde kitap, vagonların içinde geziniyordum. Tren belki şehirlerden geçiyordu bazen, bazen yaratıcısından başka kimsenin hatırlamadığı ıssız bozkırlarda uflaya puflaya dumanını savurarak karanlığı yarıyordu ve belki de bazen hiç kımıldamıyordu da biz aciz yolcular, onun bizi yalnızlığımızdan çekip çıkarıp güneşli hafta sonlarına taşıyacağına inanarak mutlu olmaya çalışıyorduk." Hayat; anılar, yalnız hatırlanmak için yaşanan anlar, yazıldıkça yaşandığına inanılan günler ile geçmişi geleceğe bağlayan bir hi