İlk cinayetim utangaçlığımı öldürmek olmuştu, her ilk gibi, epey zorlamıştı bu beni. Sultanahmet, birçok farklılığı bir araya getiren bir insan ormanı. Babil Kulesini andıran bu küçük şehir birçok büyük serüvenin de başlangıcı. Japon Katsuro, İngiliz Lisa, Umut, Faik, Tayfun Abi, İspanyol Alamo'nun kaderlerini aşk, dostluk, güven gibi birçok duyguyla birleştirirken bazen acı sonuçlara ev sahipliği yapıyor. Devamı Yok, hem bu küçük şehrin hem de insanlığın bir atlası. Kemal Aslan'ın ironik üslubu ile akıcı

Medya kullandığı enformasyonla yaşadığımız hayata nüfuz eden en etkili araçlardan biridir. O yüzden ekran bir propaganda alanına dönüşmüştür. Televizyon haberciliği siyah ekranda örtülü ya da doğrudan propagandanın yapıldığı bir alandır. Televizyonlar ikna ekranlarına dönüşmüştür. Bu nedenle de haber, artık propagandif bir bilgidir; hegemonik düşüncenin aracıdır. Bu çerçevede editoryal bağımsızlık bir yanılsamaya dönüşmüştür. İkna Ekranları kitabı artık haberciliğin etik ve ilkesel sınırlarının dışına çıka

.Öyleyse Soru Nasıl Sorulur? Gerçeğin ve doğru bilgilerin peşinde koşan bir iletişimci, yayıncı ya da haberci, doğru soruları bulmak için böyle temel bir soruyla yola çıkmalıdır. Elinizdeki kitap bu temel sorunun yanıtını arıyor ve sunuyor. Hayat gibi kitap da soruyla başlar... Kemal Aslan, bu çalışmasıyla önemli bir eksikliği gideriyor. Sorunun amacını, kaynakla nasıl iletişim kurulması ve onun nasıl ikna edilmesi gerektiğini, sözel ifadeler kadar beden dilinin de soru sormada etkili olduğunu ortaya koyuyo

Cep telefonlarını kullanmaya başlayalı çok değil sadece on beş yıl kadar yıl oldu. Geçen yüzyılın sonlarında eriştiğimiz bu yeni iletişim aracını çok sevdik. O kadar sevdik ki artık kablolu olanından daha çok kullanıyoruz. İnternet ile eş zamanlı olarak hayatımıza giren bu araç farklı kullanım şekilleriyle hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Cep telefonu, yani medyanın bir parçası olarak geleneksel medyanın kullanıldığı habercilikte de kendisine yer buluyor. Oldukça sık kullandığımız SMSin (kısa mesaj

Haber yapmak, yaşanan gerçeklik içinde olup bitenlere dair bilgileri toplamakla başlayan bir süreç. Ne, nerede, ne zaman, nasıl ve neden olmuş? Kim ya da kimler yapmış? İşte gerçeğe uzanan bu soruların yanıtlarını toplamak haber üretim sürecinin ilk adımıdır. Habercilik deyimiyle istihbarat yapmaktır. Bilgiye ulaşmanın yol ve teknikleridir aslında yapılan. Kemal Aslan'ın son kitabı işte bu süreci konu ediniyor. Hem de geçmişten bugüne yaşanan deneyimler ışığında. Gazete sayfalarının ve televizyon ekranları

Yazı yazmak, hayata dair not düşmektir. Düşülen not, bir haber metniyse tıpkı matematik ya da fizik işlemlerinde olduğu gibi bunun da formülü vardır. N ve K´lerden oluşan bu formülde (5N 1K), sorularla aranan yanıtları metne yerleştirdiğinizde haber yazımı aslında kolay bir iştir. Ama haber yazmak bir o kadar da zor bir iştir. Çünkü bilginin enformasyona dönüştüğü haber metniyle, haberci de toplumun duyu organları olma gibi bir kimliğe bürünür. Haberci toplumun gözü, toplumun kulağı, toplumun dilidir. İşte

Haberde İdeoloji, Söylem Göstergeler dünyasında dolaşan metinleri okumak hem o metinlere hem de o metinleri üreten araca dair bir okur yazarlığı gerektirir. Çünkü her metnin, üretildiği aracın içinde şekillenen bir söylemi vardır. Haber de böylesi bir metindir. Hayatın görünümlerini gerçekliğe en yakın biçimleriyle anlatsa da üretim süreci gereği ideolojiktir. (Arka Kapak´tan)

Dünyanın hızla yeniden biçimlendirildiği şu günlerde Kemal Aslan´ın haber, bilgi, enformasyon, kamuoyunun oluşumu, haber ve enformasyonun tecimsel/endüstriyel kurumların denetimi altına geçişi, böyle bir gidişat içinde bireyin kendi gerçekliği hakkında doğru ve maniple edilmemiş bilgiler edinebilmesinin güçleşmesi sorunlarını ele alan çalışması okunması gereken ilginç ve öğretici kaynak. Kemal Aslan, haber derleme, değerlendirme, yayınlama alanında yıllardır uğraşan bir TRT çalışanı. Yaşadığı günün soru