Prens, Niccolò Machiavelli'nin düşünceleri üzerine kurulu Makyavelizm'in izinin sürülebileceği bir eserdir. Kitapta bu şekilde geçmediği hâlde, "Zafere giden her yol mubahtır." felsefesinin kaynağını oluşturur. Yazıldığı tarihten bu yana yergiye de övgüye de çokça sahip olmuş Prens yayınlandığı 1532'den beri siyaset üzerine düşündürmeye devam ediyor.

Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve sonunu akşamın ışıkları tayin ederdi. Işıkta başlayıp ışıkta biten, on iki saatlik, kısa, hafif, yaşanması kolay bir günümüz vardı. Müslümanın mesut olduğu günler, işte bu günlerdi... Şimdi heyhat, eski saatle beraber akşam da fecir de bitti. Bir çoklarımız için fecir, artık gecedir. Ve bir çoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolaşmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyor

Se déroulant au sein de la société russe, l'intrigue du récit est dans un premier temps résumée, ce qui fait apparaitre les grands thèmes – ridicule, ambition, bureaucratie, pauvreté et solitude – en filigrane. L'auteure de l'analyse se concentre ensuite sur les personnages principaux, l'assesseur Kovialov en tête, un homme qui accorde une importance extrême à son apparence, raison pour laquelle la perte de son nez constitue un véritable drame dans sa vie... Alors que cette nouvelle s'ancre précisément dans

Adventurer Richard Hannay, just returned from South Africa, is thoroughly bored with London life-until he is accosted by a mysterious American, who warns him of an assassination plot that could completely destabalise the fragile political balance of Europe. Initially sceptical, Hannay nonetheless harbours the man-but one dayreturns home to find him murdered... An obvious suspect, Hannay flees to his native Scotland, pursued by both the police and a cunning, ruthless enemy. His life and the security of Brita

"Jack London used to like to eat raw-meat sandwiches, and he sometimes fancied himself a ‘blood beast' rampaging through life... Alaska in winter made him as a writer. The Klondike was where the ‘cold of space smote the unprotected tip of the planet, and he, being on that unprotected tip, received the full force of the blow.' He awoke: he assumed, in the clarity of the frozen moment, the mantle of his full powers... May he roam forever in the Klondike of our hearts, he of the numberless stories, the fierce

Compelling in its imaginative power and bold naturalism, the novel opens in the autumn of 1827, when a mysterious woman who calls herself Helen Graham seeks refuge at the deso-late moorland mansion of Wildfell Hall. Bronte's enigmatic heroine becomes the object of gossip and jealousy as neighbors learn she is escaping from an abusive marriage and living under an assumed name.

"There are some upon this earth of yours," returned the Spirit, "who lay claim to know us, and who do their deeds of passion, pride, ill-will, hatred, envy, bigotry, and selfishness in our name, who are as strange to us and all our kith and kin, as if they had never lived. Remember that, and charge their doings on themselves, not us."

Bir Kuzey Macerası, tüm kahramanların yolculuklarınınki gibi çetin ve zorlu bir dönüşümü anlatıyor. Bu kitapta, aşık olduğu kadına yeniden kavuşma hayalleriyle yollara düşen, sefaletin her türlüsüyle tanışan, yolun sonuna geldiğindeyse hayal kırıklığı içinde avareye dönüşen bir adamın şaşırtıcı macerasına tanık oluyoruz: "Ona başıma gelenleri anlattım; garip denizlerde neler olduğunu, garip memleketlerde neler yaptığımı, yorucu işlerimi, açlık yıllarını ve onun en baştan beri bana ait olduğunu anlattım. O g

Tolstoy'un üzerine uzun yıllar çalıştığı, binlerce sayfa tarihi doküman inceleyerek yazdığı Hacı Murat, yazar olgunluk çağı eserleri arasında yer alıyor. İmam Şamil'in sağ kolu Hacı Murat'ın hayatının gölgesinde sadakat, cesaret, aile gibi kavramlara eğiliyor Tolstoy. Kafkasya'da var olma mücadelesini şiirsel bir dille hafızalara kazırken abartıdan uzak kalmayı da başarıyor. Kitaptaki 'deve dikeni' metaforu coğrafyada yaşananlara odaklananların kalbine kıymık gibi batıyor: Ayrıca bu kaba, çirkin hâliyle dev

Emma occupies a special place in this list because it is supremely English – in character, landscape, sensibility and wit. It's provincial, opaque, sparkling and wonderfully optimistic while being at the same time tinged with intimations of sorrow and mortality." - Robert McCrum, The Guardian

"Ever since The Art of War was published, military leaders have been following its advice. In the twentieth century, the Communist leader Mao Zedong said that the lessons he learned from The Art of War helped him defeat Chiang Kai-Shek's Nationalist forces during the Chinese Civil War. Other recent devotees of Sun Tzu's work include Viet Minh commanders Vo Nguyen Giap and Ho Chi Minh and American Gulf War generals Norman Schwarzkopf and Colin Powell."

"You shall read them, if you behave well,' said the old gentleman kindly; 'and you will like that, better than looking at the outsides,—that is, some cases; because there are books of which the backs and covers are by far the best parts."

El principito (en francés: Le Petit Prince), publicado el 6 de abril de 1943, es el relato corto más conocido del escritor y aviador francés Antoine de Saint-Exupéry. Lo escribió mientras se hospedaba en un hotel en Nueva York y fue publicado por primera vez en los Estados Unidos. Ha sido traducido a mas de doscientos cincuenta lenguas y dialectos, convirtiéndose en una de las obras más reconocidas de la literatura universal. Dünyada iki yüz elliden fazla dile çevrilen, çocuklardan çok yetişkinlerin kalb

Ethan Frome is a novel written in 1911 by Pulitzer Prize-winning American novelist and short story writer Edith Wharton (1862-1937), telling the story of Ethan Frome, who works his unproductive farm and struggles to maintain a bearable existence with his difficult, suspicious, and hypochondriac wife, Zeena.

Heyecanla beklenen sıradan bir doğum, ölümün hemen eşiğinde bırakır ‘küçük' Benjamin'i Baltimore'daki hastane odasına. Anne ve babasının onu gördüklerinde yaşadıkları hayreti giderecek hiçbir açıklaması yoktur doktorların. Hiç de sıradan olmayan bu yetmişlik koca bebeği ne yapacaklarını ya da çevrelerine nasıl açıklayacaklarını bilemez hâlde hastaneden ayrılırlarken başlar işte Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi. Aslından Türkçeye eksiksiz çevrilen F. Scott Fitzgerald'ın bu kısacık öyküsü, Hollywood stüdyol

Gemi kazasından sağ kurtulmayı başaran Edward Prendick, rastlantısal olaylar zinciriyle bilmediği bir adada bulur kendini. Adayı incelemeye koyulan bu davetsiz misafir, modern dünyanın sınırlarını zorlayan bir manzaraya tanıklık edecektir. Wells, otorite ve Tanrı gibi peşin kabulleri eleştirdiği romanıyla insan doğasına keşfedebileceğimiz bir uzaklıktan bakmamızı sağlar. Mükemmel toplum yapısı, gelişmişlik düzeyi gibi kavramlar temelinde insanoğlunun etik olanı bulma arayışını içeren Doktor Moreau'nun Adas

In a tale of ancient evil, Bram Stoker creates a world of lurking horrors and bizarre denizens: a demented mesmerist, hellbent on mentally crushing the girl he loves; a gigantic kite raised to rid the land of an unnatural infestation of birds, and which receives strange commands along its string; and all the while, the great white worm slithers below, seeking its next victim...

Moonfleet (1898) begins as a mystery and an adventure story, a tale of smuggling set among the cliffs, caves, and downs of Dorset. What will be the outcome of the conflict between smugglers and revenue men? How can the hero, John Trenchard, discover the secret of Colonel John Mohune's treasure? As the book progresses these two interwoven themes resolve themselves into a third and richer one, with the friendship and suffering of both John Trenchard and the craggy, taciturn Elzevir Block. Falkner's feeling f

Lily Bart, beautiful, witty and sophisticated, is accepted by 'old money' and courted by the growing tribe of nouveaux riches. But as she nears thirty, her foothold becomes precarious; a poor girl with expensive tastes, she needs a husband to preserve her social standing, and to maintain her in the luxury she has come to expect. Whilst many have sought her, something - fastidiousness or integrity- prevents her from making a 'suitable' match.

Anthony Hope's swashbuckling romance transports his English gentleman hero, Rudolf Rassendyll, from a comfortable life in London to fast-moving adventures in Ruritania, a mythical land steeped in political intrigue. Rassendyll bears a striking resemblance to Rudolf Elphberg who is about to be crowned King of Ruritania. When the rival to the throne, Black Michael of Strelsau, attempts to seize power by imprisoning Elphberg in the Castle of Zenda, Rassendyll is obliged to impersonate the King to uphold the ri